Ayşegül Sönmez

Ayşegül Sönmez

a.sonmez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bülent Arınç’a gazeteci arkadaşımız “biraz alakasız olacak” ekini ihmal etmeden, turkuvaz mavisi halıları soruverdi. Doğrusunu isterseniz çok iyi etti. Arınç, kırmızı halılar dönemi kapandı diyerek onların yerini çok özel ve Türklere mahsus bir renk olan turkuvaz mavinin aldığını belirterek aslında önemli ve “plastik” bir açıklama yapmış oldu.
“Renkçi” kabine, Türk resmindeki Mavi grubu anımsattı bana. Geçtiğimiz günlerde Devrim Erbil, öğretim üyesi olarak çalıştığım Okan Üniversitesi güzel sanatlar fakültesi moda ve tasarım bölümünün konuğuydu. Öğrenciler, geçmiş günlerini sordu da anlattı. Sarkis, Altan Gürman, Tülay Tura ve onun da yer aldığı Mavi grubunu... Mavi grubu, öğrencilerin sandığının aksine Alman dışavurumcu hareketten almamıştı adını. Soyut sanat gibi bir çalışma alanına da sahip değildi. Grup üyeleri, düşünmüş, taşınmış, İstanbul’un renginin mavi olduğuna karar vermişti. Mavi grubu da İstanbullu sanatçılardan oluşuyordu. Kendilerine mavi ismini bu yüzden vermişlerdi. Türkiye yakın dönem sanatının militarizm ve bürokrasi karşıtı, Mavi grup üyesi Altan Gürman, yaşasaydı, kırmızı halıların yerini turkuvaz mavisi halılara bırakmasına ne derdi? Çok merak ettim doğrusu...

Haberin Devamı

Brian Eno buyurdu

Büyük müzisyen, besteci ve kesinlikle avangard sanatçı Brian Eno diyor ki, “Güzel sanatların sorunu insanların özel bir tur yapıp ona gitmeleri ve bakıp geri dönmeleri, ona sahip olmayı karşılayamamalarıdır. Güzel sanatlar, hayatlarının müziğin olduğu gibi bir parçası değil...”
Eno, müzikle çağdaş sanatın farkını ne kadar doğru tahlil etmiş. Bu tahlilde pekala geçtiğimiz yüzyılın başında sanata karşı çıkan dadacıların gölgelerini sezmek mümkün. Öte yandan yeni medya sanatının bu hayata sızma kapasitesi üzerine vizyonlar geliştirmekten alıkoymamak gerekiyor kendimizi... Sanki yeni medya sanatı, yazılımıyla işin içine aygıtı yani bilgisayarı, tuval yerine bilgisayarın uzamını, bir başka sonsuz espası katmasıyla müzik gibi hayatımıza sızmakta kusur etmeyecek gibi görünüyor. Güzel sanatlar, bilgisayarın katkısıyla güzel ve yeni sanatlar olarak bir application’la sahip olabileceğimiz şarkıları andıracak... İsteyen istediğine sahip olunca, çağdaş sanat bakalım bir çapraz kur ve borsa tablosundan öteye geçebilecek mi? İnanın ben de bilmiyorum. Kendisine şimdiden kolaylıklar diliyorum.

Haberin Devamı

Gülsün Karamustafa’nın sergisi devam ediyor

Benim de geçtiğimiz ay konuk olduğum Güncel Sanat Defteri’nde Adnan Yıldız bu kez Gülsün Karamustafa’yı ağırlamış.
Sanatçıya da ilk soru olarak benim Gülsün Karamustafa’yı Sezen Aksu’ya benzetmemi -ikisinin de öteki kadını eşzamanlı anlama çabalarını- sormuş.
Karamustafa’nın kıymetli yanıtı şöyle olmuş:
“Ayşegül Sönmez’in sergiyi gördükten sonra seninle yaptığı söyleşisinde ilettiği bu yaklaşım kadar kendi köşesinde yazdığı içten yorum da çok ilginç ve iyi geldi bana. ‘Açıyı değiştirerek sergiye yönelik daha samimi bir okuma’ önerisi.. ‘Sergiyi göç, kimlik, bellek ve toplumsal cinsiyet gibi sosyal ve siyaset bilimden ödünç kavramlarla anlamak ve anlatmaktan çok bu şablonlardan uzaklaşma’ teklifi... Bu teklif dikkate alınıp, sergide yer alan işlerin ince katmanlarını algılamak için çaba gösterildiğinde, iletişim kurulabilecek başka şeylerin de bulunduğu ortaya çıkacaktır. Bu bağlamda yeni bir kapının aralanabilmesi benim de tahayyülümdür.”