Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Gün oluyor, hatta sıkça oluyor o gün, sağınız solunuz, baktığınız her yan içinizi karartıyor. Hiçbir şey iyiye gitmiyormuş gibi, kıştan bahar çıkmayacakmış gibi, bulutlar dağılmayacakmış gibi geliyor.

Haberlere bakıyorsun iki dakika; genç bir kadının burnunu kıran eski sevgilisi serbest bırakılmış. Dünyanın en eski tapınağı Göbeklitepe’ye beton dökülmüş. Beylikdüzü’nde bir kadın, “Seni evine götürelim” diyen polisin tecavüzüne uğramış, devriye arabasında!

Hani hiç mi iyi bir şey olmuyor? Gelen günler sürekli gidenleri aratacak mı, kimseye mi güvenemeyeceğiz, derken küçük bir logo çarpıyor gözüme, mavi beyaz, aydınlık: big. Açılımı: Bir işe giriştik.

Haberin Devamı

Baktım, youtube kanallarında “İçindeki gücü keşfet” diye bir açılış videoları var. “Eyvah” dedim “Gene bir yaşam gurusu bize neyi nasıl yaparsak hayatta kazanan insan olacağımızı anlatacak”.

Ama yok, videoda gencecik çocuklar var, bu bir öğrenci komitesi. Elif Aleyna Duman ile Berke Yağız Sevim adlı iki Bahçeşehir Üniversitesi öğrencisi, bu işe ilk ‘girişenler’. Onları bir araya gelmeye iten, büyük şehirler, özellikle İstanbul ile Doğu bölgelerindeki öğrenciler arasındaki fırsat eşitsizliği. Amaçları, farklı ilgi alanlarından ortak dünya görüşüne sahip öğrencileri bir araya getirerek, kendilerini ve çevrelerini nasıl dönüştürebilecekleri üzerine çalışmalar yapmak. Birlikten kuvvet doğacağına inanıyorlar.

Sosyal medya hesaplarından Türkiye’nin bütün lise ve üniversite öğrencilerine çağrıda bulunmuş; 800 kadar başvuru içinden ilk 70 arkadaşlarını seçmişler. Öğrencinin öğrenciden öğrendiği bir yapı kurmak istiyorlar. Buluşuyor, konuşuyor, tartışıyor, bildiklerini birbirleriyle paylaşıyor ve projeler üretiyorlar.

İlk hayata geçirdikleri de toplu taşımada kitap okumaya farkındalık kazandırma projesi olmuş. Bu 70 genç insan, farklı şehirlerden kalkıp İstanbul’da buluşmuşlar, ellerinde kitaplarıyla vapurlara, metrolara, metrobüslere binmişler, sessizce kitaplarını okumuşlar, cep telefonlarına gömülmüş insanların yanlarına gidip ellerindeki kitapları onlara hediye etmişler, çocuklar için ayırdıkları kitapları sesli olarak okumuşlar, neticede dokunabildikleri herkese “Bakın,” demişler, “Okumaya vaktim yok diye bahane olmaz, toplu taşımada geçen zamanınız böylece boşa giden zaman olmaktan çıkar”.

Haberin Devamı

Ve harika da tepkiler almışlar. Bir dolu genç bu girişimin bir parçası olmak için can atıyor, sosyal medyadan görmek mümkün.

Tahminim, içinizdeki kötümser hemen başlamıştır konuşmaya, “Aman,” demiştir, “Ne değişecek, yarın herkes kitap kurdu mu olacak?”

Çünkü yetişkin olmak bunu gerektirir, deneyimlerinden karamsarlık çıkarmayı, böyle gelmiş böyle gideceğine inanmayı, uçmaya kalkanların ayağına bezginlikten, umutsuzluktan, ataletten ağırlaşmış bir taş bağlamayı.

Haklısınızdır, mucize olmayacaktır muhtemelen, öyle bir anda hiçbir şey değişmeyecektir. Ama bir adım bir adımdır. Belki size doğru cümleyi hiç tanımadığınız ya da bir zamanlar tanıyıp artık unutmuş olduğunuz 18 yaşında bir genç söylüyor olabilir: “Hiç kimse hiç kimseden haberdar olmadığı için neler yapabileceğimizi bilmiyoruz.”