Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Pek çok konuda olduğu gibi, pek çok okulda veli memnuniyeti maalesef dibe vurmuş durumda.
Anaokulundan üniversiteye, en iyi diye bildiğimiz okulların velileri bile mutsuz.
Bu durum sadece bizde mi böyle?
Hayır!
Dünyanın hemen her yerinde, eğitim sisteminden ve eğitim kurumlarına karşı ciddi bir memnuniyetsizlik var.
Çünkü dünün eğitim kurumları ve eğitim sistemleri bugünün öğrencisine demode geliyor.
Teknolojinin daha ilkokuldan itibaren öğrencileri esir alması, öğretmen ve velilerin, teknolojiye bu kadar aşina olmaması, daha da önemlisi, öğrencilerin okulda öğrendiklerinden çok daha fazlasını dijital ortamda bulması, tüm dengeleri altüst etti.
Örneğin elinde kitap değil de akıllı telefon olan bir öğrenci, sadece öğretmenleri değil anne babaları da rahatsız ediyor.
İşte bu yüzden, bugünün koşulları göz önünde bulundurularak eğitimin yeniden şekillendirilmesi gerekiyor. Yoksa mutsuzluk daha da derinleşecek.
Şu sıralar çok sayıda veli, okulundan memnun olmadığı için yeni okul arayışı içinde.
Sanıyorlar ki bir başka okula gittiklerinde daha mutlu olacaklar.
Oysa değişen hiçbir şey olmayacak.
Çünkü mevcut okullarındaki sıkıntıların çok önemli bir bölümüyle gittikleri okullarda da karşılaşacaklar ve çocuklarının dijital bağımlılığında, okula ve derslere bakış açısında çok da büyük değişiklikler olmayacak.
Peki, öğretim kurumları, eğitime yön verenler ya da iktidarlar yani politikacılar, bu durumun farkındalar mı?
Evet demek o kadar zor ki!
Onların gündemi, veli ve öğrencilerin gündeminden o kadar farklı ki!..
Sınav, sınav... Nereye kadar?
Sınav Cumhuriyeti haline geldik.
Bugünümüzü de geleceğimizi de sınavlar belirliyor.
Sınavlarda başarısız olduğumuzda hayatımız altüst oluyor.
Peki, her sınavdan yüzünün akıyla çıkanları, parlak bir gelecek bekliyor mu?
Keşke öyle olsa!
Sınavların her şey olduğunu savunanlara göre, ki bunların en başında veliler geliyor, sınav şampiyonları, hayatın her aşamasında zirvede olmalılar. Ama araştırdığınızda, pek çoğu, daha zirveyi görmeden ara basamaklarda yok olup gidiyor.
Çünkü sınavların yorgunluğunu üzerlerinden atamadıkları için bir sonraki hayat maratonunda gerilerde kalıyorlar.
Sınavsız bir hayat elbette düşünülemez.
Sınavlarla yaşamaya alışmamız gerekir.
Başarının ölçüsünü başka nasıl belirleyeceksiniz ki!
Bütün bunlar doğru ama peki ya sonrası?..
Çocuk ve gençlerimizi ciddiye alıyorsak, eğitime çekidüzen verirken, sınavların etkisini mümkün olduğunca azaltmalıyız ama maalesef bu yönde iyileştirmeler göremiyoruz.
Göremediğimiz için de hem hayaller hem de kaynaklar yok olup gidiyor.
TED’in önceki yıllarda yaptığı bir araştırmaya göre, bir yılda, sınav sektörüne harcanan para 10 milyar dolar civarındaydı.
Dünkü gazete manşetlerine baktığımızda, Çanakkale Köprüsü’nün maliyeti de 10 milyar dolarmış.
Yani son 30 yılda sınavlar için harcadığımız para ile 30 tane Çanakkale Köprüsü yapar, yüzlerce üniversite kurabilirdik.
Peki, onları yapmayıp, sınavlara harcadık da ne oldu?
Eğitimde çağ mı atladık?
Halimiz ortada!..
Eğitimi ciddiye almak zorundayız. Hem de çok.
Yoksa üzülen sadece anne babalar ve öğrenciler olmaz...
Özetin özeti: Dünya değişiyor ve bu değişimi başta eğitim olmak üzere her alanda yakalamak zorundayız..