Ayşe Tatari

Ayşe Tatari

aysetatari@gmail.com

Tüm Yazıları

Tatil günleri deniz kenarından ayrılama-yanlardanım… Benim için su, hayat demek. Dağ, kır, bayır, ormanda gezerken; bir yerlerden akan bir su bir göl ya da uzaklardan deniz görmek isterim. İzmirli olmanın ruh durumudur belki de bilemiyorum…

Çeşme’den Hisarönü Körfezi’ne gitmek üzere yola çıktık. Planımız, Marmaris’e varıp Marina’da bizi bekleyen bir yelkenli ile gönlümüzün istediği yere demir atıp saatsiz yaşamak. Yol boyunca rahat bir trafik ile bizi bekleyen tekneye varıyorum ve gezi psikolojisine giriyorum. Yani alıştığım, sürekli yaşadığım yerden koparak bir süre için de olsa sorumluluklardan kaçıyorum.

Haberin Devamı

Marmaris Marina’da gece rüzgârlı, teknelerin salınımı ile yayılan sesler gece boyu uykumu zorluyor. Biraz yorgun bir sabaha uyanıp yola çıkıyoruz. Dirsek Bükü, Bozburun, Selimiye, Çiflik… Gezeceğimiz yerler.

Bu bölge, biz Çeşme yazlıkçıları için oldukça farklı. Deniz ve karada hayat doğal. Doğal hayatı özlemekle beraber biraz da konfor sevdiğimin iyice farkına varıyorum. Denizde yaşamak güzel ancak bir evin çatısı altında olup ta denize yakın olmak tercihim. Bahçemde çimlere basmak, denizden sonra bir ağacın gölgesinde uzanmak, en güzel dinlenme ve mutluluk anlarım…

Oldukça sıcak bir bölgede, sadece denizin içinde olmak, yüzmek sureti ile mutlu olunabiliyor. İzmir sıcağına alışkın olsak ta bu bölgenin sıcağı farklı, bütün enerjimi alıyor ve mutsuz oluyorum.

Tekne seyir halinde iken kıyılardaki yapılaşmanın ne kadar da huzurlu ve saygılı olduğu dikkatimi çekiyor. Site inşaatları, çok katlı yapılar ve krom balkon korkuluklu binalara rastlanmıyor. Kırma çatıları kiremit ile kaplanmış, doğaya adapte olmuş yapılar ile bozulmamış bir bölgedeyim. Özellikle de Selimiye’de dikkati çeken, görsel ve işitsel huzur ile karşılaşıyorum. Beach klüp denilen gürültülü beton iskeleli lüks mekânlar buralarda yok. Kıyı boyu istediğiniz yerden denize girebiliyorsunuz. Pansiyonlara ait şezlonglar ücretli. Deniz kıyısına paralel kayrak taş kaplı yol yayalar için. Etraftaki dik dağların arasında kalan kuytu sıcak ve sessiz yerleşimler… Otoyoldan uzak olması ayrı bir sükûnet getiriyor.

Haberin Devamı

Geziden değişik duygular ile dönüyorum. Evimi kendi bölgemi bir haftada çok özledim. Çeşme için üzülüyorum, hızla bozuluyor. Yapılaşma, betonlaşma, gürültü, patırtı ve insan seli hali ile yine de bambaşka bir güzel… Rüzgârı, kumsalları, eşsiz mavisi ile bakmaya doyamadığım denizi ile müstesna bir yer. Bizim elimizde olmasına, hunharca katledilmesine rağmen güzel olmayı sürdürebiliyor.

Seyahatin en güzel yanı evi özlemektir diye düşünürüm. Bıktığınız bunaldığınız anlarda yaşadığınız yerden uzaklaşmak sanki bir kurtuluştur. Ama yine de alıştığımız her şey bize güven verir, kendimizi iyi hissettirir.

Gümüşlük Festivali başlamak üzereydi o günlerde… “Taşta, suda, kumsalda” teması ile düzenlenen klasik müzik festivali. Geziye başlarken planımda festivali izlemek te vardı. Bir haftalık hava değişikliği yetindim. Evimi, yerimi özledim…

Döndükten sonra birkaç gün evden çıkmadan sadece denize, Boyalık Koyu’nun benzersiz maviliğine baktım. Hafif rüzgârda, ardıç ağacımın altında, ağustos böceklerini dinleyerek yaz tembelliğine devam ettim.