Telekomda tam ittifak

Sabit elektronik haberleşme altyapısının kiralanması protokolü imza töreninde konuşan Başbakan Binali Yıldırım, belediyelerin telekom altyapı şirketi olmaya hevesli olduğunu söyleyerek, “İşinizi yapın kardeşim. Kanalizasyon, su, altyapı, temizlik işleri, park bahçe sizin işleriniz bunlar. Bırakın iletişimciler, iletişim işini yapsın” dedi.

Sıra baz istasyonlarında...

“Yıllar önce hayal ettiğim bir işin bugün gerçeğe dönüşmesinden dolayı mutluyum” diyen Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz tam ittifak yapamadık, siz ittifakı bire indirdiniz. Siyasette hala parçalı ittifak devam ediyor. Eğer bu altyapı işini herkes kafasına göre yapmaya devam etseydi hem şehirlerimizin altyapısı bozulmaya devam edecek hem maliyet artacak hem de teknik olarak usulüne uygun yapılıp yapılmadığı noktasında sorunlar devam edecekti. Altyapının tek elden gitmesinde maliyette 5 kat avantaj sağlandı. Kabaca 20 milyarlık bir işte birlikte altyapı yapılması halinde bu rakamın 4 milyara kadar inmesi söz konusu oldu. Ortak altyapı sayesinde gereksiz kazılar ve standart altı işler ortadan kalkacak.”

Yıldırım, “Şimdi sıra, kulelerde (baz istasyonu) ortak kullanım. Yolların üzerine bakıyorsunuz üç kule yan yana. Yazık günah değil mi, üçü de aynı işi görüyor. İki tanesini al, 10 kilometre öteye birini 20 kilometre öteye bir diğerini koy. Her taraf aynı şekilde güzelce kapsansın” dedi.

‘Darbeyi engelledi’

Burada altyapının kullanım ücretlerinin de makul olması gerektiğinin altını çizen Yıldırım, “Parayı yoldan değil onun üzerinde taşıdığınız bilgiden kazanacaksınız. Yoldan para kazanılmaz. İletişim altyapısı ticaret aracı değildir” ifadelerini kullandı.

“Haberleşme ağının gelişmesi, ülkenin demokrasi standardını da geliştirdi” diyen Başbakan Binali Yıldırım, “Bunun örneği 15 Temmuz’da görüldü. Eğer bizim bu iletişim, haberleşme alt yapımız gelişmemiş olsaydı, bu darbeyi önlemek o kadar kolay olmazdı. Çünkü vatandaşın mobilize olması, sahalara inmesi ve işin gerçeğini öğrenmesi, darbecilerin planlarını alt üst etti. Eskiden darbe yapanlar, kimsenin haberi olmadan Harbiye ve Ankara’daki TRT’yi ele geçiriyordu. Şimdi bir tane TRT yok ki her tarafta yayın var. Hangi birisiyle uğraşacaksın. Gittiler onun için TÜRKSAT’ı bombaladılar ama ahmaklar bilmiyorlar ki orada yedek sistem var. O devreye girdi, bütün planları alt üst oldu” diye konuştu.

Belediyelere: Siz kendi işinize bakın

Belediyelerin adeta telekom altyapı şirketi olmaya heveslendiğini ifade eden Yıldırım, “İşinizi yapın, kardeşim. Kanalizasyon, su, altyapı, temizlik işleri, park bahçe sizin işleriniz bunlar. Bırakın iletişimciler, iletişim işini yapsın. Niye başkasının alanına hevesleniyorsun. Belediyelerin telekom işlerini yapması doğru değil. Belediyeler buradan para kazanacağım diye yalan yanlış bir sürü kazılar yaptırıyorlar. Marangoz testeresiyle bir çizik gibi asfaltı yarıyor. Elleriyle kabloyu sıkıştırıp iletişim alt yapısı yaptım. Böyle bir şey olur mu? Bunlar yanlış işler” dedi.

“Yüzde 15 olan sabit geniş bant abone yoğunluğunu, 2020’de yüzde 20’ye, 2030’da ise yüzde 30’a çıkarmayı hedefliyoruz” şeklinde konuşan Yıldırım, şöyle devam etti: “Sabit iletişim alt yapısına hala ihtiyaç var. Havada elektronik trafik ileride başka sorunlar doğurabilir. Şu anda bir şey gözükmüyor ama havada göz gözü görmüyor. Her taraftan bilgi uçuşuyor. Orada da bir sıkıntı yaşanabilir. Onun için sabit alt yapının artık modası geçti diyemeyiz.”

Yıldırım ayrıca, “İnternet kullanım oranı da bir başka hedef. Yüzde 67 seviyesinde, aslında bilgi toplumu ölçüsü budur. 2020’de yüzde 70’i aşacağımızı düşünüyoruz, 2030’da yüzde 85’lere ulaşacağız. Fiber yani kablo internet de bir başka alan. Bunun da geliştirilmesi lazım. Burada da 5 milyon hedefimiz var. Uzun vadede 10 yıllık süre içerisinde 10 milyon aboneye ulaşmak” dedi.

‘İnsanız, mutlaka eksiğimiz vardır’

Başbakan Yıldırım, 24 Haziran seçimlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunduğu konuşmasında şunları söyledi: “Yaptıklarımız çok, yapamadıklarımız var. İnsanız, mutlaka eksikliklerimiz vardır. Ama bunları tamamlamak için 24 Haziran’da tekrar yetki talep ediyoruz. Mayıs 2013, faizler yüzde 4,6’ya kadar gerilemiş, enflasyon yüzde 5’lere inmiş, Gezi olayları ve ondan sonra yaşadığımız süreçler ve nihayet 15 Temmuz darbe kalkışması, bizi bu yönetim sistemimiz hakkında yeni baştan düşünmeye sevk etti. Sürekli biz önümüzü arkamızı kontrol ederek mi iş yapacağız? ‘Bu sürdürülebilir bir şey değil’ dedik ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişi öngören bir karar verdik. Şüphesiz kararı verecek milletimizdir. Biz rahatız, 15 yıllık dolu dolu hizmetlerle milletimizin karşısına gidiyoruz. Dağ gibi sorunları, dağ gibi hizmete dönüştürerek bugünlere geldik. Sorunlarımızı torunlarımıza bırakmadan bu günlere geldik. Şimdi artık Türkiye’nin 100. yıl hedeflerini tamamlama sürecidir.”