Fevzi Aksoy

Fevzi Aksoy

faksoy@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kim derdi ki gün gelecek futbol, dünya gazete ve televizyonlarında birinci haber olacak diye. O da oldu işte.

Çocukluğumuzda yavaş yavaş bir futbol mafyasından bahsedilir olmuştu. Daha sonraları futbol organizasyonları kurulduğunda Afrikalı delegelerin oylarını Rolex saatlerle değiştirdikleri fısıltı halinde söylenmeye başladı. Zamanla futbol endüstrisi tavan yaptı. Futbolculara milyonlar verilir oldu. Devletler şampiyonlukları ülkelerinde yapabilmek için sıraya girdiler. Bu sırada da FIFA denilen futboldan sorumlu üst kurul siyahından beyazına, şehir devletlerinden dünya devletlerine kadar her çeşit otoriteyi içine alan bir kuvvet oldu.

Haberin Devamı

İşte bu otoriteler şampiyonlukları kendi ülkelerinde organize edip ekonomi ve prestijlerini yükseltmek için çeşitli faaliyetlere geçtiler. Ve seçimleri küçük petrol devi ülkeler ve diktatör rejimler kazanmaya başladı. Bir anlamda ‘Parayı veren düdüğü çalar’ denilirken, birdenbire koskoca FIFA’nın temelleri rüşvet skandallarıyla sarsıldı. Esasında rüşvet her zaman vardı. Ama paralı küçük devletler büyük devletleri mat etmeye başlayınca işin suyu çıktı. Kuvvetler dengesi bozulmuştu.

Düşünün ki bir üst düzey sorumlu FIFA yöneticisi New York’ta lüks apartmanlarda, lüks restoranlarda üst düzey politikacılarla, zenginlerle keyif sürüyordu. Üstelik işi gücü olan zengin bir adam da değildi. Binlerce dolarlık yerlerde yaşıyor, vergi de vermiyordu. Amerika gibi bir ülkede yıllarca bu durumdan kimsenin haberi olmuyor, sesi çıkmıyor. Şu demek oluyor ki rüşvetin ahtapot gibi koruyucu kolları var. Bu yüzden rüşvet virüsü milyarların döndüğü yerlerde muhakkak gelişiyor. Dünya bankalarında, otoriter devletlerde olduğu gibi. Ve maalesef ilacı da bulunamıyor. Bulunamayacak da.