Vitrin 39 bin yıllık ahbap zeytin

39 bin yıllık ahbap zeytin

22.04.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

39 bin yıllık ahbap zeytin

39 bin yıllık ahbap zeytin


Binlerce yıllık bir dostluktan ötürü mü, yoksa kutsal metinlerin etkisinden midir bilinmez, zeytin dalı barışın simgesidir. Zeytinyağı ise sağlık mucizesi...


       Komili Sızma Zeytinyağı da bir internet sitesi açtı. Site, tarihten kültüre, lezzetten sağlığa birçok başlık altında bilgi veriyor. "www.komilizeytinyagi.com". Bu siteye girince çok şaşıracaksınız. 122 yıllık uzmanlık ve bilgi birikimini internete aktaran Komili Zeytinyağı sayesinde zeytinyağı konusunda bilinmeyen kalmayacak.
       Komili Sızma Zeytinyağı da bir internet sitesi açtı. Site, tarihten kültüre, lezzetten sağlığa birçok başlık altında bilgi veriyor: “www. komilizeytinyagi.com". Bu siteye girince çok şaşıracaksınız. 122 yıllık uzmanlık ve bilgi birikimini internete aktaran Komili Zeytinyağı sayesinde zeytinyağı konusunda bilinmeyen kalmayacak.
       İşte tarihi
       Hiçbir ağaç, insanlık tarafından zeytin ağacı kadar kutsal kabul edilmemiş, hiçbir ağacın üstüne bu kadar çok efsane yaratılmamış. Zeytin ağacının insanlık tarihindeki yerini kavrayabilmek için bundan 39 bin yıl öncesine uzanmak gerekiyor.
       Zeytin ağacına ilişkin bugün elimizdeki en eski veri, Ege Denizi’ndeki Santorini Adası’nda yapılan arkeolojik çalışmalara dayanıyor. Bu çalışmalarda 39 bin yıllık zeytin yaprağı fosilleri ortaya çıkarılmış. Kuzey Afrika’daki Sahra Bölgesi’nde gerçekleştirilen arkeolojik araştırmalarda ise, M.Ö. 12 bin yılına ait zeytin ağacı bulgularına rastlanmış. Ancak ilk zeytin hasadının ne zaman ve hangi uygarlık tarafından yapıldığı bilinmiyor. Cevaplandırılamayan sorular bizi, zeytin, zeytin hasadı ve zeytinyağıyla ilgili efsanelere daha çok kulak vermeye çağırıyor.
       Efsane diyor ki...
       Eski Ahit’e göre zeytinyağı, refahın ve bolluğun sembolü. Ve yalnız Eski Ahit değil, tüm kutsal kitaplarda zeytin ağacı ve zeytinyağı, kutsallığın, bolluğun, adaletin, sağlığın, gururun, zaferin, refahın, bilgeliğin, aklın, arınmanın ve yeniden doğuşun, kısacası insanlık için en önemli erdem ve değerlerin sembolü.
       Doğanın insanoğluna armağan ettiği en değerli besinlerden biridir zeytinyağı gerçeten de. Bu mucizevi yağın, sağlık açısından sunduğu nimetler saymakla bitmez. Çocukluktan yaşlılığa, yaşamımızın her döneminde zeytinyağı, sağlığımızı birçok açıdan olumlu yönde etkiliyor.
       Zeytinyağı - kalp sağlığı
       Birçok araştırma, kalp sağlığı açısından yararlı besinlerin başında zeytinyağının geldiğini gösteriyor. Dünyada kalp hastalıklarının en az görüldüğü ülkeler, zeytinyağının yoğun olarak tüketildiği Akdeniz ülkeleri. Zeytinyağının kalp sağlığı üzerindeki en önemli etkisi, kandaki “kötü kolesterol" miktarını düşürmesi. Kalbimizin en büyük düşmanlarından biri olan kolesterol, damarlarda birikerek kalp ve damar hastalıklarına yol açıyor. Zeytinyağı ise kandaki kolesterol miktarını kontrol ederek damar tıkanıklığını önlemede yardımcı oluyor. Ancak zeytinyağının kalp ve damar sağlığımıza olumlu etkisi bununla sınırlı değil. Zeytinyağı, tansiyonun kontrol altında tutulmasında da önemli bir rol üstleniyor.
       Zeytinyağı - sindirim
       Zeytinyağı, yağların en kolay hazmedileni. Çünkü zeytinyağı, diğer yağlardan farklı olarak, midede bulunduğu sürede sindirim için gereken mide asitlerini azaltmıyor. Midede kısa bir süre kaldıktan sonra bağırsaklarda sindiriliyor. Buna ek olarak zeytinyağı, sindirim için vazgeçilmez olan salgıları da olumlu yönde etkiliyor. Safra kesesinin kolesterolden temizlenmesine yardımcı oluyor. Ayrıca kabızlığı önleyerek bağırsakların daha iyi çalışmasını sağlıyor.
       Zeytinyağı - çocuk sağlığı
       Çocuk beslenmesinde yağ, yaşamsal bir rol oynuyor. Zeytinyağı, bu açıdan da vazgeçilmez bir besin. Çünkü zeytinyağı, çocuk gelişiminde hayati önem taşıyan yağ asitlerini, anne sütüne eş miktarda içeriyor. Söz konusu yağ asitleri, çocukların kemiklerini güçlendiriyor. Zeytinyağının içindeki bir başka yararlı madde olan E vitamini ise sağlıklı bir şekilde büyümelerine katkıda bulunuyor.
       Zeytinyağı - gençlik
       Beslenme ile yaşlanma arasında güçlü bir ilişki var. Besinler vücudumuzda enerjiye çevrilirken, oksidan denilen bazı maddeler açığa çıkıyor. Hücre gelişimini olumsuz yönde etkileyen oksidanlar, yaşlanma sürecini de hızlandırıyor. Antioksidan adı verilen bazı maddeler ise, oksidanların olumsuz etkisini ortadan kaldırıyor. Başta E vitamini olmak üzere çok sayıda antioksidan madde içeren zeytinyağı, hücreleri yeniliyor, doku ve organların yaşlanmasını geciktiriyor. Yaşın ilerlemesiyle birlikte ortaya çıkan bir başka sorun da kireçlenme. Aralarında kalsiyumun da bulunduğu bazı mineraller, kireçlenmeyi önlüyor. İşte, zeytinyağının rolü burada ortaya çıkıyor. Çünkü minerallerin vücuttaki etkisini artırarak, kireçlenmeyi önlüyor.
       Zeytinyağı - şeker hastalığı
       Şeker hastalığı, vücudumuzda insülin hormonunun eksikliğine bağlı olarak kan şekeri dengesinin bozulmasına ve kandaki şeker düzeyinin ani olarak yükselip düşmesine yol açan bir hastalık. Zeytinyağı, kolesterolü kontrol altında tutarak, kalp ve damar sağlığını korumaya yardımcı oluyor. Zeytinyağı ayrıca, kan şekerinin kontrol edilmesine de katkıda bulunuyor.
       Zeytinyağı - güzellik
       Sağlık açısından yarattığı birçok mucizeye ek olarak zeytinyağı, daha güzel görünmemize de yardımcı oluyor. Cildi ve saçları besliyor. Cildin genç görünmesini, saçların kuvvetlenmesini ve parlamasını sağlıyor.
       Akdeniz beslenme modeli
       Son yıllarda beslenme konusunda birçok araştırma, Akdeniz beslenme modelinin sağlık açısından olumlu etkileri üzerinde duruyor. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri'ndeki bilim adamları Akdeniz beslenme modelini ideale yakın bir model olarak değerlendiriyorlar. Kalp hastalıklarına dünyada en az Akdeniz ülkelerinde rastlanması ve bu ülkelerde ortalama yaşam süresinin uzun olması da, Akdeniz beslenme modelinin sağlık açısından sunduğu avantajlara önemli bir kanıt oluşturuyor.
       Peki, nedir Akdeniz beslenme modelinin temel özellikleri?
       Bu modelde, günlük beslenmede her öğünde bulunması gereken besinlerin başında zeytin ve zeytinyağı geliyor. Peynir, yoğurt gibi süt ürünleri, baklagiller, kuruyemişler, sebze ve meyveler, makarna, ekmek, bulgur gibi tahıl ürünleri de, aynı şekilde günlük beslenmenin ayrılmaz bir parçası. Yumurta ve beyaz et haftada birkaç kere tüketilmesi gereken besinlerin arasında yer alırken, kırmızı etin ayda yalnız birkaç kez ve küçük porsiyonlarda yenilmesi öneriliyor.
       Türkiye ve zeytinyağı
       Türkiye'ye gelince; dünyanın önemli zeytinyağı üreticilerinden biri olan Türkiye, ne yazık ki zeytinyağını, üretiminin oldukça gerisinde tüketen bir ülke. Dünyada mutfağında "zeytinyağlılar" diye bir kavram bulunan tek ülke olmasına rağmen, Türkiye'nin tüketimde diğer Akdeniz ülkelerinin gerisinde kalması oldukça düşündürücü. Türkiye'de kişi başına zeytinyağı tüketimi, ortalama 0,8 lt. Oysa bu rakam İtalya'da, Yunanistan'da, İspanya'da 1 lt.'ye kadar çıkıyor. Bu tablo, ülkemizde zeytinyağı kültürüne katkıda bulunacak her adımın önemine dikkat çekiyor. Türk insanının bu mucizevi yağı tekrar keşfetmesi için, zeytinyağı dostlarına büyük bir görev düşüyor.
       Türk mutfağında zeytinyağı
       Türkler, Anadolu'yu Doğu Roma İmparatorluğu'ndan devralırken, Romalıların zeytinyağı kültürünü korudular, korumanın da ötesinde zenginleştirdiler. Anadolu'daki kültürler mozaiği Osmanlı potasında eridi ve ortak bir Anadolu kültürü oluştu.
       Zeytinyağlı yemeklerin Osmanlı mutfağında daima çok özel bir yeri oldu. Zeytinyağıyla yapılan yemekler, Osmanlı döneminde şehirden köylere kadar yaygınlaştı. Osmanlı mutfağı, bugünkü yemek kültürümüzün de temelini oluşturdu.
       Türkiye'de zeytinyağı denince, hayali bir Samsun - İskenderun hattından söz edilir. Buna göre zeytinyağlı yemekler, en çok bu hattın batısında kalan bölgede yapılır. Zeytin ağaçlarının buralarda yetişmesi de, bunun bir göstergesidir. Bu durumun tek istisnası Gaziantep ve çevresidir.
       Ege kıyılarına baktığımızda ise, bölge insanının zeytinyağıyla birlikteliğinin sabah kahvaltısında başladığını görürüz. Sabahları sofraya bir çanak zeytinyağı getirilir, üzerine kekik ve kırmızı biber ekilir ve kızarmış ekmek banılarak yenir. Diğer bölgelerde ise zeytin, kahvaltı sofrasının değişmez yiyeceklerindendir.
       Zeytinyağlı yemekler, dünyada "soğuk başlangıç yemekleri" kategorisinde değerlendirilse de, bu sınıflandırmanın Türk mutfağı için tam doğru olduğu söylenemez. Çünkü zeytinyağlıları yemeğin başında ve az miktarda yemek, bizlerin yemek alışkanlıklarına uymaz. Türkiye'de zeytinyağlılar, ana yemekler arasında kabul edilir. Yüzyıllardır, sıcak yaz günlerinde hafif ve serin bir yemek yemek için zeytinyağlılar tercih edilir.
       Dediğimiz gibi, ülkemizde zeytinyağı en yoğun olarak Ege kıyılarında tüketilir. Dolayısıyla Ege insanının zeytinyağının kullanımı konusunda uzman olduğunu söylemek yanlış olmaz. İşte bu uzmanlık, bir kitaba konu oldu: "Ege Lezzetleri". Komili Zeytinyağı tarafından hazırlanan bu kitaptan bazı tarifleri sizin için seçtik.

       Yaz Salatası (salata terini)
       Mutfak: Yunanistan
       Malzeme:
       8-10 yaprak marul 4 adet domates 1 adet salatalık 1 adet kuru soğan 2 adet dolmalık yeşil biber 150 gr. beyaz peynir 24 adet etli siyah zeytin 2 çorba kaşığı maydanoz veya nane 2 çay kaşığı kekik veya reyhan 6 çorba kaşığı limon suyu 3 çorba kaşığı Komili sızma zeytinyağı Tuz, karabiber
       Yapılışı:
       Tek kişilik salata tabağını marulun göbek yaprağıyla örtün. Üzerine halka halka kesilmiş domates, salatalık ve soğan dilimlerini yerleştirin.
       Dolmalık biberi enlemesine halka halka kesip tohumlarını çıkarıp ilave edin. 2 fındık büyüklüğünde, küp şeklinde kesilmiş beyaz peynir ve siyah zeytinleri arasına yerleştirin. Zeytinyağının içine limon suynu, tuz, karabiber, ufalanmış kekik veya reyhan ilave edip çırpın. İrice doğranmış maydanoz ve reyhanı salatanın üzerine serpin.
       Sunuş: Hazırladığınız sosu üzerinde gezdirip ikram edin.
       Dil Balığı Salatası
       Mutfak: Ege mutfağı
       6 kişilik
       Malzeme:
       1 kg. dil balığı 1 su bardağı un Kızartma için 1 su bardağı Komili riviera zeytinyağı 1 çay bardağı sirke 5 - 6 adet tane karabiber 3 diş sarmısak 1 tatlı kaşığı kekik 1 kahve kaşığı tuz Sos için 1 kahve fincanı Komili sızma zeytinyağı 1 demet dereotu 1/2 kahve fincanı limon
       Yapılışı:
       Kılçıkları çıkarılmış, fileto kesilmiş dil balıklarını yıkayıp tuzlayın, bir süzgeçe koyun. Suyu süzülmüş dil balıklarını tek tek unlayıp, fazla unlarını silkeleyin. Bir tavada Komili riviera zeytinyağı'nı orta ateşte yakmadan kızdırın. Unlanmış dil balıklarını kızgın yağda altüst ederek kızartın. Kızaranların yağını süzerek bir kaba alıp soğutun. Kızarmış balıkları çukur bir kaba aktarın. Sirkeyi, tane biberleri, sarmısak dişlerini ve kekiği ekleyip karıştırın. Kabın üzerine bir kapak örterek buzdolabında en az 24 saat bekletin.
       Sunuş: Dinlenmiş balık etlerini bir servis kabına aktarın. Üzerine Komili sızma zeytinyağını, tuzu, limon suyunu, kıyılmış dereotunu gezdirip servis yapın.