Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ankara Üniversitesi İnkılap Tarihi Enstitüsü, yakın tarihimize ışık tutma konusunda müthiş bir performansa sahip.

Prof. Dr. Temuçin Ertan ve arkadaşları, Haymana Belediyesi’nin iş birliğiyle bu yıl 6.’sı gerçekleşen Milli Mücadele Sempozyumlarında Türkiye Cumhuriyeti’nin nasıl kurulduğunu öyle çarpıcı belgelerle ortaya koyuyorlar ki Atatürk ve silah arkadaşlarının önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorsunuz.

Osmanlı İmparatorluğu’nun Viyana kapılarında başlayan geri çekilişi 12 Eylül 1921’de Haymana’da son buldu. Bu yüzden “Son Kale” olarak anılıyor. Mustafa Kemal’in, “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır” dediği topraklarda dün bir gezinti yaptık. 96 yıl öncesine gittik.

Haberin Devamı

Yunan kuvvetleri eğer Haymana’da durdurulmasaydı, Ankara’nın düşmesi işten bile değildi.

Mustafa Kemal’in yeniden savaş alanlarına döndüğü Büyük Taarruz’un “Son Kale”sinden inanılmaz anekdotlarla dönüyorum, ara ara bunları paylaşacağım.

En çok merak ettiğim konu Kurtuluş Savaşı’na dünya basınının nasıl baktığıydı. Çok ilginç tebliğler vardı. Bir öğrenci, Kurtuluş Savaşı mı, Sakarya Savaşı ve dolayısıyla Haymana Meydan Muharebesi mi daha önemliydi sorusunu yöneltti.

Cevap, ilginçti: Çanakkale Savaşı’nda müthiş bir destan yazdık ama sadece İstanbul’un işgalini 2 yıl öteledik. O dönemde, Osmanlı İmparatorluğu 9 cephede savaşıyordu, yenilseydik, o savaşlardan birini kaybetmiş olurduk ama eğer Haymana Meydan Savaşı’nı kaybetseydik, her şeyimizi kaybedecek, Türkiye Cumhuriyeti daha doğmadan yok olacaktı!

Dünya basını

Avustralya basınının Milli Mücadele’ye bakışı, neredeyse tümüyle Mustafa Kemal eksenli. Kendilerine Çanakkale’de büyük bir yenilgi yaşatsa da sanki içten içe onun kazanmasını istiyorlar, sürekli olarak kahramanlığından ve onurlu bir asker olduğundan söz ediyorlar.

İran basınının bakışı ise İstanbul ve Osmanlı eksenli. Mustafa Kemal yok gibi. Yugoslav basınının yaklaşımı ise Mustafa Kemal’in askerleri ve Yunan diplomasisinin aymazlığı üzerine kurgulanmış. En ilginci tabii ki Yunan basınının yaklaşımı!

Haberin Devamı

İktidar ve İngiliz yanlısı gazeteler olayları çarpıtarak orduya gaz verirken, komünist gazeteler en başından beri Yunan ordularının Anadolu’da ne işi var diye itiraz etmiş. İngilizlerin kuklası olduk diyenler de, hatta savaş sonrası, döktüğümüz kan ve bu ders bize yeter, artık bir daha savaş istemiyoruz manşetleri atanlar da var.

En ilginç ayrıntılardan biri ise Yunanlıların kaybettiği kesinleşince, dünya basınının savaşa olan ilgisinin azalması.

Peki, o dönemdeki haberler hangi kaynaklardan dünyaya yayılıyordu. O da araştırılmış. Haberlerin yüzde 14’ü Atina, yüzde 4.5’i İstanbul, yüzde 67’si Londra, yüzde 0.6’sı Paris, kalanı da diğer kentlerden akıyormuş!

Özetin özeti: Bu ülke nasıl kuruldu, çocuklarımıza önce bunu anlatmalıyız! Hem de hiç zaman kaybetmeden. Yoksa bizi biz yapan değerlerimizi unuturuz. TEOG ve benzeri sınavlara en çok da bunun için kızıyorum. Tek amaç, onlar oldu!