Aslı Perker

Aslı Perker

asli.perker@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Masallar korkutucudur. Neden mi? Kuralsızdırlar da ondan. En kötü insanlar, hayvanlar oradadır, en fena deneyimler o dünyalarda yaşanır. Üstelik mutlu son da her zaman garanti değildir. Zira masalların sonunda muhakkak ahlaki bir ders olacak gibi bir kural yoktur. Masalın tanımı böyle.
Ahlaki kural zorunluluğu kaldırıldığı için iyi karakter kötü karaktere, zamanında zulüm gören zulüm yapana dönüşebilir. Öyle görünüyor ki bu manada hayat da masallardan çok farklı değil aslında. Bitmek bilmeyen bir devridaim insanları aynı kısır döngü içinde yaşamaya mahkûm ediyor. Mutlu sonlar fevkalade kısa süreli.
Bizim ülkemizde devlet büyükleri de bu hikâyelerdeki kahramanlar misali bir tek kendi dönemlerindeki mutlu sonla ilgileniyorlar. Sonrası bir başka masal. Zamanında baskılanmış her mevzunun gün gelip hortlamasından belli. Her devirde üzerinde titizlikle çalışılıp, referandumlar, oybirlikleri, genel kanaatlerle çözülmek yerine oldubittiye getirilen her yasak aradan yirmi yıl da elli yıl da geçse dönüp dolaşıp yeniden gündeme oturuyor.

Yasaklara ne oldu?
Ne oldu bir dönem yasaklanan kitaplar? Bugün okunmuyor mu, okutulmuyor mu? Ne oldu yasaklanan diller? Bugün konuşulmuyor mu? Ne oldu kapatılan tekke, zaviye ve türbeler? Tarikatlar yasaklı olmalarına rağmen varlıklarını sürdürmüyorlar mı? Tarikat isim değiştirdi, hizmet oldu, Türk tasavvuf müziğini koruma ve yayma cemiyeti oldu, müritleri dergâhlarda buluşmuyorlar mı? Ünlülerin gittikleri modern versiyonları bile yok mu?
Bu ülkede Amerika da örnek alınarak 1920 ile 1924 arasında, dört yıl boyunca yürürlükte kalan kanunla sarhoşluk veren tüm içkiler yasaklanmıştı. Sonrasında rakı bu ülkenin mili içeceği olmadı mı?
Partiler kapatıldı, başka isimlerle geri geldiler. Siyasetçiler hapse atıldı, yüzde 49 oyla başa geçtiler. O kadar çok örnek var ki saymakla bitmez.

Dirhemle verilen...
Öyle gün olur devran döneri görmek için yüzyıllar geçmesi de gerekmiyor. Gencecik hayatlar tabuların yıkıldığına, devrin değiştiğine şahit oldu. Ama bakıyorum da şu anki hükümet kendisinin yaptığı değişimleri bangır bangır gururla duyurur, bir devrin kapandığını ilan ederken kendi yaptıkları hataların, koydukları yasakların, baskıların da bir gün gelip birer birer ortadan kalkacaklarının, başlarına dert açacaklarının farkında değil.
Sırf Gezi protestosuna katıldı diye yurtlara alınmayan öğrenciler bir gün gelecek o yurtları yönetenler olacak, 22:00'den sonra satışı yasak olan alkol elbet bir gün gelecek, gene günün her saatinde satılacak. Her akıllarına estiğinde Taksim'i çevik kuvvetin ablukasına bırakıp halka giriş yasağı koyanlar ileride tıpkı bugün geçmiş baskıcı hükümetler gibi nahoş bir şekilde anılacak. Şeffaf olmayan tutuklamaların hepsi gün gelecek kınanacak ve yapanlardan yaşıyorlarsa hesap sorulacak. Başa gelenlerin hiçbiri özeleştiri yapamadığı ve kendini bu milletin başına gelmiş en iyi şey sandığı için masalların sonu gelmeyecek.
Ve bu bahsi geçen özgürlük hayali, dirhemle verirken okkayla alma hesabı bir kenara bırakılmadıkça asla gerçekleşmeyecek.