Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Liselere giriş sınavı TEOG-2’de tam 17 bin şampiyon çıkmıştı.
Dün akşam saatlerinde açıklanan rakamlara bakılırsa, bunlardan 16 bin 500’ü TEOG-1’de aynı başarıyı sergileyememiş.
Oysa birinci sınavın hem konuları daha az, hem de daha kolay deniliyordu!
MEB, umarız, ikinci sınavda ful çekenlerin birinci sınavlarını da tek tek inceliyordur!
İki sınav arasındaki bu çelişkinin, nasılı, niyesi, uzun yıllar tartışılır ama çok daha önemlisi, bir ay sonra kayıtlar başlayacak ve bu öğrencilerden hangileri, Robert, Galatasaray, İstanbul Lisesi gibi ilk tercihlerine girebilecek, hangileri açıkta kalacak?
Üst puanlarda yüzlercesi, biraz altındaki puanlarda ise binlercesinin hem sınav, hem de okul başarıları birbirine eşit olduğu için kurallar gereği, yaşı küçük olanlara avantaj doğuyor.
Peki, bu ne kadar adil?
İşte bu noktada, kendisi de çok değil 5-6 yıl önce bu süreçlerden geçen iddialı bir öğrenciden ilginç bir öneri geldi.
Tüm okullar için olmasa bile köklü bazı okullar için ciddiye alınmasında fazlasıyla yarar var.
Gelin isterseniz, önce, Mehmet’in “İçimi acıtıyor” dediği tabloya bir göz atalım.
‘İçimi acıtıyor!’
“İsmim Mehmet Safter. İstanbul Erkek Lisesi mezunuyum. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü 1. sınıfı bitirdim.
Malumunuz, TEOG sonuçlarının açıklanmasıyla sizin de yazınızda belirttiğiniz gibi kafalarda yerleştirmelerin nasıl olacağına dair haklı endişeler var.
Bahsettiğiniz gibi ömür boyu çalışmış didinmiş, birinci olmuş, 100 ortalamalı öğrencilerin istediği okula girememesi söz konusu.
Bu da benim içimi acıtıyor.
Ben kimsenin, özellikle de önlerine konan bütün sınavların hepsini, öğrenci tabiriyle fullemiş öğrencilerin, doğum tarihleri sebep gösterilerek, bu imkânlardan mahrum bırakılmasını kabullenemiyorum.
Bizim zamanımızda bu kadar birinci çıkmazdı.
İki SBS’ye girmiştik. Fulleyen sadece 3 birinci vardı.
En azından bu sene için köklü liseler, 17 bin birinciden, kendilerine gelmek isteyenlere yönelik, ayrıca sınav yapma şansı olabilir mi diye sorguluyorum.
Örneğin, 2 bin kişi Galatasaray’a girmek istiyor, doğum tarihine bakmaktansa, GSL’nin kendi yapacağı bir sınavla seçilseler, en azından bir adalet sağlanmış olmaz mı?
Bu sınav daha zekâ sınavında da olabilir, tamamen TEOG tarzı da olabilir.
Bu sınavın varlığı şunu garanti eder ki, en azından bir öğrenci ileride Galatasaray’a girmek istedim de sınavını kazanamadım der.
Bunun mümkünatını bilmiyorum, belki iş işten geçmiştir, belki siz de çok saçma bulursunuz. Ama ben sizin senelerdir bu camiadaki görüşlerinize değer verildiğini biliyorum.
MEB’e yazmak istemedim, duygu düşüncelerimi size anlatmayı daha uygun gördüm.
Kendi adıma bu liselerden birinden mezun olmuş biri olarak, bunu, üzerime bir sorumluluk bildim.
Benim ulaşabileceğimden çok daha fazla ve yetkili insana ulaşırsınız, belki de iş işten geçmeden bir şeyler yapılabilir.
Ne bir fulleyen kardeşim var, ne de komşum.
Sadece bu haksızlığa, bu kaos durumuna, vatandaş olarak dayanamıyorum ve bir şeyler yapmak istedim.
Liselerin hayatımıza üniversitelerden daha fazla etkisinin olduğuna inanıyorum ve umarım kimse için geç kalınmış değildir.
Hele 1 yanlış yapan bir öğrenciyi düşününce, içim daha çok acıyor.
Kim bilir kaç öğrenci en çok istediği liseye yerleşemeyecek...
Velilerin, ne sosyal medyada, ne başka bir yerde tepki gösterdiğini görmedim.
Çok cılız sesler var, çok üzücü.
Şikâyet edilmezse, seneye de aynı şeyin olmasından korkuyorum.
Umarım size sesimi duyurabilmiş oldum...”
Neden olmasın!
Başkalarını bilmem ama o 17 bin şampiyondan birisi ben olmak istemezdim.
Hadi diğerleri istedikleri okulu kazanamadıklarında en azından bir iki soru kaçırdım diye kendilerini teselli edebilirler.
Peki ya şampiyonlar?
Sisteme kızmanın, devlete küsmenin ötesinde ne yapabilirler!
Bu yüzden, Mehmet’in empati yaparak bulduğu çözüm kimileri için aykırı gibi görünse de daha bir rahatlatıcı olabilir.
En azından, bu yıl için ders alınarak, gelecek yıl aynı hatadan vazgeçilir ya da daha seçici bir sınav yapılır.
Bu arada iki sınav arasındaki farklılık da mutlaka araştırılmalıdır. Tersi olsa, bir anlamda su kaldırırdı ama bu durum kesinlikle araştırmaya değer!
Özetin özeti: YÖK, ÖSYM, MEB, sorgusuz sualsiz, çocuklarımızın geleceğine yön veren kurumlar. Peki, onlara kim çekidüzen verecek, hatalarını kim sorgulayacak, yanlış yaptıklarında kim dur diyecek?..