Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İnce hesaplar yaptık. Direkt Bodrum yerine, önce Bursa’da bir mola, ardından Çeşme’de ikinci bir mola ve sonra güle oynaya Bodrum’a gideriz diye düşündük. Meğerse tek uyanık biz değilmişiz. Sanki bütün İstanbul aynı şeyi düşünmüş.
Yollar yine ana baba günüydü...

İstanbul’da araba kullanmak işkenceye dönüştüğü için garajda çürümeye terk ettiğimiz arabamızla bir bayram keyfi yapalım diye yollara düştük.

İnce hesaplar yaptık.

Direkt Bodrum yerine, önce Bursa’da bir mola, ardından da Çeşme’de ikinci bir mola ve sonra güle oynaya Bodrum’a gideriz
diye düşündük.

Haberin Devamı

Bizim dâhiyane plan, daha
ilk üç saatte altüst oldu. Beşiktaş’tan karşı yakaya geçmemiz
üç saatimizi aldı.

Hemen bir plan değişikliği yapıp iftarımızı en hızlı şekilde, yolumuzun üzerinde bulunan kayınvalide de yapalım, millet, daha sofradan kalkmadan da tekrar yola koyulalım ki trafik sıkışıklığı, bir kez daha canımıza okumasın dedik.

Meğerse tek uyanık biz değilmişiz. Sanki bütün İstanbul aynı şeyi düşünmüş.

Yollar yine ana baba günüydü.

Osmangazi Köprüsü’ne gelmemiz yaklaşık 5 saat sürdü.

Eziyetin bini bir para...

Halimize, ağlayacak olduk ama Bursa-İstanbul güzergâhını görünce içinde bulunduğumuz duruma şükrettik.karşı şeritteki kuyruk, Bursa’dan gişelere kadar uzanıyordu! Osmangazi gişeleri, bir önceki seyahatimize göre biraz rahatlar gibi olmuş
ama yine eziyetin bini bir para.

Daha gişelere gelmeden, ışıklı levhalarda,
biz özeliz, devlet oto yolları gibi bedava değil, paralıyız uyarısında bulunup, paralarını hazır
edin sinyali verdiler.

Gişelere yaklaştıkça kuyruklar arttı. Çünkü OGS ve HGS gişeleri de tıpkı nakit ve kredi kart gişeleri gibi, tek tek açılıp kapanıyor ve çok zaman alıyor.

Oysa İstanbul’daki boğaz köprüleri gibi gişeleri kaldırıp kamera sistemine dönseler, geçişler, hem çok daha hızlı olacak hem de o kadar çok personele gerek kalmayacak...HGS ya da OGS’ye 100 lira yatırdığınızda, uzun süre gidiyor. Ama paralı oto yollarda anında bitiyor. Bu yüzden, otomatik
ödeme limitlerinizi yükseltmenizde yarar var,
bir de onun için eziyet çekebilirsiniz.

Haberin Devamı

Eziyet, demişken, bir yoldan geçiş için iki kez kuyruğa girilir ve iki kez ücret ödenir mi?

Eğer burası Türkiye ise bal gibi oluyor. Osmangazi Köprüsü’nü geçtiğinizde bir ödeme yapıyorsunuz, hiç sağa sola sapmadan aynı yoldan devam edip Bursa çıkışına geldiğinizde bir ödeme daha yapıyorsunuz ki bunun mantığını anlamak hiç de kolay değil!..

Eyvah eyvah

Tam da İzmit Körfezi’ni geçip Bursa’ya ulaştık derken, öyle bir araç kuyruğuyla karşılaştık ki böylesini hiç görmemiştim.

Sanki bütün İstanbul yollara dökülmüş ve onlarca kilometrelik bir konvoy oluşturmuştu.

Saat gece yarısını çoktan geçiyordu. Bursa’da mola verip sabah yola çıksak, daha beter bir trafik bizi bekliyor, üstelik bir de hava sıcaklığı, insanı canından bezdirir deyip yola devam kararı aldık.

Bu kararımız da, tıpkı iftar saatinde yola çıkma kararı gibi tam bir fiyasko oldu. Bursa çıkışında başlayan binlerce arabalık konvoy İstanbul trafiğini de aratacak cinstendi!

Haberin Devamı

Yollarda ne trafik polisi vardı ne de jandarma. Dura, kalka gidiyorduk. Şehirlerarası duble yollar tıkanır mı, tıkanmıştı işte.

Karacabey’e kadar böyle gittik. Neredeyse sahur vakti gelmişti. Oruç tutanlarımız da oruçtan vazgeçip seferi olmaya karar verdi. Çünkü yol bitmiyordu.tam da o anda, ümitlerimizi hepten yitirdiğimiz saatlerde, her kim karar verdiyse, kendisine şükran duyuyoruz, kamyonlar bir anda trafikten çekilip yan tarafa dizilmeye başladı...

Ve işte o andan itibaren Musa Peygamber’in okyanusları yarıp yaptığı yol gibi bizlere can simidi oldu.

Susurluk’a geldiğimizde artık trafik diye bir şey kalmamış, morallerimiz yerine gelmişti. Sonra Manisa, İzmir derken, Çeşme projemiz de suya düştü. Çünkü gün çoktan ağarmıştı ve bir an önce kendimizi Bodrum’a atalım istiyorduk!de yaptık...

Peki, daha önce niye yola çıkmadınız diyenler eminim ki olacaktır, haklılar. Ama çok yakın arkadaşlarımızdan, komşumuz, Canan’ın babası, TBMM Eski Başkanlarından Necmettin Karaduman’ın ikindi namazından sonra cenazesi vardı ve ona katılmak zorundaydık!..

Bodrum, Bodrum!..
Genç Bakış’larda da hiç uykusuz sabahladığımız, gergin gecelerimiz çok oldu. Ama böylesi tam
evlere şenlikti.
Bir kez daha Bodrum’a ya da uzak bir yola, kesinlikle arabayla gitmeme kararı aldık.
Bakalım ne kadar sürdüreceğiz?
Peki, dönüşümlü olarak sabaha kadar
direksiyon sallayarak zor bela geldiğimiz Bodrum,
bu eziyete değdi mi?
Daha pek bir şey anlayamadım.
Bir de Bertan arayıp “Abi yazıyı erken gönder” deyince, uyku da hayal oldu. Haklıydı, çünkü yol hikâyesini yazarım diye, kendim kaşınmıştım...
Geçenlerde, bir kongre için geldiğimde de yazmıştım, Bodrum sanki sahipsiz bir kent.
Yol ortası yeşil alanlar sanki çölü andırıyor.
Birçok yerde, sanki dalga geçer gibi, bir de “Çevre düzenlemesi Karayolları tarafından yapılmıştır” diye tabelalar var.
Sanki birileri kasten koymuş gibi.
Hadi onlar yapmıyor Muğla ve Bodrum
Belediye Başkanları nerede?
Billboardlar devasa fotoğraflar koymakla olmuyor, ne olur biraz da hizmet etseler!.. Uykum, çoktan kaçtı. Yazı İşleri Müdürümüz Bertan’dan sonra editörümüz Aysel aradı, o da “Rota sayfası için yazınızı bekliyoruz” dedi.
Güya onlar bayram seyran demeden çalışacak biz de keyif yapacaktık. Görünen o ki, yine en iyisi, Doğan Abi’den öğrendiğimiz gibi, İstanbul’da kalıp kaderine razı olmakmış...
Karşıda pırıl pırıl bir deniz görünüyor ama sanki ne tatil havası var ne de bayram. Belki bugün, çok daha farklı olur...
Özetin özeti: Eziyetsiz bir hayat, kuvvetle muhtemeldir ki bize çok yavan gelir!..

Kamyonsuz trafik, oh be ne rahatmış