Ekonomi #Türk üzümünü yedirmeyiz!

#Türk üzümünü yedirmeyiz!

09.12.2018 - 08:15 | Son Güncellenme:

Bordo tipi üzümlerle kalitesiz üretim yaptıkları yönündeki eleştirilere yanıt veren bağcılar, “Yerli üzümleri de canlandırıyoruz, bu üretimlerimiz dünyada ödül üstüne ödül alıyor. Türkiye’de 70 işletme kaldı, haksızlık yapılmasın” dediler.

#Türk üzümünü yedirmeyiz

Anadolu ve Trakya’da 8 bin yıllık bir geleneğin sürdürücüsü olan bağcılar, bugünlerde tepkili ve şaşırmış durumdalar! Tepkililer çünkü, dünyanın dört bir yanında kalitesi, ödüllerle, madalyalarla kanıtlanmış ürünleri için bir uzman “kötü” dedi. Şaşırmış durumdalar çünkü, aynı uzman “Bordo tipi üzümler yerine yerli üzümlerle çalışmaları gerektiğini” de söyledi. Oysa onlar, bunu zaten yapıyorlar, bu toprakların üzümlerini canlandırıyorlar, bu üzümlerle ürettikleri ürünler tüm dünyada rağbet görüyor.

Haberin Devamı

Bağcıların tepkisi çeken uzman, Vedat Milor. Önce Kafa dergisine verdiği röportajda, sonra da buna gelen yorumlar üzerine sosyal medyada açıklama yaparken bağcıları eleştiren, kaliteli üretim yapmadıklarını, Bordo tipi üzümlere ağırlık verdiklerini, yerli üzümlerin gölgede kaldığı belirten Vedat Milor’un bu ifadeleri hem üreticilerden hem de diğer uzmanlardan karşılık buldu.

Üreticiler, bağcılığa gönül verdiklerini, gelinen noktada bu işi kazanç, satış ve diğer maddi kaygıların ötesinde tutkuyla ve şövalye ruhuyla yaptıklarını vurgulayarak, “Türk üzümünü yedirmeyiz!” dediler. Konunun Türkiye’deki önemli uzmanlarından Mehmet Yalçın da bu yaklaşımın, özellikle 2018’de altın madalya rekoru kıran Türk üreticilere ve ürünlerine haksızlık olduğunu belirtti.

Haberin Devamı

Üreticiler bu yıl altın madalya rekoru kırdı

Gastronomi yazarı Mehmet Yalçın görüşlerini şöyle açıkladı:

“Vedat Milor abartılı eleştirilerle üreticilerimize haksızlık etmiş. Halbuki 2018 yılı Türk şaraplarının uluslararası yarışmalarda altın madalya rekoru kırdıkları bir yıl oldu. Öte yandan, ‘Türk üreticiler Fransız şatolarını taklit etmemeli. Tamamen kendine özgü, yerel renkte üretim yapmalı. Emir, öküzgözü gibi üzümlere yönelmeli’ görüşlerine de katılmıyorum. Kuşkusuz yerli üzümlerden en iyi üretim yapılmalı ama cabernet sauvignon, merlot, şiraz, chardonnay gibi Fransa kökenli ama tüm dünyaya malolmuş üzümlerden de iddialı üretim yapılmaya devam edilmeli. Kaliforniyalı bağcılar Bordo üzümleriyle Fransa ile rekabete girerken, biz niye geride kalalım? Türk tüketicisi niye Fransa’ya para kazandırsın? Türkiye’ye gelen yabancı turist niye bu lezzeti aradığında sadece ithal Fransız ürünü içsin?”

Kınalı yapıncak ve karasakız Gelibolu’da

Bağları ve üretim tesisleri Gelibolu’da yer alan Suvla’nın kurucusu Selim Ellialtı uzun yıllar süren çalışmalar sonucunda karasakız ve kınalı yapıncak üzümlerini canlandırdıklarını, ayrıca öküzgözü ve boğazkereyi de ürünlerine eklediklerini anlattı. Özveriyle üretim yaptıklarını ve bunun semeresini de gördüklerini belirten Selim Ellialtı şunları söyledi:

Haberin Devamı

“Bizim patronumuz tüketici. İç piyasada 20 liralardan 200 liralara uzanan geniş yelpazede ürünlerimiz var. Tümü son derece ilgi görüyor. Öyle ki stokta ürünümüz yok. Kapasitemizi üç kata çıkardık, 1800 tonu aştık. İhracatta da çok rağbet görüyoruz. Katıldığımız bütün yarışmalardan madalya ile dönüyoruz.” Gerek karasakız ve kınalı yapıncaktan, gerekse de diğer üzümlerden ürettikleri ürünleri başta Fransız ve Bulgar olmak üzere yerli - yabancı uzmanların değerlendirdiğini belirten Selim Ellialtı, “Ürünlerimizin zarifliği tüm uzmanlarca dile getiriliyor. Gelip görmeden, tatmadan yapılan yorumların adil olmadığını düşünüyorum” diye konuştu.

6 bin dönümde işçinin %75’i kadın

Kavaklıdere Yönetim Kurulu Üyesi Ali Başman, ailesinin 90 yıldır bağcılık yaptığını belirterek şunları söyledi:

“6 bin dönüm arazi üzerinde yılda 50 bin yevmiye işçi ile çalışıyoruz. Bu işlerin yüzde 75’i de kadın. Kalecik karası, öküzgözü, boğazkere gibi bu toprağın üzümlerini dünyaya sunuyoruz. Uluslararası yarışmalardan ödüllerle dönüyoruz. Eksperlerden her zaman tam not alıyoruz. Türkiye bağcılıkta ancak yerli üzümlerle bir yere gelebilir, potansiyelimiz var. Biz bu toprağın mirasını değerlendiriyoruz. Daha iyi yerlere de geleceğiz. Tek gereken birbirimize kenetlenmek ve inanmak.”

Haberin Devamı

Ali Başman, üzüm ürünlerinin ihracatta katma değerinin pek çok tarımsal ürüne göre daha yüksek olduğunu, ayrıca bağcılığın Anadolu’yu tanıtmak için de önemli bir enstrüman olduğunu da sözlerine ekledi.

‘Tempranillo’ 2500 yıl sonra eve döndü

Melen Bağcılık’ın sahibi Cem Çetintaş, “Bağcılık hem üretim yöntemi nedeniyle hem de ürünün tüketimi aşamasından insanları bir araya getiren sosyo ekonomik bir paylaşım. Türkiye’de bizim işimizi yapan 70 üretici kaldı. Biz şövalye ruhuyla bu işi sürdürüyoruz. Bu haksız söylemi dile getirenin bunları da düşünmesi gerekir” dedi. Kendilerinin 2 bin 500 yıl önce Foça’dan dünyaya yayılmış tempranillo üzümünü yeniden Türkiye topraklarında ürettiklerini anlatan Çetintaş şunları söyledi:

Haberin Devamı

“Fransız önologlar yollarını değiştirip elimizi sıkmaya geliyorlar. Dünyanın her yerinden teşekkür mailleri alıyoruz. Kanada’dan, İngiltere’den, İsviçre’den ürünlerimize talep var. Bütün ürünü yurtdışına satabilirim ama doğduğu topraklardaki tüketiciye de ulaşsın diye iç piyasada da veriyorum. Biz kepir bozkırın, pişmiş toprakların çocuklarıyız, ürünlerimiz de o ölçüde gövdeli ve güçlü.”

Yurtdışında Türk üzümü tercih nedeni

Barel Bağlarının ortaklarından Barkın Akın, üzümün toprakla uyum sağladığı ölçüde kaliteli olduğunu söyledi. Bulundukları Tekirdağ Karaevli mevkiinde Bordo tipi üzümler toprağa ve iklime uygun olduğu için bunları diktiklerini anlatan Akın, bununla birlikte bölgeye has üzümleri canlandırmaya dönük çalışmalar da yaptıklarını kaydetti. Yurtdışında özellikle Türk üzümlerine yoğun ilgi olduğunu belirten Barkın Akın şöyle konuştu:

“Bir yarışmaya katılmıştık. Cabarnet sauvignondan üretilmiş ürünümü uzattım. Master, ‘Türk üzümü yok mu?’ diye sordu. Yurtdışına Türk üzümüyle çıktığınızda hemen öne çıkıyorsunuz. Türk üzümü tercih nedeni.”