Ayşe Tatari

Ayşe Tatari

aysetatari@gmail.com

Tüm Yazıları

Çeşme Marina’da, M. Ekrem İnözü, teknesi Anouk ile dünyanın ucuna yaptığı yolculuğu anlatıyor... Akdeniz, Atlantik, Madeira, Yeşil Adalar, Brezilya, Uruguay, Arjantin ve Şili...

Dünya denizlerinde geçen 20 yıl ve 100 bin milin öğrettiklerini Ekrem Bey’in huzurlu, sakin üslubundan dinlerken hayali bir yolculuğa yelken açıyorum.

“Teknem ile uzaklara gidip oradaki hayatları yaşamak istememin nedeni; bir şeylerden kaçmak, bir şeyleri ispatlamak ya da topluma arkamı dönüp ‘medeniyetten’ uzak bir yaşam sürmek değil. Kendi iç dünyamı keşfetmek, sınırlarımı zorlamak, yapılamayanı yapmak gibi amaçlarım yok. Bu geziyi ve diğerlerini dünyayı görüp kendimi eğitmek için yapıyorum.

Haberin Devamı

Dünya Varmış...

Ushuiada’ da, en lezzetli mıhlama bizim teknede pişti. Horn Burnu civarında Kısmet’in zulasından çıkmış en lezzetli rakıyı 10 bin yıllık buzuldan kopmuş buzla biz içtik. Kuzey yarımkürede yakaladığımız balığı güney yarımkürede tekneye alan ilk tekne yine biziz. Pia Buzulu önünde ‘ilk’ pastırmalı yumurtayı da biz mi yedik?

Geziyor, değişik ülkeler insanlar görüp o uzak ülkelerin hayatlarını yaşıyorum. Gezdiğim ülkenin insanlarına ait yaşam tarzlarıyla, ülkelerin ekonomileriyle ilgili karşılaştırmalar yapıp iyisini, kötüsünü anlamaya çalışıyorum...”

Albatroslar, dev martılar

Ekrem İnözü’ye, sohbetin sonunda, ‘Dünya Varmış II’ adlı kitabını imzalatıyorum... Çeşme’de evimde, denizin sesi eşliğinde bu güzel kitabın sayfalarını çevirirken, kendimi Anouk adlı yelkenli teknenin mürettebatı arasında hissediyorum.

“Horn Burnu civarında 7000’e yakın geminin battığı biliniyor... Bu gemilerden kaybolan denizcilerin ruhunun ise, bir deniz kuşu tarafından sahiplenilip taşındığı inancı yaygın. Horn’dan güle oynaya değil, bu denizlerde hayatlarını kaybeden denizcileri anarak geçmek gerekiyor... Albatroslar, dev martılar, penguenler, denizde kaybolmuş bir denizcinin ruhunu taşıyor... Horn civarında, yelkenli ile geçenleri, gökyüzünden izleyen efsane denizcilerin arasında, nihayet Sadun Abi’mi görüyorum.”

‘Dünya Varmış II’ adlı kitapta, Atatürk’ün en güzel fotoğraflarından biriyle başlayan yazıdan birkaç cümleyi aktarıyorum:

Haberin Devamı

“Denizlerde olmamızı bizi sömürge olmaktan kurtaran Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyuz. Neredeyse on yıl boyunca savaşmış 10-11 milyon aç biilaç, parasız, yüzde 95’i bırakın temel eğitimi, okuma yazma bile bilmeyen savaş yorgunu bitmiş insanla işgali sona erdirip, dünyanın süper güçleri ile masaya eşit oturarak sömürge olmaktan nasıl kurtulmuş ve başarmışız sorusunu sormalıyız...

Atatürk, ince zekâsı ve vizyonu ile tükenmiş halkı yüreklendirerek bize cesaret ve hürriyet kazandırmıştır. Sonrasında devrimlerini de halka zarafetle anlatarak gerçekleştirmiştir. Ona borçlu olduğumuz şey, işte bu hürriyettir.

Gezilerimde sömürgeliği yaşamış ülkelerdeki insanları gözlemledim, duruşları, yürüyüşleri davranışları çok farklı... İşin daha acıklı yanı, bu halklar kendilerini ayakta kaldıkları için şanslı addediyorlar.

Eğer Atatürk’ün liderliğiyle girişilen ve kazanılan Kurtuluş Savaşı ve sonraki devrimler olmasaydı, bugün paramız da bayrağımız da, sömürgeci ülkenin hegemonyasını simgeliyor olurdu ve dünyanın geri kalmış, geri bırakılmış ülkelerinden biri olurduk...”