Erdoğan Şenay

Erdoğan Şenay

esenay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Derbi furyasının yaşandığı Süper Lig gecelerinden biri daha gündemdeydi son aylarını sürdürmekte olan tarihi İnönü Stadı’nda...
Beşiktaş’ın kendi evinde misafir ettiği Fenerbahçe liderliği yakalamak için galibiyet planlarıyla oyunda ağırlık kurmaya çalışmakta, siyah-beyazlı ekip ise Avrupa hesaplarıyla aynı gayenin, yani kazanmanın hırsları içinde ısrarla kovalamaktaydı gol kapılarını...
Futbol oyununda “iyi oynar görünmenin” pek işe yaramadığını hepimiz biliriz... İşte Fenerbahçe oldukça başarılı çıkışlarla ilk yarının önemli bölümünde Beşiktaş kalesini bir çok hücum çıkışlarıyla bunaltırken siyah-beyazlılar ani bir kontratakla ve Almeida’nın enfes kafa vuruşuyla yakalıyorlardı maçtaki galibiyet sayısını...
Golde Gökhan Gönül’e “niçin kale çizgisinin biraz önünde değildin” veya Bekir’e “kardeşim gol pozisyonunda bomboş dururken neden arkandaki Almeida’yı fark edip üzerine kilitlenmedin” diye bir sual açabilir misiniz? Hayır... Çünkü futbol hatalar oyunudur ve bu oyunun sorgusu ve sitemi olamaz... İşte, karşılıklı heyecan dolu anlarla geçen bir ilk yarı böylece tamamlanmaktaydı Dolmabahçe’de...
* * *
İkinci devredeki siyah-beyazlı ekip kendinden daha emin ve hücuma endeksli oynamakta, sarı-lacivertli ekip ise yürekten istekli ancak bir o kadar da endişeli bir havada kalmaktaydı maçın genel görüntülerinde... Ancak Beşiktaş’ın kazanma hırsları etkin olarak yarışmayı sarıp sarmalamakta hem defansif kurgularda hem de orta alandaki pas düellosunda siyah-beyazlı ekip daha başarılı bir grafik yakalamaktaydı işin özünde...
Fenerbahçe’nin galibiyetten uzaklarda kalan soluksuzluğuna ve gol yaratma maharetlerinden yoksun kalışına hayretlerle bakmanın hiç bir anlamı yoktur bizce...Çünkü bu takımın hiç bir oyuncusu makine değilki... Hepsi etten, kemikten yaratılma Tanrı kulları işte...Dünkü 90 dakikanın futbol ve gol pozisyonları kaçırma oranları açısından önde olan tarafı Beşiktaş ise eğer, “bilmem başka lafa gerek var mıdır?”