Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İki milyondan fazla genç için dün çok zor bir gündü.

Sabahın erken saatlerinden itibaren sınav sonuçlarının açıklanmasını beklediler.

Akşama kadar da kıvranıp durdular.

ÖSYM sanki sınav merkezi değil, eziyet merkezi.

Şu saatte açıklıyorum dese, adaylar sürekli, ÖSYM’nin internet sitesini aramaz, onlar da, sisteme aşırı yüklenme olmadığı için, daha rahat yükleme yapar ve sonuçları daha erken açıklayabilirlerdi.

Saat verirsek, hepsi o anda yüklenir ve sistem kilitlenir diyorlar.

Onun da çaresi var!

Belli numarayla başlayanlar şu saatte, diğerleri de bu saatte diye, kademeli bir açıklama yapılabilirdi.

Haberin Devamı

Yeter ki çözüm aransın. Ama onlar çözüm yerine, kendi kuralları neyse onu dayatmaya çalışıyorlar.

Görünen o ki test sistemi sadece öğrencilerin yaratıcılığını köreltmemiş! ÖSYM de bundan fazlasıyla payını almış!..

Sonuçlar açıklanıncaya kadar sadece adaylar değil, yakınları da çok zor saatler yaşadı.

Hepsi birlikte, geçmişin ve geleceğin muhasebesini yaptı, değer miydi bunca mücadeleye diyen çok oldu.

İşte onlardan sadece birinin dünkü ruh hali:

‘Hayallerim ve ben’

“Bugün, YGS açıklanacak bildiğiniz gibi. Sizinle iletişime geçmekteki amacım, biraz içimi dökebilmek ve rahatlamak.

Ağlarken kendimi yalnız hissetmemek...

Abbas Bey, üç sene üst üste sınava girdim.

Çocukluktan beri tek hayalim doktor olmak ve insanlara yardım etmekti. Yani idealist bir insanım.

Doktor olduktan sonra alacağım para hiç mi hiç umurumda olmadı.

Karın tokluğuna bile yapardım, o beyaz önlüğü giyip, boynumda stetoskopla dolaşmak en çok istediğim şeydi.

Sadece o önlüğü giymek ve insanlara yardım etmek...

Tek dileğim buydu.

Kardiyolog olmayı çok istiyordum özellikle ya da pediatri uzmanı.

Ama bu ülke, bu sınav sistemi, bu yozlaşan eğitim-öğretim sistemi ya da kobay faresi yerine konulmak, sınava su şişesi bile sokamamak ya da sınav sırasında affedersiniz sıkışsak tuvalete gidememek, sınav anında entegre kameralarla gözetlenmek, verilen o dandik silgi ve kalemler...

‘Emeğiniz emanetimizdir’ diyor ÖSYM, ama hiç inandırıcı değil.

Haberin Devamı

İzmir Fen Lisesi’ndeki bir arkadaşım da aynı sınava giriyor, Cizre’deki herhangi bir lisedeki arkadaşım da.

Bu mu emeğe sahip çıkmak, bu adaletli sistem?

Nasıl olur da bir bacağı olmayan ampute bir atletle Usain Bolt aynı yarışa girebilir?

Evet, istisnalar mevcut olabilir ama kaide bozulmuyor maalesef...”

‘Yapayalnız kaldım’

“15 sene boyunca doktor olmak için çalıştım ve YGS-LYS yüzünden etrafımda bir tane arkadaşım kalmadı.

Herkes iyi kötü bir üniversite kazanırken, ben evde ders çalışmak ve dershaneye gitmek, özel ders almakla yükümlüydüm. Kız arkadaşım beni, sınav stresinin bende oluşturduğu negatif etki ve aşırı öfke, aşırı gerginlik, aşırı asabiyet yüzünden terk etti.

YGS-LYS denen şey hayatıma girmeden önce herkesin sevdiği, saydığı, hayran olduğu, zeki bulduğu ve değer verdiği bir insandım ama şu an insanların gözünde bir geri zekâlıyım ve gün geçtikçe dibe çekiliyorum.

Kurduğum bütün hayaller, kafamda çizdiğim resimler, ders çalışarak sabahladığım günler...

Hepsi boşa gitti.

Genç bir insanım Abbas Bey ama kendimi o kadar bitkin, o kadar yorgun hissediyorum ki sanki 80 yaşındayım...

Haberin Devamı

Ne ailemin psikolojisi ne de benim psikolojim artık bu stresi kaldıracak kadar güçlü değil.

Babam zaten bu devletin anlayışsızlığı ve dayatmacı kuralları yüzünden yıllardır bizden uzak şehirlerde çalışıyor.

Annem ise zaten çalışıp didinmekten paramparça hale gelmiş durumda.

15 senemi verdim ben. Bu sene bir mucize gerçekleşse ve ben bir tıp fakültesini kazansam bile, 6 sene fakülteye, dört beş sene uzmanlığıma, iki sene zorunlu göreve, bir sene askerliğe vereceğim.

O da en iyi ihtimal dahilinde.

Yani okulu ve uzmanlığı uzatmazsam, ilk seneden TUS’u kazanır ve zorunlu görevimde hemen kadrom açılırsa.

Peki, tüm bunlardan sonra ben kaç yaşında aile kuracağım?

Kaç yaşında evlenecek kaç yaşında baba olacağım?

Daha ne kadar bedel ödemem gerekiyor, hayallerimi gerçekleştirmek için?

Çok yoruldum, yalnızım ve bittim tükendim.

Halime şükretmekten başka bir şey yapamıyorum ama Tanrı şu ÖSYM’ye insaf versin...”

Özetin özeti: Gençlerimizi bu noktaya getirmeye kimsenin ama hiç kimsenin hakkı yok!..