Kültür turizmi

Turizm deyince akla ilk gelen deniz, kum, güneş.

O da bizde fazlasıyla var.

Ama her yerde her zaman değil.

İşte bu yüzden, turizmi, üç beş aya sığdırmak yerine, tüm yıla yaymak gerekiyor.

Başka türlü önce 60 milyon sonra da 100 milyon hedefini tutturmamız mümkün değil.

Peki, bu yönde bir çalışma var mı?

Evet demek çok zor!

Bir ülkeye ya da bir kente gittiğinizde, hep bilindik yerlere gidilir. Müzeler, tarihi ören yerleri, kent merkezleri, alışveriş merkezleri ve benzeri yerler, ilk akla gelenler.

Ama çok farklı noktalar da var. İşte size onlardan ilginç örnekler.

Harvard Üniversitesi

Başta Harvard olmak üzere, Amerikan üniversiteleri, her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turiste ev sahipliği yapıyor.

Hediyelik ürünler ise üniversitelerin ve çevre esnafın en büyük gelir kaynağı.

Harvard Üniversitesi’nde, üniversiteye adını veren Harvard’ın ayağına dokunmak ya da çocuğunun göbek bağını üniversitenin bir yerine gömmek için binlerce kilometre öteden gelen çok kişiye rastladım.

Öyle bir inanç var ki eğer bunlar yapılırsa, eninde sonunda yolları oraya, tekrar bir şekilde düşermiş!

Üniversitede kütüphane, senato odası gibi belli noktalar hariç her yer ziyaretçilere açık. Harvard öyle de, 10, 15 kilometre ötedeki MIT farklı mı, orası da turist kaynıyordu.

Darısı bizim üniversitelerimizin başına. Önce kalın duvarları, devasa kapıları ve kapıdaki üniformalı güvenlikleri kaldırsınlar, sonrası kendiliğinden gelecektir.

Milletin üniversitesine millet giremiyor ki, turistler girebilsin!..

Ağaç Müzesi

Yine çok enteresan ziyaret yerlerinden biri de KKTC’deki zeytin ağaçları açık hava müzesiydi.

Her biri binlerce yıllıkmış.

Ve her birinin farklı hikâyesi vardı. Orada sadece zeytin ağaçları, zeytin ve zeytinyağının hikâyesini değil, o, topraklarda farklı dönemlerde hüküm süren medeniyetlerin başından geçenleri öğreniyor ve o dönemlere yolculuk ediyorsunuz.

Tabii o arada diğer ağaçları da sorgulamaya başlıyor ve inanılmaz bir birikim sağlıyorsunuz...

Çok özel mekânlar

Gezilerde çok özel alanları görme fırsatı yakalayabiliyorsunuz.

Örneğin peygamberlerin yaşadığı mekânları, devletlerin kurulduğu alanları, isyanların ya da devrimlerin gerçekleştiği alanları görme şansına sahip olabiliyorsunuz.

Philadelphia’da, Amerika Birleşik Devletleri işte burada kuruldu, Kristof Kolomb Amerika’ya işte ilk burada ayak bastı tabyaları gibi Lozan’da Lozan Konferansı’nın, Sivas’ta da Sivas Kongresi’nin yapıldığı alanlarda bulunmak büyük bir heyecandı.

Hazreti Muhammed’in, Hazreti İsa’nın ve Hazreti Musa’nın yaşadığı kutsal alanlarda hissedilenler de çok özeldi...

Anlayacağınız turizmi dar kalıplar içerisine sıkıştırmamak gerekir...