Senad Ok

Senad Ok

senad.ok@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hayatımda ilk defa Meksika’da maç izledim diyebilirim! Mücadele Moskova’da oynansa da hem tribünlerde hem de sahadaki Meksika coşkusu beni sanki Mexico City’e götürdü. An itibariyle tartışmasız en iyi seyirci ve takım performansı. Seyirci nerede ne yapması gerektiğini biliyor. İlk yarıda “Oley oley” sesleri. Hakemi ve rakibi baskı altına alan uğultular. Takımla birlikte hızlı hücuma kalkma ve gerektiğinde sessizlik...
Meksika tribünü bir başkaymış.
Almanya, maç öncesi favori görülüyordu. Bunda Meksika’nın yeterince bilinmemesinin ve Almanların kağıt üzerinde çok güçlü olmasının etkisi var. Avrupa, Güney ve Kuzey Amerika’da oynayan birçok oyuncudan oluşuyor Meksika. Bu üçünün sentezi bir takım ortaya çıkarmış teknik direktör Osorio.
Hem Avrupa hem de Güney Amerika futbolunun gerekliliklerini kusursuz yapınca Almanya’yı çaresiz bırakıp, perişan ettiler. Sadece son vuruşlarda başarılı olsalar tarihi fark olurdu.
Kendi ceza sahasından topu alan Meksikalı, tek başına orta sahayı geçip Neuer ile sayısız kez karşı karşıya kaldı. İlk yarıda sonuncusu gol oldu zaten.
Almanya, tacı bile yanlış attı baskı altında olduğu için. Yanımdaki Alman spiker takımının oyununu gördükçe çıldırdı. İlginç olan Meksika’nın maç içindeki direncinin daha da artması oldu. Müthiş bir efor sarf ettiler ilk yarı. İkinci yarı savunması bundan etkilenebilirdi. Doğal olarak öne geçtiği için ilk yarıdaki gibi artık hücuma çıkmıyordu.
Ama savunması yine taş gibiydi. Bırakın ara pası, Mesut’un yan paslarına bile izin vermeyip araya giriyorlardı.
Osorio’nun taktik anlayışı ve analizinin yanı sıra takımı öndeyken yaptığı oyuncu değişiklikleri de motivasyon ve direnci arttırdı.
Meksika benim çocukluğumun takımı. 86’daki Meksika Dalgası, tüm dünyaya yayıldı ve halen devam ediyor. Benim dün gördüğüm takım, o tribünleri hak edecek bir potansiyele sahip. Beklentilerini karşılayabilecek bir Meksika takımı ortaya çıkarmış Osorio.
Birkaç kelime de Alman medyası ve federasyon yetkilileri için gelsin... Mesut ve İlkay ile gereksiz yere uğraşıp, üstlerine gideceklerine takımları neden perişan olup, kaybetti? Bunu şimdi uzun uzun konuşup, tartışsınlar.