Aslı Perker

Aslı Perker

asli.perker@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dün birkaç kez ağladım. Sebebi gün içerisinde gidip gelip okuduğum, telefon listesinde A harfinden başlayıp etkileneceğini bildiğim kim varsa arayıp tekrarladığım bir dizi söz. OT dergisinin aralık sayısının arka kapağında tırnak içinde yazılmış bu alıntıyı Eşber Yağmurdereli, Metin Üstündağ’a bir sohbetleri esnasında anlatmış. İşin tuhafı o konuşmada vurgu bu mevzuya bile değilmiş ama Üstündağ çok etkilenip hafızasının bir yerine kaydetmiş. Böylelikle benim gibilerin de Yağmurdereli’nin dudaklarından dökülenleri kalbinin bir köşesine kazımasına yardımcı olmuş. Noktasına virgülüne dokunmadan alıntılıyorum:

“Eski zamanlar tabii...
Polis işkence ediyo, ben küfür ediyom.
Polis elektrik veriyo, ben ağzıma geleni sayıyom polise.
Acıdan kıvranıyom. Bi ara aklıma o gün oynanan Beşiktaş Zonguldakspor maçı geliyo.
‘Maç kaç kaç bitti’ diye soruyom iniltiyle. ‘1-1’ diyo polis.
Sonra, işkenceyi bırakıp ‘Sen Beşiktaşlı mısın’ diyo, ‘herhalde’ diyom.
Beni tezgahtan indiriyo. Çay söylüyo. Karşılıklı çay içip, coşkuyla hakeme, futbolculara, takım yönetimine bir güzel saydırıyoz.
Sonra polis beni tekrar tezgaha alıyo.
Polis işkence ediyo, ben küfür ediyom.
Polis elektrik veriyo, ben ağzıma geleni sayıyom.”


İyi miyiz, kötü mü?
Hayatım boyu düzgün bir Türkçe ile konuştum. Halbuki İzmirliyim, bizim oralarda en kentli bile fiilleri “-yorum” diye bitirmez, kestirmeden “-yom” der. Ben de küçükken yeltenirdim yapıyom ediyom demeye, annem düzeltirdi “yapıyo-rum, ediyo-rum Aslıcığım.” Böyle böyle alıştım “r” harfine kıymet vermeye. Ama şimdi Yağmurdereli’nin söylediklerini okuyom da içimden bir daha “r” demek bile gelmiyo.
Ne tuhaf bir milletiz biz ya da ne tuhaf bir türüz insanoğlu olarak. Sağımız solumuz belli değil. Ne vakit iyilik ne vakit kötülük edeceğimiz belli değil. Ne vakit insafa geleceğimiz ne vakit vahşileşeceğimizi bilmeye imkan yok. Bu ruh hali yoruyor insanı. Bilememek zorluyor. Kendi türünün munislikten ziyade saldırganlığa yatkınlığı ürkütüyor, güvensizlik duymasına sebebiyet veriyor.

Bize bir çare
Bir kayıt yayınlanıyor, polisin “Çektim, sıktım üç tane” dediği. İnsan utanıyor. Hani olur da insanlık tehdit altındadır, savaş vardır, polis çeker sıkar üç tane. Öyle değil biliyoruz. Bu Gezi Parkı protestoları sırasında oluyor. Sonra tam ümidini keseceksin başka bir olaydan haberdar oluyorsun ya da hatırlıyorsun, gözlerin doluyor, göğsün kabarıyor; hani neredeyse insan olduğun için gurur duyacaksın. Yine bir gösteri sırasında tekerlekli sandalyedeki vatandaşa kendi maskesini verip onu gazlı alandan uzaklaştıran polis de var. Günler boyunca otomatiğe bağlamış İstanbul’u gaza boğan polis de insan evladı, kaldırımda yorgun oturup yeter artık evime gitmek istiyorum diyen de.
Kanser manser bir yana, bütün bilim adamları bir araya gelip araştırmalı: Bizi bozan ne? İçimizde bu kadar iyilik varken kötülüklere iten ne? Bir çare bulmalı. N’olur iyileştirin bizi doktorlar, ben bizden çok korkuyom.