Vitrin Olağanüstü bir toplantı

Olağanüstü bir toplantı

15.07.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Olağanüstü bir toplantı

Olağanüstü bir toplantı


Vitrin Cadısı


       Olağanüstü haller cadı kurultayı geçtiğimiz çarşamba toplandı, Viyana'da. Orada ben de vardım. Viyana, bu sıcak günlerden nasibini almamış, serinliğiyle yüreğime su serpti ama bizim yaşlı cadılar baydı; baymadı değil.
       Toplantıya sebep şu internet bağlantılı yeni bir anlayış yeni bir olay olan skim.com firmasıydı. Skim.com bilindiği gibi şu aralar dünyayı kasıp kavuran internet bağlantılı bir marka.
       Skim.com'un felsefesi bir sözcükle de bir cümleyle de açıklanabilir. Sözcükse Trainshopppig, trainspotting değil. Cümleyse şu: "herkes herkes gibidir birileri gibi yani hiç kimsedir." Skim.com üstünde bir takım numaralar ve devamı skim.com yazan aksesuarlar, tişörtler, pantolonlar falan satıyor. Onlardan birini aldığınız takdirde elinizde avucunuzda, yani ne aldıysanız onun üstündeki numara sizin access kodunuz yani giriş kodunuz. Yani hiç kimsesiniz, bir numaradan ibaretsiniz.
       Bizim bilge cadılar da bunu öğrenir öğrenmez de bu hiç kimse olmamak durumunu tartışmak üzere bir araya gelmişler. Türkiye'de, İstanbul'da bunun satıldığını ispatladığım için, ben de kurultaya davet edildim. Nerede mi satılıyor bu skim.com kıyafetleri? Bubble'da. Türkiye'nin biricik concept dükkanı, bir cadıyı bile şaşırtacak mallara sahip tek dükkanı.
       Kurultayda bilge, şaman yani çok tanrılı ve katolik cadılar her yeniliği sorguladıkları gibi bu skim.com kıyafetlerinin insan üzerindeki yarattıkları etkileri araştırmaya karar vermişler. Yüzlerinde korku, endişe ve genetik biliminin son keşiflerinin yarattığından daha üstün bir şaşırmışlık vardı. Orta Asya'nın en eski ve büyük cadısı beni Türkiye'den geldiğim için çok sever, bu konuyla ilgili ilk bulguları, deneyimleri araştırmak üzere görevlendirdi. Anna'yı da sever, ne de olsa Rus hani şu defile cadısı arkadışım size bahsetmiştim. Anna'yla bana kurultay başkanı birer bileklik verdi. Charles Jourdan imzalı bilekliğin üzerinde bir numara ve devamında skim.com yazıyordu. Bilekliklerimizi takıp Flex denilen Viyana'nın en anarişist tekno kulübüne gönderildik. Özel bir limuzinle götürüldüğümüz Tuna kıyısındaki bu tekno kulubünde yapmamız gereken -eğer mümkünse- bileklerimizi göstere göstere dans etmek sonra kulübün içindeki internet bağlantılı bilgisayarlara giriş kodlarımızı girerek başımıza gelenleri görmekti. Sonra da bunu kurultayın ikinci gün toplantısında anlatmaktı, yorum yapmaksızın. Çünkü bilge cadılar buna izin vermez. Dünya değişir onlar düşünür, onlar yorumlar biz henüz çok genciz!
       Anna'yla ben Flex'de bilekliklerimiz kolumuzda dans ettik durduk. Energy drinklerimiz ellerimizde, zıpladık, tepindik. Veliefendi'deki atları aratmadık. Sabaha karşı internetin başına geçtiğimizde giriş kodlarımıza girip baktığımızda bir sürü mesajımız vardı:
       "Merhaba seninle tanışmak isterim. Neredensin? Suriye'den mi ? Gönderen: 007 654 skim.com." Bunun gibi bir sürü mesaj. Belki bir tanesi en ilginci Anna'ya, "yarın manifestomuz var, gelmek ister misin, gelirken pasta al, bir defile var yarın ve senin mankenlere pasta fırtlatırken görmek öyle arzulamak istiyorum." Gönderen 000 küsür bir küsür ve skim.com.
       İsim yok. Ad yok. Hiçbir şey yok. Numaralarınız var ve üstünüzdekinin sizi götürdüğü sanki başka bir ada ve oranın yerlileri var.
       Kurultay toplandığında başımdan geçenleri anlattım ve bir susmak bilmedim, biraz yorum yaptım. Merak ediyorsanız aynen şöyle dedim:
       "sayın bilge cadılar, muhterem kurultay başkanım;
       Ben 022 685 skim.com. Büyük birader bizi izliyor. Aldous Huxley ve George Orwell'e o kadar çok şey borçluyuz ki bugün ne yazdılarsa oldu. Şimdi ben size sormak istiyorum onlar mı bilge, siz mi? Skim com'a gelince insanlar sıkılıyor, çok sıkılıyor. İzlenmenin böylesi ise çok keyifli. Bankamatikler, kredi kartları, cep telefonlarıyla kıyasladığımda hiçbir sakıncası yok, izlenmenin böylesi en masumu."
       Salondan büyük bir alkış koptu. Tüm genç cadılar ayaktaydı. Orta Asya bilge cadısı, öksürdü. Ona su getirdiler. Yine sessizlik oldu...