Ayşegül Sönmez

Ayşegül Sönmez

a.sonmez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Rüyamda bir oda dolusu insana bağırarak kon- tem- po- ra- riiiii demeyi öğretiyordum. Bırakın Joseph Beuys’un neden bir çakalla kendini bir galeriye kapattığını anlatmayı, çağdaş sanat adına sadece contemporary demenin ve bunu cümle içinde doğru hatta mümkünse iki kere kullanmanın önemli bir meselemiz olduğunu değil, gibi göründüğünü düşünüyorum. Çağdaş sanatla ilgilenen herkesin bir çırpıda piyanoda şu, gitarda bu ve ‘betiri’de şu diyen 1980’ler Ajda Pekkan’ına dönüşmesini kalbim kaldırmıyor çünkü...
Bu yıl 8.cisi düzenlenen ci’nin en büyük özelliği de bütün Türk dünyasına telaffuzu zor bir sanat fuarı armağan etmesinde sanırım. Contemporary demekte hala küratör demeye alışamamış insanlarımız doğal olarak zorlanıyor. Kurantör, kırıatör, kreatör, koreograf filan derken contemporary’de değme sanat dünyası insanı bile yer geliyor, tökezleyebiliyor. Telaffuzda diyelim halletti. Yazarken zorlanabiliyor. Ama bu da çağdaş sanata yakışıyor değil mi? Çağdaş sanatın anlaşılmaz olduğu önyargısını ve ecnebiliğini kuvvetlendirdiğinden olsa gerek...

Haberin Devamı

Fuar mı bienal mi?

Bu yılki Sao Paulo bienaline küratör olarak seçilen Charles Esche’ye bir fuarda, Madrid Arco’yu dolaşırken rastlamıştım.
Ona genel olarak sanat fuarlarını nasıl bulduğunu sormuştum. Alışveriş merkezlerinden farksız olduklarını düşünüyordu:
“Bakıp geçiyorsun, vitrin alışverişinde yaptığın gibi tıpkı... Sanatçının tam olarak ne yaptığını öğrenmeye çalışmadan... Zihnini hiç kullanmadan tamamen gözlerinle yaptığın ve tatmin olarak ayrıldığın bir AVM gibi...”
Esche, dünyanın dört bir yanında fuarlara bu kadar rağbet artmışken bir kez daha ticari olmayan sanat kurumlarının önemini vurguluyordu.
Zihnimizi kullanmamızı sağlayacak sergiler yapmanın tek adresi olarak kalan bu kurumlara her zamankinden daha ihtiyacımız olduğunu belirtmişti.
Dünyanın en ünlü eleştirmeni Achille Bonito Oliva ise Esche’nin tam tersi bir görüşe sahip. O, geçen yıl, sanatatak.com’a verdiği söyleşide günümüzde fuarların bienallerin yerini aldığını, onlardan daha seksi bir yerin olmadığını söylemişti. Sanat dünyasına büyük bir hareket katıyorlar, diyerek... İkisi de haklı bence... Hem Esche, hem de ABO...

Haberin Devamı

CI’de kimler var

Bu yıl CI’ye Marlborough Gallery, New York; Galerie Lelong, Paris; Andipa Gallery, London; Opera Gallery, Cenova; Galeria Filomena Soares, Lizbon; Galeria Javier Lopez, Madrid; Senda Gallery, İspanya; Michael Schultz, Almanya; Klaus Steinmetz, Kosta Rika katılıyor.
Fuarlara yabancı ve yerli galerici kelle hesabı yapmadan bakmayı bir alışkanlık haline getirmek gerekiyor. Önemli olan yabancı galerinin sayısı yerine sergiledikleri işlerinin niteliği çünkü... Öte yandan bildik ve çok ünlü galerilerin yanı sıra genç sanatçılar keşfetmenin uygun olduğu galerilerin de fuarda yer alması gerekliliği...
CI’nin bu anlamda işi güç... Hem yerli galericiler tarafından sevilmek hem de yabancı galerileri kendine çekmek güç çünkü... Seçim yapması, buna göre karar vermesi ve politika geliştirmesi gerekiyor. Öte yandan Ruslar bu yılki Yeni Ufuklar bölümünün konukları... Bu Yeni Ufuklar, CI’nin en güçlü yanı. Daha da geliştirmesi gereken en güçlü yanı.