Güzelim mesleği ayağa düşüren gazetecimsiler

Haberin Devamı

"Türkiye'de son yıllarda en fazla yıpranan, en fazla prestij kaybeden, en fazla gözden düşen ve etik değerlerinden en fazla uzaklaşan mesleklerden biri hangisidir" diye sorsalar bana spor gazeteciliğini ilk üçte sayarım...
Aslında spor gazeteciliği derken futbol yorumculuğunu kastediyorum.
Spordan ve gazeteciliğin etik değerlerinden bihaber olan futbol gevezelerini anlatmaya çalışıyorum...
Gerçek spor gazetecilerini ve meslektaşlarımı saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Çakma futbol yorumcularının bazı ortak özellikleri var;
En başta geleni, kendilerini tuttukları, fanatiği oldukları kulüplerin sözcüleri sanıyorlar.
Belirli televizyon kanallarının yanı sıra kendilerine ait veya farklı yapılardaki dijital platformlardan, youtube kanallarından karşı taraf olarak belirledikleri hedeflere rastgele ateş ediyorlar.
Hiçbir kaygıları hiçbir endişeleri yok. Ne mesleki, ne etik, ne ahlaki...
Tek dertleri daha fazla izlenme sayısı, daha fazla takipçi...
İzlenme sayısı, takipçi deyip geçmeyin, hepsinin çok ciddi maddi karşılıkları var.
Yüksek izlenme sayısı, sponsor demek para demek.
Yüksek takipçi yine reklam, para ve bol bol seyahat anlamına geliyor onlar için.
Yani öyle bedavaya falan yapmıyorlar bu işi.
Karşılığını fazlasıyla alıyorlar. Karşılığını aldıkça daha fazla çirkinleşip daha fazla zıvanadan çıkıyorlar.
Dokunulmazlık zırhları var adeta. Dijital bir kalkan örmüşler etraflarına neler söylüyorlar neler...
- Parmak izi bırakmasın...
- Biz bir şeyi kafaya takarsak geçmişte neler olduğunu gösterdik...
- İsterseniz tehdit olarak algılayın...
- Bundan sonra kimse rahat at koşturamaz...
- Ayağını denk alsın...
- Cenazeye gidersiniz, selanızı okurlar...
Vs vs vs...
Bu açık tehditleri savuranların birçoğu TSYD üyesi. Ancak Sayın TSYD akıl almaz biçimde yıllardır ölü taklidi yapıyor. Birkaç cılız akreditasyon yaptırımı dışında hiçbir aksiyon almıyor, ciddi bir tavır ortaya koymuyor.
Kerameti kendilerinden menkul gazetecimsiler güzelim mesleğimizi ayağa düşürürken, mesleğin çatı örgütü TSYD gerçek manada topa girmiyor, adeta sakatlanmaktan çekiniyor...
Fenerbahçe Başkanı Sayın Ali Koç'a yıllardır neler neler söylüyorlar...
Beşiktaş Başkanı Sayın Hasan Arat'ı akılları sıra tehdit etmeye kalkıyorlar, suç duyuruları üst üste gelince şak diye geri vitese takıyorlar...
Hakemlere, TFF'ye yıllardır söylemediklerini bırakmıyorlar ama TSYD'den kayda değer hiçbir ses çıkmıyor.
İşin özeti gazetecimsiler sırf kendi menfaatleri için güzelim mesleğin göğsüne her hafta bir bıçak saplarken TSYD'nin kılı bile kımıldamıyor.
Dünyada böyle bir çatı örgüt olabilir mi?
Meslek elden giderken sadece izleyen bir dernek aynı zamanda kendi varlığını inkar etmez mi?
Nereye kadar izleyeceksiniz?
Mesleği kapruz gibi doğrayan bu tipleri hizaya getirmek için ne zaman ciddi adımlar atacaksınız?
Bu pervasızlığa artık "dur" demelisiniz...
Üyelikten mi atarsınız, sponsorlarıyla ciddi ciddi konuşup paralarını mı kestirirsiniz, siz bilirsiniz...