Ayşegül Sönmez

Ayşegül Sönmez

a.sonmez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Artık Londra’nın göbeğinde, işlek caddesi Oxford’a çok yakın, Türkiyeli bir galeri var. Mısır apartmanındaki Piartworks Londra sanat sahnesine hızlı bir giriş yaptı. Mehmet Ali Uysal, Volkan Aslan, Nejat Satı, Mustafa Horasan ve Nezaket Ekici’nin işlerinden oluşan serginin açılışı Art International İstanbul fuarı ekibinin verdiği bir partiyle şenlendi.
Açılıştan önce sanat eleştirmeni Stephanie Bailey, Volkan Aslan, Nezaket Ekici ve Mehmet Ali Uysal’la bir konuşma gerçekleştirdi. Mehmet Ali Uysal, işlerine çıkış noktasının ilk kez gittiğinde çok geç gördüğünü fark ettiği Louvre Müzesi’ndeki resimler olduğunu açıkladı. Yıllardır kaçırdığını düşündüğü resimlere bakıp onları adeta bombalamak istediğini ifade eden Uysal, işlerinin kişisel hikâyesinin bu olmasına rağmen farklı okumalara açık olduğunun da altını çizdi.
Piartworks’ü çıktığı bu zorlu yolda onu desteklemek gerekiyor. Bu da başta Türkiyeli koleksiyonerlere ve elbette Londra’ya hafta sonu alışverişe giden Türkiyelilere düşüyor.
Her alışverişte galeriye uğrayıp bir alışveriş de burada yaparlarsa Piartworks Londra’nın en cool galerilerinden birine dönüşebilir.

Genç sanatçı dediğin kaç yaşındadır?
Serpentine galeride bir sabah kahvaltısı... Zaha Hadid’in mimarisini yaptığı yeni mekânını yaşasa ünlü yönetmen Stanley Kubrick çok severdi eminim.
Galeride Marisa Merz’in solosunun yanı sıra Adrian Villa Rojas’ın da bir solosu yer alıyor. Rojas, Merz’le fırınlanmamış çamurdan heykelleri sayesinde çok anlaşıyor gibi görünüyor. Şu anda 82 yaşındaki İtalyan Marisa Merz’in resimleri bana Tomur Atagök’ü, bazı el örgüsü bakır işleri de Füsun Onur’u çağrıştırdı. Merz’in solosu İngiltere’deki ilk solosu. Evet, kadın sanatçılara haklarının teslim edildiği günlerden geçiyoruz lakin her şeyin de bir zamanı var. Merz, solosunu hazırlamak için İngiltere’ye gelemedi. Vakıftaki asistanları aracılığıyla sergi kuruldu. En büyük özelliği sanırım bazı işlerine tarih atmaması.
Çünkü Merz, hayatla sanat üretiminin aslında aynı şey olduğunu savunan kendine mahsus bir arte poveracı.
Bir işe bitti diyerek imza ve tarih atmak, belki de onu hayattan koparmak demek. Merz bunu yapmıyor. En azından belli işlerinde yapmıyor. Onları şimdiden, içinden geçtiğimiz andan azade etmiyor. Bir anne ve bir sanatçı eşi olmanın tüm sıkıntılarını çekmiş Torino’lu Merz’in Birleşik Krallık’ta ağırlandığını görmek her şeye rağmen güzel.

Frieze’de bir kadın usta
Kadın sanatçılara haklarının teslim edildiği günlerden geçiyoruz dedim. Bunu Frieze Masters da doğruluyor. Frieze Masters, Frieze fuarının geçen yıl başlattığı yepyeni bir bölüm. Ustalara ayrılıyor. Bu da yeni bir hiyerarşinin inşa edildiği anlamına mı geliyor, önümüzdeki günlerde tartışacağız. Öyle düşünmüyorum. Masters bölümünde 23 solo serginin 11’i kadın sanatçılardan oluşuyor. Örneğin Nil Yalter de onlardan biri. Valencia’lı bir galeriyle katılıyor. Bir başka kadın sanatçı solosuna örnek Riflemaker galeriyle fuardaki yerini alan efsanevi feminist sanatçı Judy Chicago. Akşam yemeği yerleştirmesiyle feminist sanat pratiği deyince akla gelen ilk isimlerden biri. Hemen sohbete başlıyoruz. İlk sorum elbette kadınların silinen tarihini sanatta tekrar yazma teşebbüslerini neye bağladığı... Chicago, bu tercihlerin altında yatan nedeni yeni genç kuşak küratörlere bağlıyor. Hatta onlardan biri olarak geçtiğimiz bienalin küratörlerinden Adriana Pedrosa’yı sayıyor. Ama Chicago her şeye rağmen kadın sanatçıların piyasadaki konumunun erkek sanatçılara göre hiç de iyileşmediğini, olumlu gelişmelerin olduğunu ama henüz eşitliğin gelmediğini ifade ediyor.