Aslı Perker

Aslı Perker

asli.perker@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

3000 vuruş. Şimdi okuyacağınız bu yazı yaklaşık 3000 vuruş olacak. Biz kendi aramızda gazetelerdeki makalelerden bahsederken böyle bir hesap kullanıyoruz. Misal, şu dergiye yazı yazar mısın diyorlar, kaç vuruş olacak diye soruyorum. Elimizin altındaki klavyenin tuşlarına kaç kere vurduğumuzun hesabı. 3000 harf de diyebilirmişiz ama vuruşu tercih etmişiz. Herhalde kelimeler arasında bırakılan boşlukları da hesaba katabilmek için.
Ele alınan bir mevzunun enine boyuna irdelenmesi, yazılması, her açıdan incelenmesi bakımından o kadar kısıtlı bir alan ki. Okuyuculardan email geliyor, iyi demişsiniz, güzel demişsiniz ama keşke bir de şu açıdan ele alsaydınız diye. Ah benim cananım, diyorum ben de o zaman, 3000’e ancak bu kadarı sığıyor. Bir sonraki güne mevzuyu aksettireyim desen çoktan gündem değişmiş oluyor. Hem insanlar çoktan yazarı yargılamış; sonrasında kaleme alınacak her şey bir cevap, bir mazeret, karşıdaki tarafından gereksiz addedilebilecek bir çaba.

Dünyanın en kısa hikâyesi: 6 kelime
Kelimelerden tasarruf ederek derdini anlatmak mümkün değil mi peki? Bunu yapabilen var mı? Köşe yazarları genel itibariyle siyasi olayları, hayat ile alakalı konuları işlediğinden bunun çok fazla örneği olduğunu söyleyemem ama hikâyecilikte durum farklı olabiliyor.
Belki biliyorsunuz, Amerikalı yazar Ernest Hemingway dünyanın en kısa ve en güzel hikâyesini yazmış olmasıyla ünlüdür. Anlatılana göre bir arkadaşı Hemingway’e altı kelimelik (Türkçede dört) bir hikâye yazması konusunda meydan okumuş, o da şunu yazmış: “Satılık: Bebek ayakkabısı, kullanılmamış.” Bu kadar az kelimeyle bu kadar çok duygu. Gerisi okurun hayal gücüne kalmış.
Ancak, Hemingway’e olan tüm bağlılığıma, koşulsuz hayranlığıma, onu bir yazar olarak hayatımda her zaman sarsılmaz bir yere koymama rağmen birtakım araştırma sonucunda edindiğim, bu kelimelerin tamamıyla kendisine ait olmadığı bilgisini bazı okurlarının hayallerini yıkmak pahasına paylaşmak zorundayım.

41’dense 3000 yeğdir
1910’lu yıllarda Amerika’da yayımlanan Editör adlı derginin 1917’de basılan sayılarından birinde, bir makalenin yazarı potansiyel bir hikâyeye şöyle başlık önermiş: “Küçük ayakkabılar, kullanılmamış.” Bu kalıp daha sonra birkaç kez daha başka dergilerde de kullanılmış. 1921 yılında ise Roy K. Moulton diye bir adam bir yazısında Brooklyn Talk dergisinde bir ilan okuduğunu ve o ilanın bir filme ilham verebileceğini söylemiş. İlan şöyleymiş: “Satılık puset: Kullanılmamış.”
Ernest Hemingway 1917 yılında henüz lise öğrencisi. Okul gazetesine tek tük makaleler yazıyor ama hepsi o. Romancılığa daha çok var. Hele ki o altı kelimeyle dünyanın en iyi hikâyecisi olarak tarihe geçmesine epey zaman var. Düşünün ki 1922 yılında İstanbul’a gelip, buradan haber bildirdiğinde hâlâ yayımlanmış bir romanı yok. Ama demek ki ne o öneri ne de ilan cebbar muhabirin gözünden kaçmış, günü gelince 41 vuruşa bir hikâyeyi sığdırmış. Öykü başka, gazete makalesi bambaşka ama 41’i düşününce 3000 hiç fena değil doğrusu.