13 - 16 Haziran tarihleri arasında dünyanın en önemli sanat fuarlarından biri olan Art
Sanat Tarihi okumuş bir insan olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, sanat piyasasının trendlerinin belirlendiği fuarda bana göre çok fazla spekülatif sanatçı ve sanat eseri var.
Galeriler fuarı şova çevirmişler. Mesela dünyanın en
önemli sanat galerilerinden biri olan Gagosian Gallery’nin standında hiçbir eserin isim kartı yoktu. Hatta burada fiyat bile konuşulmuyor. Özel randevularla bilgi alabiliyorsunuz.
Türk sanatçıların işlerine hiç rastlamadım. Galerist’in fuara katılmaması Türk sanatçıları adına çok talihsiz bir gelişme.
Öne çıkanlar ve trendler
Fuarda çok fazla video ya da yerleştirme yoktu. Bu da önümüzdeki dönem tablo ve heykellerin daha ön planda olacağının habercisi. Mesela Maçka Saint Regis’in girişinde dikkatinizi çekmiş olduğunu düşündüğüm heykeli yapan Tony Cragg’in işleri birkaç farklı galeride gözüme çarptı.
Kore’nin en iyi sanatçısı olarak görülen Chun Kwang Young da koleksiyonerler arasında çok konuşulan isimlerden biriydi.
Francis Bacon’un ‘Study from the human body’ adlı tablosu Marlborough’un standında 25 milyon dolardan alıcılara göz kırpıyordu. Eserin fiyatının mantıklı açıklaması da müzayede görmemiş ve oldukça gösterişli boyutlara sahip olması.
Monet’nin küçük boyutlarda tablosunun 11 milyon euro olmasının mantıklı sebebi bir akımın öncüsü olması, hayatta olmamasından dolayı tekrarı olamayacağı ve de müzeler haricinde onlarca tabloya ulaşmanın zorluğu diyebiliriz.
Ama Jeff Koons’un reprodüksiyon bir eserin önüne, Anish Kapoor esintili bir top yerleştirdiği çalışmanın fiyatının mantıklı açıklaması ne olabilir? Bence Marcel Duchamps bile bunu açıklamakta zorlanabilirdi. Bu arada çalışmanın fiyatını sormadım. Ama fiyatı ne olursa olsun bakış açım değişmeyecek.
Oradan buradan
Bu yıl geçen yıllara göre sistem değiştiğinden, girişte biraz karışık bir sistem uyguladılar. Bu prosedürlerle uğraşmak istemeyen birçok kişi de kapıda fazladan zaman geçirmek zorunda kaldı. Cem Yılmaz da kapıdan çevrilen isimler arasındaydı. Ve ancak bu uzun prosedürü yerine getirip fuar alanına girebildi. Bence içten içe tanınmadığı ve sıradan bir insan gibi muamele gördüğü için sevinmiştir. Ben olsam sevinirdim.
Basel çok küçük ve sakin bir şehir ama fuar zamanı dünyanın jet-set’i burada oluyor. Peki, bu isimler nerede buluşuyor? Şehir merkezinde Kunsthalle’nin restoranında yemek yeniyor ardından da restoranın yanındaki Campari’de eğlence devam ediyor.
Basel’de ne yapılır?