Aziz Kedi

Aziz Kedi

azizkedi@gmail.com

Tüm Yazıları

KURTLAR VADiSi ALPHA CENTAURI


Polat Alemdar, Malmö kalecisini rezil kepaze etmek üzere bir atmaca gibi konsantre olurken..


Kurtlar Vadisi, Irak’taki episodun ardından bu kez de Filistin’e el atıyor. Ben de beş hamle sonrasını hesapladım. İddia ediyorum ki bu filmlerin tümüne gidecek 50 milyon gönlü kırık insan bulabilirim


İyiyim, teşekkürler. İnsani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisinin yaşadığı uluslararası hukuksuzluk hafta boyunca sonsuz sayıda tepki aldı. Hatta ilginçtir, Türk Dışişleri dahi konuyla ilgilendi. Ancak çıkışların en çarpıcı olanı Kurtlar Vadisi cephesinden geldi. Vadi’nin yapımcısı Pana Film, Kasım 2010’da vizyona girecek filmin senaryosuna Mavi Marmara olayının da ekleneceğini duyurdu. Çuval hadisesine verdikleri tokat gibi yanıtın çınlaması geçmişken, bu haber ilaç gibi geldi doğrusu.
Hangi politik görüşten olursa olsun, Türk insanını yediden yetmişe rencide eden olaylara gösterdikleri bu duyarlı tavırlarından ötürü ben de Pana Film’e birkaç teklifte bulunacağım. Benim milli hassasiyetimin boyutu yüzde 20. Gişe üzerinden anlaşamazsak avans usulüyle de çalışabilirim, her tür kolaylık var bende...

Haberin Devamı

Kurtlar Vadisi Kavimler Göçü
Bir dönem filmi. Ahlaksız Batı’nın ‘Barbar İstilası’, bizimse ‘Kavimler Göçü’ dediğimiz olguya insani fakat sert bir yaklaşım. Polat, Memati, Abdülhey ve Erhan’dan oluşan Türk kavmi, birbirini ittire kaktıra batıya süren diğer kavimleri hizaya sokuyor. Bir mola sırasında kafası kızan Memati’nin tam teşekküllü bir Galat kavmine girişmesi sonucu güreş bulunuyor ve ata sporu olarak tescilleniyor.

Kurtlar Vadisi İkinci Viyana Kuşatması Polat, Padişah 4’üncü Mehmet’in özel emriyle Viyana’ya doğru tek başına yola çıkıyor. Fakat ‘derin devlet’, sefere Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’yı göndermek derdinde. Polat bu sorunu kolayca çözüyor. Düşün ki adam o yıllarda bile devletin 45-50 metre derinine tüpsüz dalabilecek kudrette. Neyse efendim, Polat siyah takım elbisesi ve al sarığıyla Viyana önlerine geliyor. Şehri alıyor filan, buraları hızlı geçiyorum, “Mozart denen o düdüğü bulun” bana diyor (Bir yüzyıllık bir anakronizm var ama sinema kurgusunda olur o kadar). Getiriyorlar Mozart’ı. “Türk Marşı besteleyeceksin !” diyor buna. Hop, marş hazır. Bugün her üç cingılın birinde kullanıyoruz.

Kurtlar Vadisi 19 eylül 1990 Malmö-Beşiktaş maçı
Milli hezimetlerin en fenalarından. Polat Alemdar ilk yarının sonunda Recep Çetin’i oyundan alıp kendi giriyor. Feyyaz Uçar ve Metin Tekin’in yerine de Memati ve Abdülhey oyuna dahil oluyor. 2-2 berabere giden maçın 62’inci dakikasında, tam Recep’in kendi kalesine attığı o efsanevi dömi vole, Polat’ın orta sahadan kafayla rakip kaleye gönderdiği bir bazukaya dönüşüyor. Gol o kadar majestik ki, FIFA maçın 6-2 Beşiktaş lehine bitmesine karar veriyor. Türk insanı intikamın coşkun mutluluğunu İsveç’te doya doya bir kez daha tadıyor.

Kurtlar Vadisi 1983 Eurovision finali
‘Polat Alp’ takma adıyla finallere sızan Polat Alemdar, Çetin Alp’in ‘Opera’ şarkısına tek bir puan vermemeyi bile aylar öncesinden tasarlayan iğrenç Avrupalıların oyununu bozuyor. Sahnede çıkan çatışmada en öndeki protokol sırasının yarısı ölüyor, Hollanda 12 puan veriveriyor, Belçika’dan 36 puan artı iki koli fındıklı çikolata geliyor... Memati kontrbasta, Erhan dansçı rolünde el bombası yağdırıyor. Sonuç parlak: Türkiye Eurovision birincisi ve Kâinat Güzeli seçiliyor.

Kurtlar Vadisi Alpha Centauri
Bugünlerde, İspanyol Gizli Servisi’nin 2003 yılında hazırladığı bir rapordan bahsedildiğini duymuş olabilirsiniz. Rapora göre uzaylılar Alfa Centauri yıldız sisteminden geliyor ve Türkçe’ye benzer bir dil konuşuyorlar. Elbette Türkçe konuşacaklar! Çünkü Polat, tespih biçimli uzay gemisiyle Alpha Centauri’ye gidiyor. Racon kesiyor, göktaşı yontuyor, yüzük öptürüyor, diz çöktürüyor Allah’ın yamuk, eciş uzaylılarına! Uzaylılar Alemdar’a alüminyum folyodan bir takım elbise hediye ediyorlar. İntikamcı, evine büyük bir gönül rahatlığıyla dönüyor...

YAPMIŞ OLDUĞUMUZ, ETMiŞ OLDUĞUMUZ
Bunu önümüzdeki haftalarda mutlaka yazacağım ama bana mail atıp “Aloo, hani yazacaktın?!” diye baskı yapın ki unutmayayım diye ana hatlarını çizip kaçıyorum şimdilik.
Sevgili okurlarım, Türkçe’nin yazılı olarak kullanıldığı alanların tümünde bir katliam yaşanıyor. Basın bültenleri yanlış, Facebook’tan gelen mesajlar yanlış, tweet’ler yanlış, ilanlar, kartvizitler, haber siteleri, kebapçı broşürleri, televizyon altyazıları... Nüfusun büyük bölümü Türkçe yazamıyor. Üstelik yalnızca imla hatalarını kastetmiyorum, büyük bir sentaks kıyımı da söz konusu.
İki şey tartışacağım:
1- Türkçe’yi yabancı dillerin işgalinden korumaya çalışmak boşuna, hatta tehlikelidir.
2- Türkçe’nin müziğini korumak, yazılı ve sözlü kültürün sıhhati için elzem ve mecburidir.