Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Önceki gün Koç Üniversitesi’nde Ela Başak Atakan’ın Medya Yazarlığı dersine konuk oldum.

Koç Üniversitesi İşletme Fakültesi Yüksek Lisans Akademik Program Yöneticisi Başak Yalman da bize eşlik etti.

Ela’nın Boğaziçi Üniversitesi’nin efsane hocası, annesi Prof. Dr. Oya Başak’ın ödül töreninden birkaç saat önce.

Heyecanlıydım, pırıl pırıl öğrencilerin sorularını cevaplayacağım, en azından cevaplamaya çalışacağım için.

Önce, “Gazeteciliğe nasıl bulaştın?” dedi Ela Başak Atakan.

Basının gücünden çocukluğumdan itibaren ne kadar etkilendiğimi anlatarak başladım, daha sonra da Gülse Birsel’le olan ilk iş görüşmemi anlattım.

Haberin Devamı

Doğrusu Gülse’den o kadar etkilenmiştim ki daha ne kadar maaş alacağımı konuşamadan bile “Tamam, hemen başlarım” demiştim.

DERSİMİZ: MEDYA YAZARLIĞI

Harper’s Bazaar’daki daha ilk haftamda dergiciliğin duayeni, rahmetli Ercan Arıklı ile tanışmış ve ilk sorusu karşısında şaşırmıştım.

“Evlenene kadar mı çalışacaksın, yoksa gerçekten kariyer mi yapacaksın?” demişti rahmetli Ercan Arıklı.

Her zaman açık ve net olduğunu o zaman daha bilmiyordum ve doğrusu 21 yaşında yeni üniversite mezunu idealist bir genç kız için bu soru son derece yersiz gelmişti bana.

Ama hiç düşünmeden yanıtlamıştım, “Kariyer yapacağım” diye.

Bunun üzerine Ercan Arıklı beni Aktüel’e transfer etmişti ve o dönemin okul gibi olan tek habercilik dergisinde şahane yayın yönetmenleriyle ayrı bir eğitimden geçme şansım olmuştu.

O zaman Ela Başak Atakan’ın öğrencilerine söylediği gibi, iyi bir yazar olmak için iyi bir redaktör ve editör de olmak gerektiğini anlamış ve uygulamaya başlamıştım.

Medya yazarlığı sınıfında “Aktüel’i kaç kişi biliyor?” diye sorduğumuzda “Duyduk” diyenler oluyor, ama çok gençler ve ne yazık ki haftalık dergi dönemine yetişememişler.

Oysa, hepsi gazeteleri de sosyal medyayı da yakından takip ediyor, gazetelerin gücünü kaybettiği hakkında da konuşuyor, sosyal medyada takipçi satın almanın artık ne kadar kolay olduğundan da...

DERSİMİZ: MEDYA YAZARLIĞI

Peki ama sosyal medya ‘influencer’larından etkileniyorlar mı?

“Etkilenmiyoruz, ama etkilenen arkadaşlarımız var” diyen de var, belli ki etkilenen de...

Haberin Devamı

Peki ama neden medya yazarlığı dersini alıyorlar?

Gazetede mi, dergide mi, TV dizisinde mi, sinemada mı yoksa reklamlarda mı yazarlık yapmak istiyorlar?

Beni en çok etkileyen cevap, “Onun bir önemi yok, artık her iş için iyi bir hikâye anlatıcısı olmanız gerekiyor” oluyor.

Son derece haklılar.

Bugün iyi bir hikâyeniz yoksa, siz de yoksunuz.

Tıpkı sosyal medyada çok takipçiniz yoksa, yok sayılabileceğiniz gibi.

“Bir gün gazetecilik yapamazsanız ne yaparsınız?” diye soruyorlar.

“Yine yazı yazarım, ama gazetecilik bitmeyecek, her zaman devam edecek” diyorum kendimden emin.

“Çünkü müthiş bir bilgi kirliliği var, bu bilgi kirliliğinin arasında öne çıkabilmek için belli kriterler gerekecek ve iyi gazeteciler zaten bu kriterlere sahip” diyorum.

Tıpkı Wallpaper’ın efsane yayın yönetmeni Tony Chambers’ın dediği gibi “Basılı yayıncılık öldü deniliyordu beş yıl önce ama hâlâ yaşıyor ve yaşayacak. Önemli olan, hem basılı yayını hem dijitali farklı içeriklerle zenginleştirmek. Dergicilik de yayıncılık da düşünüldüğünden daha uzun süreli olacak. Artık yeni jenerasyon kalite için para ödeyecek. Bu kadar çöp bilgi içinde, okurlar da kendileri için bir başkasının daha bilinçli seçim yapması için para ödemeye hevesli. Bir şey için para ödediğiniz zaman kendinizi daha iyi hissediyorsunuz. Zaten herkes emeğinin karşılığını almalı.”