Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Ligin yedinci haftası oynanırken Fenerbahçe’nin hâlâ takım oyununu oturtmada zorlanması normal midir değil midir?

Geçen sezon Manchester City’nin başına geçen ve ligi üçüncü tamamlayan Guardiola’yı takip edip, takımın futbolunu değerlendirenler için bu fazlasıyla toleranslı ve anlaşılır bir durumdur. Çünkü global dünyada futbola bakış ile Türkiye’deki yansıması birbirinden farklı olabiliyor.

Bir de şöyle bir durum var Avrupa futboluna bakarak orada olan biteni ülkemizde arama gayreti hatta eşleştirmeye çalışmak gibi komiklikler de söz konusudur.

Haberin Devamı

Peki, Fenerbahçe Akhisar karşısında iyi bir futbol oynadı mı?

Oraya da gelmeden önce maçın ilk yarısı bittiğinde ev sahibi takımın yaptığı faul sayısını hatırlayalım; 11.

Bu sayı geçen hafta Galatasaray’ın deplasmanda oynadığı Bursaspor’un bütün maç boyunca yaptığı faul sayısı ile aynıdır.

Peki biraz daha ileri gidelim; ligin lideri Galatasaray geride bıraktığımız 6 hafta boyunca en fazla faul yapan 7. Takımı olurken, kendisine yapılan faullerde 14. Sıraya kadar geriliyor.

Fenerbahçe?

Bu ilginç çünkü ligin neredeyse en kötü futbolunu oynayan, taraftarını memnun etmekten uzak Fenerbahçe’yi kendisine yapılan faullerde ligin 4. Sırasında görüyoruz.

Bir veri daha Fenerbahçe’nin en etkili oyuncusu Valbeanu ligde uzak ara faule maruz kalmış futbolcu olarak sivriliyor.

Galatasaray’ın ele avuca sığmaz oyuncusu Gomis sıralamaya bile giremiyor.

Ne güzel İstanbul değil mi?

Fenerbahçe kötü oynuyor, kapanan rakiplerine karşı etkili olamıyor, oyunu açamıyor falan tamam da oynamaya çalışırken oynatmayanlara karşı bu tolerans nedir?

Ne olduğunun cevabını aslında geçen hafta oynanan derbi maçı sonrasında hakem kararları nedeniyle büyük infial yaratan Beşiktaş veriyor.

Demek ki normal karşılamak zor ki Beşiktaş yöneticisinden teknik direktörüne olaya müdahale edip isyan ediyor.

Kuşkusuz dünkü karşılaşmanın ilk otuz dakikasını diğer altmış dakikasından ayırmak gerekiyor. Çünkü bu bölümde Akhisar’ın sert ve rakibi yıldıran faullü oyununa hakem Bülent Yıldırım tolerans gösterince Fenerbahçe oyun kurmada güçlük çekti.

Haberin Devamı

Geçen hafta futbol kamuoyu Hıncal Uluç tarafından Janssen’in ne sahtekâr bir oyuncu olduğunu dinledi. Yıllardır neredeyse sesi soluğu çıkmayan Hıncal Uluç nedense bu topa girme ihtiyacı duydu ve kimselerin ne olduğunu anlamadığı, aslında Bülent Yıldırım’ın da görmediği bir pozisyon sonrasında Mustafa Yumlu Janssen’e sarı kartı göstertti.

Bayram değil, seyran değil Hıncal Uluç neden çıktı ortaya?

Normal midir?

Evet bırakalım bunları da biz yine Fenerbahçe’nin neden kötü oynadığını konuşalım.

Tamam futbola dönelim…

Yine bu bölümde Akhisarlı bir oyuncunun köşe bayrak direğini tekmeleyerek yerinden söktüğünü gördük.

Bu da mı normaldir?

Peki normal olsun…

Rakibine temas bile etmediği bir pozisyonda hakem Bülent Yıldırım’ın Alper’e kırmızı kart çıkarmada tereddüt bile etmemesi karşısında nasıl sakin kalınabilir de futbol düşünülebilir, yazarken bunu düşünüyorum.

Hakemin buraya kadarki genel yönetim performansı çerçevesinde Alper Potuk’a çıkardığı kart asla normal olamaz. Burada mutlak surette bir tuhaflık olduğu kesin.

Haberin Devamı

Çok zor, izin vermiyorlar biliyorum ancak iki şeyi birbirine karıştırmamak gerekiyor.

Fenerbahçe kötü oynuyordu, hatta Aykut Kocaman yanlış oyuncu tercihleri de yapmıştı.

Valbeano ve Ozan’ı çıkarmak gerine ilk tercih Giuliano ve Topal olmalıydı.

Mehmet Topal sezon başından itibaren tepe taklak düşüş içinde bir oyuncu profili çiziyor ve bu haliyle sahaya çıkması bile tartışılırken maçı tamamlaması Aykut Kocaman’ın temel yanlışlarından biriydi. Üstelik Akhisar’ın golü de onun yaptığı yanlış pasın sonucu oluşan ataktan geldi.

Giuliano ise Mehmet Ekici’nin de takıma eklenmesinden sonra sağ kanatta Isla ile büyük uyum sorunu yaşadı. Brezilyalı’nın bugüne kadar ne oynadığı başka bir şey Fenerbahçe’nin ondan beklentileri bambaşka.

Fenerbahçe bu kötü tercih ve zaten aksayan oyun planı nedeniyle ikinci ve üçüncü golü de yiyebilirdi. Bu Fenerbahçe’nin hesabını kendisinin vereceği ya da cezasını çekeceği bir durumdur.

Ancak o golü yemedi.

Kalan bölümde;

1. Maçı en az beraberliğe taşıyabilirdi ki bu puan demektir. Çok kötü oynarken kazanmak da mümkündür.

2. Yenilse dahi zaten sakatlıklar ve cezalılar yüzünden takım kurmada zorluk çekerken neden haksız yere iki oyuncusundan mahrum kaldı?

İşte bu durum dışarıdan müdahaleyle bizzat Fenerbahçe’ye yaşatılıyor.

Fenerbahçe sadece bir maç kaybetmiyor, öyle hakem kararlarıyla oyuna müdahale ediliyor ki daha fazlasıyla yüzleştiriliyor.

Neden?

İşte Fenerbahçe’nin kötü oynamasıyla bu birbirine karıştırılmaması gereken bir durumdur.

Alper Potuk aynı Caner Erkin gibi işlemediği bir fiil nedeniyle iki maç ceza alacaktır.

Ancak işlediği fiiller sonucu ceza almayanlarla aynı ortamda rekabet edecektir.

Şenol Güneş’in 41. Maddeden sevk edilip, bir başka maddeden ceza verildiği gibi.

Kırmızı ışıkta yanlışlıkla geçiyorsunuz ve ceza alıyorsunuz, polis aracınızı durduruyor. O sırada beklerken aracınızdan telefonunuz çalınıyor. Polise şikayetçi olduğunuzda o size diyor ki “kırmızıda geçmeseydin telefonun da çalınmazdı.”

Sen bir yanlış yapıyorsun ancak hırsız hiç suçlu olmuyor.

3 Temmuz’da Fenerbahçe yönetimi ortalarda yokken ülkeye darbe yapanların karşısına dikilmiş Fenerbahçeli de kalkmış bu durumu çözmesi için bugün sorumluluğu yönetime havale ediyor.

Kısacası herkesin bir hesabı var.

Olan Fenerbahçe’ye oluyor.

Dün akşam Akhisar’da tuhaf şeyler oldu. Şimdi tüm futbol kamuoyuna bunun ne olmadığı anlatılacak ve inandırılacak.

Sen de izlediğine değil, sana anlatılana inanacaksın.

http://twitter.com/uzaygokerman