Arkeoloji Küllüoba’da 100’den fazla mezar

Küllüoba’da 100’den fazla mezar

19.09.2022 - 00:05 | Son Güncellenme:

Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde bulunan Küllüoba Höyüğü’nün tarihi günümüzden 5 bin yıl öncesine kadar uzanıyor. Bu seneki kazılarla birlikte 100’ün üzerinde mezar tespit ettiklerini belirten Kazı Başkanı Doç. Dr. Murat Türkteki, “Bunların büyük kısmı çömlek mezar tipinde ancak içerisinde taş sanduka da var. Kerpiç sanduka da yine bilinen en erken örnek diyebiliriz. Batı ve Orta Anadolu’nun en erken yerleşim dışı mezarlık alanı burası, dolayısıyla buradaki çalışmalar bize önemli bilgiler veriyor” dedi.

Küllüoba’da 100’den fazla mezar

Burada büyük bir yerleşme bulunduğunu ve bu yerleşmenin yüzlerce yıl boyunca sürdüğünü kaydeden Türkteki şu bilgileri verdi: “Bu mezarlık alanı 300-400 yıl gibi bir süre kullanılıyor. Daha sonra muhtemelen yerleşimin dışındaki başka bir alana taşınıyor çünkü şehir bu tarafa doğru genişliyor. Mezarlık alanında yaklaşık M.Ö. 3200 ile 2900 arası radyokarbon verilerimiz var.

Haberin Devamı

Küllüoba’da 100’den fazla mezar

Mezarlardan çıkanlar

Mezar içinde daha çok çanak çömlek ve küçük fincanlar bulunduğunu, özellikle çocuk mezarlarında “mühür” denilen ayak biçiminde damgalarla karşılaştıklarını anlatan Türkteki, “Bunlar genel olarak mühür olarak kabul edilmesine rağmen aslında biraz takı-amulet gibi bir işlevi de var. Saç halkaları, iğneler özellikle karşımıza çıkan örnekler içinde” dedi.

Küllüoba’da 100’den fazla mezar

Ölüm nedenleri

Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal ise 85 iskelet üzerinde inceleme yapıldığını kaydetti. Küllüoba’da gömülü Erken Tunç Çağı insan topluluğunun genç bireylerden oluştuğunu belirten Erdal, “En azından nüfusun yüzde 50’sine yakınının bebek ve çocuklardan temsil edildiğini görüyoruz. Ölüm nedenlerinin içinde enfeksiyonların önemli bir yer tuttuğunu saptadık. Bir diş apsesinden tutun bir viral enfeksiyona, salgın hastalıklara kadar birçok durumu düşünmemiz gerekiyor ama geçmişte insan topluluklarını açlıktan, kıtlıktan daha fazla enfeksiyonlar öldürdü. Küllüoba da buna ilişkin bazı ipuçları sağlıyor” diye konuştu. Şiddete bağlı ölümlerin de tespit edildiğini belirten Erdal, bireylerin 30-35 yaşında hayatlarını kaybettiği bilgisini verdi.

Haberin Devamı

Küllüoba’da 100’den fazla mezar

Batı Karadeniz tarihinde bir ilk

Bartın’ın Amasra ilçesinde 2014’te okul inşaatı sırasında sütunlar bulundu. Amasra Müze Müdürlüğü tarafından 2017’de kurtarma kazısı yürütüldü. Haziran ayında yeniden başlatılan kazılarla ilgili bilgi veren Doç. Dr. Fatma Bağdatlı Çam, “Kazının daha başlangıç aşamasındayız. Şu ana kadar yaptığımız kazılar sonucu Roma Dönemi’ne ait olduğunu düşündüğümüz mimari bir yapı olduğunu tahmin ediyoruz” dedi. Çam, şunları kaydetti: “Şu anda anladığımız kadarıyla M.S. 2. yüzyıl ortaları ya da sonlarına doğru yapının inşa edildiğini tahmin etmekteyiz. Henüz yapı tamamen ortaya çıkmış değil, oldukça büyük bir alanı kapsayan bir anıt mı, bir tapınak mı, bir sütunlu cadde mi, bunlara ilişkin kesin bulgulara ulaşamadık. İlerleyen zamanlarda yeni bulanacak obje veya yazılarla birlikte yapının ne olduğunu kesin bir şekilde anlamış olacağız. Ancak Batı Karadeniz’de ilk kez anıtsal bir mimari ile karşılaşıyoruz. Restorasyon ile en kısa zamanda ayağa kaldırmak istiyoruz.”

Haberin Devamı

1500 yıllık “hacı şişesi”

İzmir’in Bergama ilçesindeki Pergamon Antik Kenti’nde yeni ortaya çıkarılan peristilli (avlulu) evin yer aldığı alanda “ampulla” olarak tanımlanan hacı şişesi bulundu. Kazı Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Güler Ateş, pişmiş topraktan yapılmış buluntu ile ilgili şu bilgileri verdi: “Erken Bizans Dönemi’nde ilk Hristiyanlık şehitlerinin olduğu hac merkezleri bulunuyor. Bu bölgelere gidip, kutsal kaynaktaki suyu içine koyup boyunlarına asıyorlar. M.S. 4-5. yüzyıla ait olduğunu tahmin ediyoruz. Bir yüzünde Danyal olarak bilinen Aziz Daniel’in yer aldığı bir sahne yer alıyor. Arka tarafında da Anadolu Rumlarının ‘Aya Yorgi’ olarak bildikleri azizin ejderhalarla mücadelesi yer alıyor.” Ateş, ampullanın Pergamon halkının Hristiyan olmasından sonraki döneme ışık tuttuğunu söyledi.