Ali Tufan Koç

Ali Tufan Koç

alitufankoc@gmail.com

Tüm Yazıları

Efes Pilsen One Love Festival’de yaşanan alkol satış yasağına karşı özgürlük temalı sloganlar el birliğiyle sosyal alemin ‘trending topic’i oldu. Peki, sonuç?

Slogan başına koy o meşhur sembol işareti, yay takipçilere, paylaş eşle dostla, saldır tüm gücünle, yükselt ‘trending topic’ mertebesine. Bir kitle başarısı mı? Kesinlikle. Peki, sonuç? Yalnız olmadığını fark ediyor, seviniyorsun. Çorbaya kattığın tuzu görüyor, gururlanıyorsun. Gerekeni yaptığını düşünüyor, içini rahatlatıyorsun. Ta ki etkisi/tepkisi bir başka sosyal fırtına (muhtemelen, Aziz Başkan başlıklı, GS/FB çekişmesi temalı) sayesinde sönünceye dek...
Herhangi bir alanda özgürlük kısıtlayıcı başka bir karar çıkınca sar geriye, dön başa. Oysa #ozgurlugunesahipcik, o taraf/bu taraf demeden sadece birasını içip müziğini dinlemek isteyenin değil, kürtaj yanlısının, hemcins sevdalısının, başörtüsü davalısının da sloganı olmalı. Belki o zaman atılan tüm bu özgürlük çığlıkları bölünmeden, eksilmeden, günden günde artarak ve katlanarak büyür, ilgili mecralara sesini duyurur.

Haberin Devamı

EFES ONE LOVE VE BiRA KRiZiNiN HATIRLATTIKLARI

* Karşılıklı parmak sallamaların göz çıkarmak, kör etmek, gerçeği görememekten başka bir işe yaramadığını...

* “N’ooldu apolitik cicişler size böyle? Biralarınız elinizden alınınca ‘Özgürlük, özgürlük!’ diye tutuştunuz bakıyorum” diyen zihniyetin özgürlük savunucusu değil, dev birer ego savaşçısı olduğunu...

* Bira üzerinden yasaklamalar, sınırlamalar getirmekle yine bira üzerinden atılan özgürlük feryatlarının, ‘Biranı kap gel’ türevinde ayaklanmaların aynı şiddetle gerginlikten başka bir işe yaramadığını, çözümün yanına bile yaklaşamadığını...

* “Biletlerini iade edenleri kınayalım” diyenlerin nasıl birer özgürlük savunucusu olabildiklerini... (Yaşanan aksaklıklardan dolayı festivalden memnun kalmamış, parasını geri alıyor. Bu da bir seçim, bir özgürlük değil midir?)

Aynı saatlerde Bodrum’da
İstanbul’da bira krizinin Bodrum sahillerine yansıması yine o benzer ‘Yakında buralara da gelirler’ tonunda, Çeşme/Bodrum hattı benzer itiş kakışlardan uzakta, dertten tasadan ırakta. Şimdilik herkes bronz, her şey Mojito. Ramazan öncesi en hıncahınç hafta sonunı geçirmiş oldu. Sahillerde Ramazan tarifesi hazır: “Abi, ilk hafta bizim işler ciddi düşer. Kimse gelmez, çekinir millet. Bir hafta sonra dökülmeye başlarlar. Sonra bir bakmışsın normal zamandan daha kalabalık.”

Haberin Devamı

BODRUM GECELERiNDEN NE ÖĞRENDiM?

RIxos’taki Ada Gazinosu eğlencesinden: Bir insanın 40 yıl geçse de aynı şarkıyı aynı hisle söyleyebileceğini (Sahne 1: Berkant, ‘Samanyolu’nu söylüyor. Gözleri kapalı, gömleği kolalı), sahneye sanatçı çağırmanın da bir adabı, iltifatın da bir ölçüsü olması gerektiğini (Sahne 2: Çiğdem Tunç, “Kadın dediğin öyle zayıf olmamalı, hafif etine dolgun olmalı” diye diye seyirciyi hazırladıktan sona “Ve Tanrı kadını yarattı” anonsuyla sahneye Tanyeli’yi çağırıyor. Pardon? Hangi tanrı, hangi kadın?) Selami Şahin’in çoktan her jenerasyonun adamı kalıbına girdiğini (Sahne 3: Şahin sahnede, 20’sinden 70’ine her yaştan kadın Şahin’in karşısında)...

Yalıkavak Xuma Beach’teki BacardI partisinden: İyi bir partinin başından değil sonundan belli olduğunu, gecenin DJ’i tescilli güzel Brezilyalı Christina’nın müziğinin de bir an evvel tescillenmesi gerektiğini, DJ kabinine fıstık bir hatun koyduğunuzda erkek milletinin müziği duymadan kontrolsüzce vücudunu ayrı gövdesini ayrı oynattığını (Hayır, dans etmiyorlar, oynatıyorlar), erkeklerin dansçı olmadıkça dans figürleri konusunda yerinde salınmadan öteye gitmelerinin ürkütücü olabileceğini (Ben çoktan vazgeçtim beyler, sizi de beklerim) ve mojito’larla gelen ferah sarhoşluğun verdiği hafifliği...