Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

"Bir festivalin en heyecanla beklenen anı bu iken, nasıl oldu da Antalya bundan vazgeçebildi?” 25. Adana Film Festivali’nin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nın ödülleri bir bir sahiplerini bulurken aklımda bu evrilip çevriliyordu. Aynı saatlerde 55. Antalya Film Festivali açılışını yapıyor ama Türkiye sinemasının kalbi Adana’da atıyordu. Hüzün verici aslında, şunun şurasında kaç tane festivalimiz var bu kadar köklü?

Adana ise eksiğiyle gediğiyle de olsa bir festivali daha alnının akıyla ve parlak bir ulusal seçkiyle - ayrıca çok da şaşırtmayan ödüllerle - tamamladı. Ben gene her festivalde olduğu gibi “Bu sinemanın kadınları nerede?” diye diye izledim töreni. Neyse ki artık bu sahnede de dillendirilen bir şey oldu ülkemizde. Bilmiyorum işe yarayacak mı ama en azından bir sorun var ve bunu kimsenin yadsıyacak hala kalmadı.

Haberin Devamı

Bir festival düşünün, on beş film yarışıyor olsun, en iyi kadın oyuncu ödülü için aklınıza beş tane aday ancak gelsin. Kadın oyuncular kötü olduğu için değil, filmlerde olmadıkları için. Damla Sönmez’in sonuna kadar hak ettiğinde herkesin hemfikir olduğu ödülü aldığı “Sibel”, Ezgi Mola’nın döktürdüğü “Aydede”, ve tabii ki tamamı kadınlardan oluşan oyuncu kadrosuyla “Tuzdan Kaide” kadın hikayeleri anlatan üç numunelik film. Buna erkeklerden aşağı kalmayan bir kadın karakter çizdiği için “Kelebekler”i de ekleyelim, kalanların çoğunda kadınlar neredeyse arkadan geçerken görülecekler. Film ekipleri ödül almak için çıktıkça askerlik şubesine döndü sahne. En iyi film ödülünü de alan “Sibel” hariç. Nitekim filmin “kurtlarla koşan kadın”ı Damla Sönmez de ödülünü “bütün ötekileşti-rilmişler için” alırken festivaldeki kadın hikayelerinin azlığından yakınıp kadın filmlerinin artması dileğinde bulundu.

“Yakınmak” demişken, ödül töreninin en ilginç yanlarından biri, hemen hiç kimsenin herhangi bir şeyden yakınmamasıydı. Hani ödül törenlerinde ödül almaya, hatta vermeye çıkanlar mikrofonu alınca bir mesaj verir ve bu yüzden canlı yayınların - ve dahi festival yöneticilerinin - korkulu rüyası olurlar ya, bu kez nasıl olmuşsa, asayiş sağlanmıştı. Ya ülkede yakınacak bir şey kalmadı, ya kimsenin konuşası yok, hayatımda izlediğim en “uslu” törendi. Ve de hızlı. NTV canlı yayınına sığacak şekilde 60 dakikada başlayıp bitiverdi.

Haberin Devamı

Böyle bakınca, festivalin en radikal eylemini gerçekleştiren Uluslararası Uzun Metraj Jürisi’ni bir kez daha kutlamak gerekiyor. Zira ödül vermek için sahneye çıkan jüri üyeleri Justine Barda ve Ece Dizdar İngilizce ve Türkçe olarak bir açıklama yaptılar. “Bu kadar zengin ve çeşitli bir film seçkisi izlemek ve değerlendirmek bizim için çok güzel bir deneyimdi. Bu gerçeğin yanı sıra dünyada ve Türkiye’de bu kadar yetenekli kadın yönetmen varken; bu kadar önemli bir festivalin uluslararası seçkisinde tek bir tane dahi kadın yönetmenin filminin bulunmamasını şaşkınlıkla ve hayal kırıklığıyla karşılıyoruz.”

Gittikçe yükselen bu seslerin ilgili ve yetkili kulaklara tez zamanda ulaşması dileğiyle Adana Film Festivali’ne nice 25 yıllar diliyorum.