Arkeoloji Çocukların gözünden tarihi miras: Müzede bir gün

Çocukların gözünden tarihi miras: Müzede bir gün

19.06.2023 - 05:37 | Son Güncellenme:

Koç Okulu’ndan bir grup öğrencinin, İstanbul Arkeoloji Müzeleri ziyaretinden izlenimleri...

Çocukların gözünden tarihi miras: Müzede bir gün

DURU YAVAŞ: İstanbul Arkeoloji Müzeleri 1869’da Osman Hamdi Bey tarafından kuruldu. Eski Şark Eserleri, Çinili Köşk ve Arkeoloji Müzeleri olmak üzere üç ana bölümden oluşan Arkeoloji Müzesi’nin binası dönemin önde gelen mimarlarından Alexander Vallaury tarafından yapıldı. Türkiye’de müzeciliğin gelişiminde önemli rol oynayan İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde yaklaşık bir milyon eser bulunuyor. Eşsiz lahitlerin yanı sıra müzede sergilenen güzellikler arasında Aşk Şiiri Tableti, Kadeş Barış Antlaşması tableti de yer alıyor. Bu eserler geçmişte yaşanmış olaylara ışık tutan kanıtlar gibiler. Bu eserleri inceleyerek savaşlar, törenler vb. hakkında çıkarımlarda bulunabiliriz.

Haberin Devamı

Büyüleyici bir müze

GÜNEY KESKİNOĞLU: Kimine göre eski porselen tabaklar ya da lahitler, bir taş yığınından ibaret. Ancak kültür dağarcığı geniş ve açık olan bir birey için bu müze büyüleyici. Müzenin mimarisindeki farklı sütun başları, farklı medeniyetlerin mimari anlayışını gösteriyor. Her biri bir başka tarzda yapılmış. Örneğin, İonialılara ait olan sütunda koçbaşı bulunuyor. Müzenin giriş kapısı bile başlı başına bir eser!

Bir zaman makinesi

DEFNE KURTBÖKE: Müzedeki lahitlerin üzerindeki kabartmalardan yola çıkarak o dönemin kültürü ve hayatıyla ilgili tahminlerde bulunabiliriz. Bu kabartmalar insanların hayal güçlerini harekete geçirir ve aynı bir zaman makinesi gibi geçmişe götürür. Benim de lahitlerden etkilenme sebeplerimden en önemlisi budur. Ayrıca, bazı lahitler o dönemlerde yaşamış önemli kişilere ait olduğu için insanlar ölen kişinin hatırasına saygı duyarak yaklaşır. Müzede yer alan en önemli lahitlerden Roma Dönemi’ne ait Sidamara Lahdi, 32 tonla dünyanın en ağır lahdidir.

Haberin Devamı

Muhteşem lahit

KEREM TÜZÜN: İskender Lahdi, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen en değerli eserlerden biri. M.Ö. 4. yüzyılda yapılmış olan bu lahdin, Sidon (Sayda) Kralı Abdalonymos’a ait olduğu düşünülüyor. Lahdin üzerinde Büyük İskender’in Perslerle yaptığı savaş ve av sahneleri kabartma olarak işlenmiştir. Osman Hamdi Bey’in 1887 yılında Sidon’da yaptığı kazılarda bulunan lahit, Helenistik Dönem sanatını yansıtan muhteşem bir örnek.

En eski yazılı yasalar

ALİ DERİN ÇELİKBİLEK: İstanbul’da Neo-Klasik mimarinin en güzel ve görkemli örneklerinden biri olan binanın “alınlık” denen bölümünde Osmanlıca “Asar-ı Atika Müzesi” yazıyordu; ki bu Eski Eserler Müzesi anlamına geliyor. Dışında mimari süslemeler ve girişinde tıpkı Çanakkale’de, Assos Antik Kenti’nde gördüğüm gibi sütunlar gerçekten binayı görkemli hale getiriyor. Müzede benim en çok ilgimi çeken eserlerden biri de Hammurabi Kanunları Tabletleri oldu. Hammurabi Kanunları, M.Ö. 1760 yılı civarında Mezopotamya’nın Babil ülkesinde ortaya çıkan, tarihin en eski ve en iyi korunmuş yazılı yasalarıymış. Babil Kralı Hammurabi’nin oluşturduğu Hammurabi Kanunlarını İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde görebilirsiniz.

Haberin Devamı

Gözyaşı şişeleri

IŞIK BAZİR: Lahdin uzun yüzlerinden birinin üzerindeki rölyeflerde Büyük İskender’in Pers Kralı III. Darius ile yaptığı İssos Savaşından bahsedildiği için adı İskender Lahdi. Diğer uzun yüzdeyse dostluk içinde yapılan bir av sahnesi var. Lahdin kısa yüzlerinde (alınlık) İskender’in ölümünden sonra komutanları arasında çıkan çekişmenin anlatıldığı düşünülüyor. Müzedeki gözyaşı şişeleri de ilgi çekici. Bu şişelerde kadınlar savaşa giden eşleri için akıttıkları gözyaşlarını biriktirmiş.

Merak ve heyecan duygusu

ELA YEŞİLTEPE: İstanbul’un en önemli ve en güzel müzelerinden biri olan İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne girdiğiniz andan itibaren büyüleyici bir zaman yolculuğuna çıkacaksınız. Sümer, Mısır, Babil ve Asur gibi uygarlıklara misafir olacaksınız. Lahitleri, mumyaları, heykelleri, tarihteki ilk yasaları göreceksiniz. Müzeye girdiğiniz andan çıkana kadar içinizde hep merak ve yeni eserler görmenin heyecanı olacak. Ağlayan Kadınlar Lahdi de Osman Hamdi Bey tarafından İskender Lahdi ile aynı mezar odasında bulunmuştur. Muazzam işçiliği yüzünden dünya lahitleri arasında en önemli ve değerli lahitlerden biridir.

Haberin Devamı

Çocukların gözünden tarihi miras: Müzede bir gün

Lahdin dilinden

YUSUF ÇUKURİL: İskender Lahdi’ni incelerken o kadar etkilenmiştim ki ardından lahdin benimle konuştuğunu ve bana şunları anlattığını hayal ettim: “Uzun tarafımda yer alan savaş sahnesinde, en solda atın üzerinde aslan postu giyen bir asker göreceksin. İşte o Büyük İskender. Kısa tunik ve pelerin giyen askerler Makedonlar. Perslileri de pantolon, gömlek ve kafalarındaki örtüye benzer başlıklardan tanıyabilirsin. Figürlere bakıp eskiden hep savaş mı yapılmış diye düşünmeni istemem. Diğer tarafıma geçersen bir av sahnesi göreceksin. O yürüyen Persli asker Sidon Kralı Abdalonymos, onu aslanın saldırısından kurtaran atlı asker ise Makedon Kralı Büyük İskender’dir.”

Ölümün acısı

Haberin Devamı

KUZEY EMRE ERGÜN: M.Ö. 350 yıllarına tarihlenen Ağlayan Kadınlar Lahdi yas tutan kadınları tasvir eder. Bu lahitte 18 kadın figürü vardır. Bu kadınların gözyaşı döktüğü görülür. Ölen kişiler ardından kadınların tuttuğu yası ifade eder. Bu lahdi gördüğümde insanların ölüm karşısında ne kadar duygusal olduklarını öğrendim. Kadınların yüz ifadelerinden ne kadar acı çektikleri, ölen yakını için tuttuğu yas anlaşılır.