Haberler Fenerbahçe Spor yazarlarının gözüyle MP Antalyaspor - Fenerbahçe maçı! Spor yazarlarının gözüyle MP Antalyaspor - Fenerbahçe maçı! Fenerbahçe'nin Antalyaspor deplasmanında galip geldiği maç için spor yazarları şunları yazdı... 1 Çekirge bir daha sıçramaz (Tayfun Bayındır) Pierre Webo bir an önce iyileşip formasını giymezse F.Bahçe’yi ciddi biçimde sıkıntılı günler bekliyor. Çünkü Webo oynayınca çift santrfora yakın bir format F.Bahçe’yi bambaşka bir takım haline sokuyor. O zaman futbol adına çok daha fazla pozitif görüntü izleyebiliyoruz. Korkak takım değil korkutan takım, savunan takım değil savunulan takım oluyor. Webo yok diye bunlar niye olmuyor; çünkü Aykut Kocaman, Webo’nun yerine alternatif oynatmıyor. Hem de elinde Semih Şentürk gibi iyi bir tercih varken. Bakın Plzen maçına Webo yok, yine Caner’li bir kadro, (Aykut hocanın Caner’den ne isteyip ne aldığını da hâlâ çözebilmiş değilim) atılan gol ve sonrasında önde olmasına rağmen ölüp ölüp dirilen bir takım. Dün Antalya maçı hiç farklı değildi. Salih’in mükemmel golü sonları yine akıl almaz bir biçimde geriye yaslanıp, telaşlı ve korkak futbolu hayata geçirdi F.Bahçe. Doğal olarak ileride bir yarı alanda tek başına kalan Sow, Antalya için hiçbir ciddi tehlike olmadı. Attığı gol duran top onun dışında klasik yalnız başına bir adamdı. CANER’E SABRETMEK Elbette Emre’nin erken çıkışı düzenin bozulmasına neden oldu. Ama asıl düzeni bozan (ki F.Bahçe’nin düzeni pastır) yine alıştığımız gibi her daim çalım yapmaya kalkan, aldığı hemen tüm topları bu sevdası yüzünden rakibine kaptıran, bir kez daha top kaybı rekoru kıran Caner’di. Ona bu kadar süre sabreden Aykut hocaya da bu sabrından dolayı bravo demekten başka bir şey gelmiyor elimden. İşin en ilginç tarafı Caner’in yerine giren Topuz da ondan farklı değildi. Bu iki oyuncuda tek top yapmak galiba suç işlemek anlamına geliyor. Aykut hocanın bu iki oyuncuya da pas sisteminin öncelikle tek top üzerine kurgulu olduğunu anlatması gerekir. Antalyaspor'un öndeki 4 tanesi hiç savunmaya gelmeyen 6 hücumcu ile oynamasına karşın F.Bahçe’nin 90 dakikanın neredeyse tamamında oyunu kendi sahasında kabul etmesi de anlaşılabilir değildir. Elbette deplasmanda elde edilen bu galibiyet çok önemli. Zirve yarışından kopmamak, Beşiktaş ile arayı açmak... Bunlar F.Bahçe için pozitif değerler. Ancak çekirge iki kere sıçradı. Üçüncüsünde ne olur onu da ancak Tanrı bilir. Vatan 2 Uç Salih’im, uç! (Atilla Gökçe) Antalyaspor, Fenerbahçe’yi Saracoğlu’nda yenmiş bir ekip... Özdilek ve futbolcuları, hem oyun hem de skor olarak haklı bir gurura sahip olmuşlardı. Akdeniz Üniversitesi’nin sahasında oynanan rövanşta gördük ki, köprülerin altından çok sular geçmiş. Çok şey değişmiş. Değişmeyen tek şey, ev sahibinin değil, konuk takımın ağırlığı... İstanbul’da Antalyaspor’un, Antalya’da Fenerbahçe’nin borusu öttü. Ligin ikinci yarısında ilk yarıdaki hızını ve havasını kaybeden Antalyaspor’a karşılık Fenerbahçe şampiyonluk yarışında kazandığı ivmenin keyfini yaşıyordu. Aykut Kocaman, üç hedefe de sağlam fulelerle koşarken, kadrosundaki sorunlara rağmen nihayet oturttuğu sistemin ödülünü aldı yine de. Evet, Webo’nun sakatlığı. Önde üç santrforlu düzeni bozmuş, Kuyt ve özellikle Sow’un yıpratıcı, sürekli basan, özverili oyun anlayışı yine de rakibi sindirmeye yetmişti. Orada aksayan en önemli adam, Caner Erkin oldu. Ne klasik sol kanat oyuncusu gibi oynadı Caner, ne de Webo’nun vekaletini üstlenip üç santrfordan biri olabildi. Fenerbahçe’nin hücumdaki olası sıkıntısını önleyip arkadaşlarını rahatlatan adam, takımın en genç oyuncusu Salih Uçan oldu. Orta alanda buluştuğu topla öylesine ince, gösterişsiz bir vuruşla o kadar güzel gol attı ki, bravo ! Bu Salih Uçan geleceğe gülücükler atan bir çocuk. Olağanüstü yumuşak stili var. Baskı altında yılmıyor, bunalmıyor. Sükunetinden ve vizyonundan hiçbir şey kaybetmiyor. Gerektiğinde en yaratıcı oyuncu kimliğine büründüğü gibi sırası geldiğinde sert ve hırçın savaşçı modelini de sergiliyor. Emre’nin sakatlanıp çıkmasından sonra daha çok sorumluluk aldı. Aykut Kocaman’ın ona ne kadar önem verdiğini, ondan neler beklediğini çok iyi biliyorum. O nedenle bugünden söyleyeyim: Salih Uçan, gelecek yıl Fenerbahçe’nin sürekli ilk 11 oyuncusu olur. Cristian da evine dönebilir. Antalyaspor, Tita, Aissati, Diarra ile çok asıldı oyuna. Bu anlamda Tita’nın attığı beraberlik golünden fazlasını da kovaladılar ama, klasik korner organizasyonuyla Gökhan’ın, Musa Sow’a attırdığı golü bulan Fenerbahçe izin vermedi. Orta alanda top kaptırdıklarında savunma sağlam durdu, savunma gedik verdiğinde Volkan çıktı sahneye... Çok iyi bir sezon geçirmemesine rağmen, maçı alan adamlardan biri olarak parladı. Özdilek’in ekibi, yine de iyi mücadele etti. En azından son haftalarda yeniden hareketlenerek üst sıralara dönüş yapabileceğini gösterdi. Ama yiğidin hakkını yiğide verelim. Aykut Kocaman ve ekibini kutlayalım. Alkışı da takdiri de hak ediyorlar! Milliyet 3 F.Bahçe’nin kalibresi! (Ediz Sırapınar) Salih’in birinci sınıf golüne rağmen maçın 30. dakikası dolarken topla oynama oranları Antalya lehine yüzde 64’e yüzde 36 idi... Yani Fenerbahçe, Plzen rövanşından sonra dün de skor avantajını koruma iç güdüsüyle topu rakibine vermiş, “sen oyna, görelim” demişti... İşte bu anlayış F.Bahçe’yi sıradan yapıyor. Karşı tarafı gücü ve kapasitesi ne olursa olsun bir adım öne çıkarıyor... Daha üç gün önce Kadıköy’de nasıl 38 yaşındaki Horvath bile elini kolunu sallaya sallaya takımı yönetmeyi başardıysa dün de ilk 45 dakika boyunca Assiati istediği gibi arkadaşlarını besledi, tüm Antalya takımı neredeyse hiçbir dirençle karşılaşmadan Fenerbahçe ceza alanında bitti... Beraberlik golü de bağıra bağıra geldi. Aykut Kocaman’ın gözden kaçırdığı bir şey var; oyunun sıkıştığı anlarda Kuyt, Caner ve Salih’in Sow’la bağlantısı kopuyor. Herkes topu almak için açılınca kaleden uzaklaşıyor, üretkenlik de zayıflıyor... İşler kötü gitmeye başlıyor. Ve sonuca ulaşabilmek sadece duran toplara kalıyor... Tıpkı rüzgarın terse döndüğü bir anda kornerden gelen Sow golü gibi... Soyunma odasına önde gitmek Fenerbahçe’nin üzerindeki ölü toprağını atarken, ev sahibinin kimyasını bozdu tabii... İkinci yarı kendi klasiğine dönen ve topu daha çok ayağında tutmayı başaran Fenerbahçe rakibini etkisizleştirdi, oyunu erkenden koparacak fırsatları da kolayca elde etti. Ancak golü bulamayınca son saniyeye kadar ister istemez stres yaşadı. Üç kulvarda da yolundan şaşmayan Fenerbahçe’ye milli ara ilaç gibi gelecektir. Belki bu arada bazı şeyler de düzelir. Örneğin; * Organize hücum yapmakta sıkıntılar var. * Emre olmayınca takımın vites düşürüyor. * Bireysel beceri olmadan gol gelmiyor. * Volkan’ın formsuzluğu çözüm istiyor. Kaleyi bulan her şut içeri giriyor. * Son dönemlerde ivme alan takım kim ne derse desin takım Webo’yu arıyor. Son bir paragraf da Salih için... Adam olacak çocuk doğuştan belli olur derler ya... Salih işte öyle... Her ne kadar hocası, “Omuzlarına bu yaşta yük bindirmek istemiyorum. Fenerbahçe kalibresine geldikten sonra daha çok yer bulacaktır” dese de son iki maçtaki Salih’in kalibresi takım içindeki birçok ağabeyinden daha yüksek... Milliyet 4 Gözbebekleri (Erman Toroğlu) Antalyaspor temposuz oyunla ve topla işi eveleyip geveledi... Antalyaspor neredeyse 30 tane pas yapıyor kat ettiği mesafe 5 metre. Zannediyorum Barcelona’ya özeniyorlar ama onlar her paslaşmadan sonra gol pozisyonuna giriyorlar araya atılan paslarla... Emre oyundan çıktıktan sonra F.Bahçe’de oyunu idare eden kalmadı. Sahada takımın lideri yoktu. Yardımlaşmadılar mı yardımlaştılar ama bu Antalyaspor’a kadar oynadılar. Daha fazlasını yapmak isteseler yaparlar mıydı, bence yaparlardı. Kafi gördüler... Volkan güven vermiyor Kaleci Volkan yine güven vermiyor, her zamanki gibi... Salih iyi bir kumaş ama bayağı bir eksiği var. Herşeyden önce güçlenmesi lazım. Dayanıklılığının artması lazım ama bakıyorum bu genç oyuncuyu herkes pompalamaya başladı. O sakın bunlara aldanmasın. Avrupa kupasından sonra ‘ben yoruldum onun için de bu kadar oynadım, bu kadar mücadele ettim’ bahanesinin arkasına F.Bahçe saklanabilir; ama sarı lacivertlilerin bu kadrosuyla böyle oynamaması gerekir. Madem yedek kulüben güçlü hiçbir bahaneye sığınamazsın. Düşünün bugün F.Bahçe takımının yedeklerinin hepsi Antalyaspor’da banko oynarlar. O zaman konuşmaya hakkın yok, fakat Türkiye’de bu işler böyle. Kazanınca haklısın. Penaltının babası! Hakem için maalesef iyi şeyler yazamayacağım. Maç başlıyor Musa’ya sarı kart gösteriyor yüzde yüz yanlış. Kuyt’a yardımcı hakemin gözü önünde dirseği yapıştırıyorlar, kesin kırmızı kart, pozisyonu gören ve değerlendiren yok. 80. dakikada Egemen’in bir Antalyalı’ya değil aynı andan iki Antalyasporlu futbolcuya yaptığı hareket penaltı değil, penaltının babası! 90 artı 2 oynanıyor, Egemen yine rakibi havada dağıtıyor ama Egemen’in lehine faul. Peki bütün bunlara düdük çalamayan hakem Hüseyin Göçek neden bunları göremiyor. Hangi maçtan sonraydı bilemem ama bir kaç yıl önce Aziz Yıldırım yine bir hakem koridor muhabbetinde Hüseyin Göçek’e neden penaltılarının verilmediğini sormuştu o da “Ben gördüğümü çalarım” demişti. Yıldırım da ona “Ben senin gördüğün gözünbebeğinin...” diye cevap vermişti. Demek ki bu işlerden çıkan sonuç şu: “Gözbebekleri bazen görüyor, bazen görmüyor.” (Hürriyet) 5 Kazanmasını bildiler (Rüştü Reçber) Önemli olan dün akşam, F.Bahçe adına sadece galibiyetti. Çünkü fiziksel ve zihinsel olarak yorulduğu bir Avrupa maçından çıktı, bir de öncesinde şampiyonluktaki rakibi G.Saray galip geldi. Dolayısıyla takibini sürdürmesi için puan kaybının olmaması gereken bir maçtı. Maça F.Bahçe durgun, oyunu pek iyi yönlendiremeyen, hareketli oynamayan tarzda başladı. Emre’nin sakatlanması ile pas trafiğini yöneten Salih ve Meireles oldu. Ön plana çıkan oyuncu ise Salih’ti ve bunu da güzel bir golle süsledi. Pozisyonsuz diyebileceğimiz bir ilk yarıyı izledik. Hem Antalya adına hem de F.Bahçe adına baktığımızda iki takım da mümkün olduğunca kontrollü oynadı. Topun orta sahada kalması için çaba sarfettiler. Maç boyunca büyük uyum içinde olan Egemen-Yobo’nun diyalog eksikliği ile Tita’nın golü geldi. İlerleyen dakikalarda ilk yarı boyunca ya duran toptan ya da şuttan gol olacaktı F.Bahçe adına... Nitekim gol de duran toptan, kornerden geldi. (F.Bahçe, korner atışı taktiğini yıllardır yapıyor ve bu şekilde de çok gol buldu dün akşamki gibi) 2. devre bu sefer farklı bir F.Bahçe izlemeye başladık. Daha canlı, istekli ve arzulu... ‘Kesinlikle ve kesinlikle buradan 3 puanla ayrılmam gerek’ bilincindeydiler. Mutlaka devre arasında konuşulmuş bu olay... 2. devre yakalanan çok sayıda pozisyon vardı. Kuyt’ın direkten dönen topu oldu, 87. dakikada Sow’un kaçırdığı gol de kalan dakikaların stresli geçmesine neden oldu. Özellikle çıkana kadar Meireles, Gökhan, Salih ve Sow çok etkili oldular. Defansta Yobo-Egemen önderliğindeki blok, Antalyaspor’a fazla pozisyon vermedi. VOLKAN DEMİREL FARKI Özellikle Egemen son 10 dakikadaki kritik müdehaleleri ile defansı ayakta tuttu. Beşiktaş’ın kaybettiği, G.Saray’ın kazandığı haftada bir rakibinin 3 puan geçmek adına ve diğeriyle de farkı korumak için önemli bir galibiyet elde ettiler. F.Bahçe’yi tebrik etmek gerekir... Volkan’ın 71. dakikadaki pozisyondaki kurtarışı da Antalya adına kırılma anıydı. Göçek iyi maç çıkardı Hakem Hüseyin Göçek, son derece iyi bir maç yönetti özellikle de ilk yarı oyunun oynanması yönünde avantajları kullandı. Belki 79. dakikada Egemen’in pozisyonunda penaltı tartışması olabilirdi onda da takdir hakkını kullandı ve genelde iyi bir maç çıkardı. Vatan 6 En kritik galibiyet (Ersin Düzen) 3 gün önce Plzen maçı, 1 ay içinde 17. maç; sadece dile kolay. Bir de bunun üstüne, 90 dakika önce, şampiyonluktaki rakibiniz Kayseri’den güle oynaya dönmüş. Bu şartlarda ligin en zor deplasmanlarından birine çıkmak hem fizik, hem de psikolojik olarak hiç de kolay değil. Tüm olumsuzluklara rağmen maça iyi başlıyorsunuz. Yıldızı her geçen gün daha fazla parlayan Salih’in mükemmel golüyle öne geçiyorsunuz. Ve sonra tıpkı geçen haftaki gibi Emre sakatlanıyor, işler tersine dönüyor. O an Aykut Kocaman, yaptığı değişiklikle belki skorun değil ama maçın kaderiyle oynuyor! Yanında M.Topuz ve Baroni dururken Selçuk’u sokuyor ve diyor ki takımına savunun! Üstelik oynanacak daha 80 dakika varken. KLASİK BİR GOL... Emre'nin çıkışıyla, savunma ve orta saha arasındaki köprü yıkıldı. Bir de bunun üstüne, ceza alanına çekilince iyi savunma yaptığını düşünen sarı- lacivertliler baskı yemeye başladı. Ve milyonların o dakikalarda tahmin ettiği gibi kalesinde golü de gördü. Maçın en etkili isimlerinden Tita çok güzel bir gol attı. Top Antalyaspor’da olunca, doğal olarak onlar oynuyor, F.Bahçe izliyordu. İmdada ise ilk yarı biterken Gökhan-Sow ikilisi yetişti ve klasik bir F.Bahçe golü izledik. İkinci yarıda Mehmet Özdilek, en iyi savunmanın hücum olduğunu düşündüğü için risk aldı ve tüm kozlarını sahaya sürdü. Buna karşılık 55’ten sonra 10 dakikalık süre içinde F.Bahçe’nin iyi oyunu ve pozisyonları vardı. Aykut Hoca’nın Selçuk hamlesini eleştirsek de, Baroni ve Topuz’u zamanında alarak fizik olarak düşen takımını ayakta tuttu. Tempo olarak düşük bir maç izledik. Antalyaspor’un ligin 2. yarısındaki sıkıntıları devam ediyor. F.Bahçe ise G.Saray’ın kazandığı haftada şampiyonluk yolunda en kritik galibiyetlerinden birini aldı... Vatan Medical Park Antalyaspor haer spor skorer