Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK), YÖK ve ÖSYM’ye adeta ince ayar çekti. Asli görevlerini hatırlattı.
KDK, ÖSYM’nin YGS 09.45 mağdurlarına yönelik sınava almama kararını gayri hukuki ve abartılı buldu. Yeni bir sınav hakkı verilmesini tavsiye etti.
Top şimdi YÖK ve ÖSYM’de, umarız daha önce olduğu gibi, karar alma yetkisinin kendilerinde olmadığını belirterek zaman kaybetmezler. Çünkü önümüzde LYS var.
Yaşanan mağduriyetin sıkı bir takipçisi olarak, muhtemelen sınav hakkı verilmesi noktasına getiren Başkan Şeref Malkoç ve kurul üyelerini özellikle tebrik ediyoruz. Çünkü hak, hukuk, adalet ve elindeki yetkiyi, ihlal eden, abartılı kullanan, dayatan kurumlar kadar, onlara dur diyenlerin de var olduğunu hatırlattıkları için...
Mağdur Cumhuriyeti
Bir önceki yazımda, geleceğe ne kadar hazırız derken, ortadan kalkan mesleklerden birinin de banka şubeleri olacağını yazmış ve maaşla orantısız bir şekilde verilen kredi kartı limitlerinin pek çok kişinin hayatını zora soktuğuna dikkat çekmiştim.
Çok farklı tepkiler geldi.
En çarpıcı olanlardan biri de vatandaşla banka yönetimi arasında kalan çalışanların gönderdiğiydi.
Gelin önce ona bir göz atalım, sonra da bu konuyu enine boyuna irdeleyelim. Çünkü hani şu, hiç dikkate alınmayan, çok ama çok önemli konulardan biri de bu...
‘Sorumlu biz değiliz’
“Yazılarınızı beğenerek okuyorum ancak bugünkü yazınızda bankacılarla ilgili cümlenize bankacı olarak katılmıyorum. Öncelikle bizim yaşadığımız baskının, ruhsal bozukluğu hakkında en ufak fikriniz olamaz.
Emin olun, 10 sene içinde, onlarca bankacı intihar edecek veya en az 300 bin kişilik ruhu hasta ve sorunlu bankacı güruhu ortaya çıkacak.
Biz kimseye zorla kart satmıyoruz.
Kart alıp, harcamalarını çok düzenli bir şekilde ödeyen müşterilerin sayısı ödemeyenlerden binlerce kat fazla. Ödeyen nasıl ödüyor o zaman?
Bir örnek vereyim:
Marketlerde şeker satılıyor.
Şeker de zararlı değil mi?
E, o zaman, neden alıyorsunuz?
Madem öyle, almayın o zaman!
Bu mantığı göre, o marketler de insanların hayatını mahvediyor düşüncesizce... Bizim yaptığımız işin modeli bu.
Biz insanların ayağına gidip teklif ediyoruz, zorla bir şey vermiyoruz.
Ayrıca eminim ki öncelikle devlet sektöründe, başta bazı memurlar olmak üzere, dünyadan haberi olmayan, nasıl olsa kovulma ve maaş alamama derdi olmadığını bilip yüzde 30 kapasiteyle çalışan modern görünümlü hırsızların maaşı da vergilerle ödeniyor.
Nedense herkes bankacıları düşman bellemiş!
Ve bir tavsiye sizlere, eğer evladınız varsa, asla bankacı yapmayın!..”
Kabahatli kim?
Bankacıları asla suçlamadık. Aklımızdan da geçmez.
Birkaç kişi işini doğru yapmıyor diye tüm sektörü suçlamak yanlışların en büyüğü olur.
Tıpkı birkaç öğretmene bakıp, öğretmenleri yerine dibine sokanlar gibi!
Ama ortada çarpık bir tablo olduğu da kesin!
Ne eğitimin genelinden bir memnuniyet var ne de kredi kartları sisteminden.
Pek çok ülkede kart kullanıcılarına gelirinin üzerinde limit tanınmaz ve birden fazla kart verilmezken, biz, tam bir kredi kartı cennetiyiz!
Almayın demek işin en kolayı. Biri de çıkar vermeyin diyebilir!
Ki, doğru olan da kontrollü verilmesi!..
Bir Genç Bakış’ta GDO’lu ürünleri tartışmıştık.
Gelinen son nokta, aç ve ızdırap içinde ölmektense, tok ve mutlu hayata veda etmeyi tercih ederim yönünde olmuştu... Kart kullanıcılarından bir bölümü de sanki bu ruh hali içerisinde!
Görünen o ki bu noktada ne kart kullanıcılarının ne de bankacıların bir suçu var.
Biri veriyor, diğeri de kolaylık olsun diye ya da mecburiyetten alıyor.
Asıl sorun, piyasaları düzenleme yetkisi olan ve asıl işi vatandaşını her türlü olumsuzluklardan koruması gereken devletin, görevini ne kadar yerine getirdiğinde!
Bu konuda daha duyarlı olunması gerektiği kesin ama işte bunu kim yapacak?
Özetin özeti: Kanun yapıcı ve uygulayıcıların birinci önceliği, önce insan olmalıdır!.