Atina’daki eşlemeyi 8 çeyrek üzerinden değerlendirirsek Fenerbahçe’nin Panathinaikos karşısında sadece tek periyotta geride kaldığını görürüz.
Belki de Yunan temsilcisine Play Off’ta şanslı olduğunu hissettirecek, Fenerbahçe’yi karamsarlığa sevk edecek yegane oyunun da işte iki maçlık serinin bu kısmında oynandığını ve bittiğini söyleyebiliriz.
Dün akşam bambaşka bir Fenerbahçe vardı parke üzerinde.
Bir gün arayla deplasmanda, üstelik OAKA gibi rakip takım için gerçek bir basketbol cehennemi olan bir yerde aynı oyunu oynamak hiç de öyle sanıldığı gibi kolay, şansa bağlı değildir.
Açıkçası belki de Obradoviç ve Fenerbahçe takım oyuncuları hariç kimse de bu sonucu bekleyemezdi.
Antic’in psikolojik olarak Yunan temsilcisini ve taraftarını meşgul ettiği bölüm sırasında alınan karşılıklı teknik faul sonrasında Cenk Renda sahaya girip hakemlere doğru ilerlerken Obradovic’in nasıl durdurduğunu dikkat eden var mı?
Obradovic bu salonda yıllarca oynamış bir teknik adam olarak oyunun her kısmında nasıl hareket etmesi gerektiğini bilen gerçek bir lider gibiydi; esas önemlisi Fenerbahçe’nin başındaydı.
Diğer tarafta da Pascual…
Şu sekiz çeyreklik mücadelenin nasıl oynandığını keşke bir kamerayla Pascual’ı takip ederek izlemiş olsaydık; böylesine üst düzey bir takımın başında daha önce kenarda bu kadar çaresiz duruş gösteren bir koç görmemiştim.
Fenerbahçe’nin attığı her basket sonrasında neredeyse ağlayacak hale gelen böylesine aciz bir koçun karşılaşmayı bu şekilde takip edip takımına maç kazandıracak taktik verebilmesi mümkün müydü?
İki farklı koç, iki farklı duruş ve iki farklı takımın mücadelesinden elbette ne yapacağını çok iyi bilen takım galip çıktı!
Yine sekiz çeyrek üzerinden bakmaya devam edersek Panathinaikos’un ilk ve ikinci maçların ikinci periyotlarında Mike James’in attığı basketlerle Fenerbahçe’yi dengelemeye çalıştığı görülür. 22 sayı atan Amerikalı oyuncu dün Yunan temsilcisinin sahadaki en önemli kozuydu.
Bir öncedeki maçta daha etkili olan Rivers dün sahada çok uzun süre kalmasına karşın aynı oyunu tekrar edemedi.
Fenerbahçe’deyse çok büyük bir lider oyuncu vardı; Bogdanovic.
34.54 dakika kaldığı oyunu 25 sayı, 8 ribaund ve 6 asist ile tamamlarken bir tane de blok yaptı.
Olağanüstüydü.
Kazandıran takım oyuncusu tanımının karşılığı Bogdanovic’tir.
Diğer tarafta gücünün son damlasına kadar sahada kalan Udoh’un çok büyük işler yaptığını da notlarımıza eklemeliyiz.
Fenerbahçe’de 1 numarada oynayan iki oyuncunun tutuklukları devam ediyor; umalım ki İstanbul’daki kalan maçta bunun da üstesinden gelinsin.
Bu maçın nasıl oynanmış olduğunu istatistik kağıdına bakarak da yorumlamak mümkün olsaydı herhalde ilk bakacağımız sayısal veriler Fenerbahçe’nin kullandığı serbest atışlar olurdu.
Fenerbahçe karşılaşmayı çok uzun süre 1/3 sayılık serbest atış yüzdesiyle götürdü; karşılaşma 5/7 ile tamamlandı ancak 4/4’lük kalan oran maçın son dakikasında Yunan takımın Dixon ve Kostas’a yaptıkları taktik faulleriydi.
Euroleaague gibi savunmanın ön planda olduğu bir turnuvada Pascual’ın takımına savunma yaptırmayı unutması iki takımın farkını ortaya koyuyordu.
İlk yarıda Dixon’ın pota altında Bourousis ile bire bir kaldığı ve basketle sonuçlanan pozisyon maçın en çarpıcı hareketlerinden biri olmalıdır.
Fenerbahçe’nin Play Off maçları öncesinde en az bir maç hedefi ile çıktığı zorlu Panathinaikos serisini 2-0’a taşıması Eurolague’in en heyecan verici sonucuydu.
Sinan Erdem’deki Final Four’a artık sadece 40 dakikalık bir maç kaldı.
Fenerbahçe bir kere daha bizi finallere hazırlıyor.
Sabırsızlıkla bekliyoruz.
http://twitter.com/uzaygokerman
uzaygokerman@gmail.com
