Sureler Tin Suresi Okunuşu Ve Anlamı: Türkçe Tefsiri, Arapça Yazılışı, Fazileti, Diyanet Meali

Tin Suresi Okunuşu Ve Anlamı: Türkçe Tefsiri, Arapça Yazılışı, Fazileti, Diyanet Meali

Tin Suresinin indiği dönem Mekke dönemidir. Tin Suresi toplamda 8 ayetten oluşmaktadır. Suredeki Tin kelimesinin anlamı ise incir demektir. Tin Suresi, Mushaftaki sıralamasına göre doksan beşinci suredir. Sure içerisinde bazı önemli varlıklar üzerinde yemin edilerek değerleri vurgulanmıştır. Kötü ahlakın bu değerleri düşürdüğünden bahsedilmektedir.

Tin Suresi Okunuşu Ve Anlamı: Türkçe Tefsiri, Arapça Yazılışı, Fazileti, Diyanet Meali

İman ederek iyi işler yapan kişiler övülmüş, cezayı yalan sayarak kınanmış ve hüküm verenin en üstünün Allah olduğu açıklanmıştır. İniş sırasına göre ise yirmi sekizinci suredir. Ayrıca Tin Suresi Bürûc suresinden sonra inmiştir. Kureyş suresinden önce Mekke'de inmiş bir suredir. Surenin adı Tin kelimesi birinci ayette geçmektedir. İncir anlamına gelen tin kelimesinden almıştır. Tin suresi diğer bir adı ise ''Ve't-tin'' olarak bilinmektedir. Tin Suresi anlamı, meali yer almaktadır. Ezberlemek isteyen kişiler Türkçe mealinden de yararlanabilirler.

Haberin Devamı

Mekke'de inmiş olan Tin suresi anlamı, Arapça okunuşu, Diyanet meali ile faziletleri kişiler tarafından merak edilmektedir. Bürûc suresinden sonra ve Kureyş suresinden önce inmiş olan Tin suresi 8 ayetten oluşmaktadır. Mekke'de nâzil olan bu surenin dinlemek isteyen ve ezberlemek isteyen kişiler aşağıda verilmiş surenin bilgilerinden faydalanabilirler. 

Tin Suresi Türkçe Okunuşu

1.Vettiyni vezzeytuni.
2.Ve turi siyniyne.
3.Ve hazelbeledil'emiyni.
4.Lekad halaknel'insane fiy ahseni takviymin.
5.Sümme redednahü esfele safiliyne.
6.İnnelleziyne amenu ve amilussalihati felehum ecrun gayru memnuun
7.Fema yukezzibuke ba'du biddiin,
8.Eleysallahu bi ahkemil hakimiyn.

Tin Suresi Türkçe Anlamı 

1.Tîn'e ve zeytûn'a andolsun.
2.Sinâ Dağına andolsun,
3.Bu güvenli şehre (Mekke'ye) andolsun ki,
4.Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.
5.Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik.
6.Ancak, iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için devamlı bir mükafat vardır.
7.(Ey insan!) Böyle iken, hangi şey sana hesap ve cezayı yalanlatıyor?
8.Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?

Haberin Devamı

Tin Suresi Konusu

Sûrede bazı önemli varlıklar üzerine yemin edilerek insanın yüksek değeri vurgulanmış, kötü ahlâkın bu değeri düşürdüğü ifade edilmiştir. İman edip iyi işler yapanlar övülmüş, hesap ve cezayı yalan sayanlar kınanmış, hüküm verenlerin en üstününün Allah olduğu bildirilmiştir.

 Tin Suresi Tefsiri 

Yüce Allah kendisinin ilim, sanat ve kudret sıfatlarını gösteren dört önemli varlığa yani insanın maddî gıdalarından olan incir ve zeytine ve mânevî gıdası olan vahyin indiği Sînâ dağı ile “emin belde”ye (Mekke), insanların muhtaç oldukları maddî ve mânevî ikramların mükemmel örneklerine yemin ederek insanı en güzel biçimde yarattığını, hem bedenen hem de ruhen yükümlülük alabilecek yeteneklerle donattığını ifade buyurmuştur (insanın seçkin yaratılışı ve üstünlüğü hakkında ayrıca bk. İsrâ 17/70).

Bir görüşe göre incir ve zeytin, mecaz olarak bu ağaçların çokça bulunduğu toprakları, yani Akdeniz’in doğusunda bulunan Filistin ve Suriye’yi simgelemektedir. Kur’an’da adı geçen peygamberlerin çoğu bu topraklarda yaşadıkları ve tebliğde bulundukları için bu iki ağaç cinsi bu peygamberlerin dile getirdiği dinî öğretilerin sembolü olarak kabul edilmektedir. Kezâ “tîn” ve “zeytûn” kelimeleri hakkında, ilkiyle Mekke’deki Mescid-i Haram’ın, ikincisiyle Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’nın kastedildiği gibi daha başka sembolik izahlar yapılmıştır. Ancak Şevkânî’nin de haklı olarak belirttiği gibi bu tür yorumların aklî ve naklî dayanağı yoktur (V, 545-546).

Haberin Devamı

Âyette Sînâ dağı için kullanılan sînîn kelimesinin Habeşçe veya Nabatça olduğu ve “verimli, bereketli, bol ağaçlı” veya “mübarek” anlamına geldiği belirtilir (Râzî, XXXII, 10; İbn Âşûr, XXX, 421). Mekke’nin “güvenli şehir” olarak anılmasının sebebi ise gerek İslâm’dan önce gerekse İslâmî dönemde buranın bir barış kenti olarak tanınması ve orada her türlü kan dökmenin yasaklanmasıdır.

“En güzel biçim” diye çevirdiğimiz ahsen-i takvîm tamlaması bu bağlamda insana Allah tarafından verilen en güzel ve en mükemmel biçim ve yapıyı, bu sayede insanın, yeryüzü varlıkları içinde gerek fizyolojik gerekse ruhsal yetenekler bakımdan en mükemmel ve en seçkin canlı olarak yaratılmış olmasını ifade eder. Yaratılmışların en mükemmeli olan insanda bulunan –âyetteki deyimiyle– bu güzelliğin kaynağı, Allah’ın onu kendi eliyle yaratıp ruhundan üflemesi (bk. Sâd 38/72), “kendi sûreti üzere” (kendi sıfatlarından ona –insanlık düzeyinde olmak üzere– lutufta bulunarak) yaratması (bk. Buhârî, “İsti’zân”, 1; Müslim, “Birr”, 115), onu yeryüzünde halife kılması (bk. Bakara 2/30; bilgi için bk. Süleyman Uludağ, “Ahsen-i Takvîm”, DİA, II, 178) vb. lutuf ve inayetleridir. Müfessirler Allah’ın insandan daha güzel mahlûku olmadığı kanaatindedirler. Zira Allah insanı canlı, bilen, irade sahibi, konuşan, işiten, dinleyen, gören, düşünüp tedbir alan, hikmetle hareket eden ve bütün bu özellikleri sayesinde fizik bakımdan kendisinden daha güçlü varlıklar üzerinde bile hâkimiyet kurabilen bir varlık olarak yaratmıştır ki bütün bu vb. sıfatlar aynı zamanda ilâhî sıfatların bir kısmının ondaki yansımaları, tecellileridir (krş. Şevkânî, V, 546).