Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dünyanın en zengin su kaynaklarına sahibiz ama temiz suyumuz kalmadı gibi.
Akarsularımız adeta zehir akıyor. Yer altı sularımız tehlike altında.
Son yıllarda büyüme rekorları kıran sektörlerin başında ise ne kadar temiz oldukları sürekli tartışılan damacana suları geliyor!
Peki, bu noktaya nasıl geldik?
Bunu ne siz sorun ne de ben anlatayım. Çünkü şu saatten sonra can sıkıntısının ötesinde bir işe yaramaz. Zaten olan olmuş, önemli olan bundan sonrası!

Su Günü

22 Mart, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda alınan karar gereğince 1993 yılından bu yana Dünya Su Günü olarak kutlanıyor. Peki dün kaçımız bunun farkındaydık!..
Dünyadaki toplam 1.4 milyar kilometreküp olan su miktarının yüzde 2.5’i nehir ve göllerde tatlı su olarak bulunuyor. Tatlı suyun yüzde 90’lık bölümü ise kutuplarda ve yer altında.
Ülkemize gelince, 18 milyar metreküpü yer altı, 94 milyar metreküp yüzey suları olmak üzere yılda 112 milyar metreküp tüketilebilir su potansiyeli var ve bunun 54 milyar metreküpü kullanılıyor!
Kullanılan suyun 40 milyar metreküpü DSİ sulamalarında, 7 milyar metreküpü sanayi ve 7 milyar metreküpü de içme suyu olarak kullanılmakta.

Haberin Devamı

Kaynaklar tükeniyor!

Uluslararası standartlara göre yıllık kişi başına düşen su miktarı 1.000 metreküp ile 2.000 metreküp arasında olan ülkeler su sıkıntısıyla karşı karşıya olan ülkeler olarak tanımlanıyor.
2030 yılına kadar ülke nüfusumuzun 100 milyona varacağı tahmin edilmekte ve kişi başına kullanılabilir su miktarımızın 1.120 metreküpe düşeceği için suyu kıt ülkeler sınıfında yer almamız kaçınılmaz gözüküyor. Yaratacağı sonuçlar ise korkunç:
- Su, insan yaşamı için oksijenden sonra gelen en önemli öğedir ve yerinin bir başka maddeyle doldurulması mümkün değildir. Su gıda güvenliğinin ve gıda güvencesinin olmazsa olmaz koşullarından en önemlisidir. Yeterli ve güvenli suyun olmadığı koşullarda tarımsal üretimin yeterliliğinden, gıda güvencesi ve gıda güvenliğinden söz edilemez.
- Yılda 20-25 milyon insan iklim değişikliklerinin etkisi nedeniyle göç ediyor.
- Dünyada ve ülkemizde özellikle içilebilir su kaynakları hızla kirletilmekte, ticarileştiril- mekte ve tüketilmektedir. Temiz su kaynaklarına ulaşmak giderek zorlaşmaktadır.
- Başta iklim değişikliği ve kuraklık olmak üzere çarpık kentleşme, aşırı nüfus artışı, sera gazlarındaki artış, tarımda bilinçsiz su kullanımı ve kontrolsüz/kuralsız sanayileşme dünyayı giderek daha “susuz” hale getirmektedir.
- Su kaynaklarımız enerji, tarımsal kullanım ve erozyon nedeniyle azaldığından tedbir alınmazsa, 50 yıl içinde ülkemizin önemli bir bölümü çölleşecek...

Haberin Devamı

Çölleşebiliriz!

Tarımsal Kalkınma Vakfı Genel Başkanı Mehmet Taşan ve İzmir Gıda Mühendisleri Derneği Odası Başkanı Uğur Toprak, gelinen vahim noktayla ilgili olarak sadece tespitlerde bulunmadı, öneriler de getirdi. İşte onlardan bazıları:
- Sulu tarımda aşırı su kullanımına yol açan sulama yöntemleri yerine, sulamada % 60 tasarruf sağlayan basınçlı sulama (yağmurlama ve damla sulama) yöntemlerine geçilmeli ve bu amaçla verilen destekler artırılmalıdır.
- Sulamaya açılan arazilerde ve yeni açılacak alanlarda etkin sulama sistemleri kurulmalı, Yüzey ve yer altı suları en uygun şekilde depolanmalı, toprak ve su kaynaklarının israfı önlenmeli ve üreticiler ile kamuoyunun bu konulardaki farkındalığı artırılmalı, tarım arazilerinin amaç dışı kullanımına izin verilmemeli, erozyonun ve çoraklaşmanın önüne geçecek önlemler alınmalı ve sulama yatırımları hızla tamamlanmalıdır.
- Kuraklığa dayanıklı kültür bitkilerine verilen ürün bazlı desteklerin artırılması ve su ihtiyacı az kültür bitkileri teşvik edilmelidir.
- Yer altı su kuyularının kullanımı kontrol altına alınmalıdır.
- Temiz ve erişilebilir suya ulaşmak bir insanlık hakkıdır.
Özetin özeti: Susuz bir hayat çölde yaşamaya benzer! Bir sonraki adımı düşünmek bile istemiyorsak, suyumuza sahip çıkalım...