Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dünyanın en eski tapınağı Şanlıurfa’da bulunan Göbeklitepe.

Tam 7 yıldır Türkiye’nin UNESCO’daki Geçici Miras Listesi’nde yer alıyordu.

Bu yıl ise Kültür ve Turizm Bakanlığı ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’nun yoğun çabaları sonucunda UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kabul edildi.

Böylece Türkiye’de Dünya Miras Listesi tescilli alanların sayısı 18’e yükseldi.

Bunun üzerine Hıncal Uluç bir yazdı yazdı, “Göbeklitepe, Ece Vahapoğlu’dur” diye ve doğrusu çoğumuzu kızdırdı.

Peki ama neden kızdık bu başlığa?

Haberin Devamı

Ece’nin Göbeklitepe’nin tanıtımı için ne kadar çalıştığını biliyorum ve doğrusu takdir ediyorum.

Göbeklitepe’ye Ece’yle de, Demet Sabancı Çetindoğan ve Çiğdem Simavi önderliğinde Ortak Nesiller Entegrasyonu (ONE) Derneği’nin üyeleriyle de gitme şansım oldu.

Ama söz konusu Göbeklitepe gibi Mısır piramitlerinden bile daha eski, 12 bin yıllık bir tarih, bir dünya mirası olunca bunu bir kişiye mal etmek tabii ki mümkün değil.

GÖBEKLİTEPE BİR KİŞİYE MAL EDİLEBİLİR Mİ

12 bin yıllık tarih

Göbeklitepe, ilk 1963’te fark edildi ama 10 yıl önce tarlasını karasabanla sürerken bulduğu oymalı taşı müzeye götüren Mahmut Yıldız sayesinde anlaşıldı önemi.

Neyse ki bir çiftçi tarafından bulundu, bir otel sahibine ya da bir inşaat firmasına denk gelseydi, şimdi üstüne neler dikilmişti.

Gitmeden görmeden anlaşılamayacak farklı bir enerjisi var bölgenin.

Cilalı Taş Devri’ne ışınlanıyorsunuz.

Dünyada daha eski bir tapınak yok bilinen.

Dile kolay, 12 bin yıldan bahsediyoruz.

Hayvan figürlerinden, doğum yapan kadın figürlerine birçok detay burada gün yüzüne çıkarılmış.

Uzun süre çalışmalar açık havada devam etmiş, zarar görmüş.

Neyse ki daha sonra büyük çabalarla dev bir iskele kurulmuş.

Karı-koca 19 yıllarını adadılar

Tabii ki her alanda olduğu gibi Göbeklitepe’de de tanıtım ve sponsorlar çok önemli.

Ama Göbeklitepe’yi gidip gören herkesin de bildiği gibi, Göbeklitepe’yle özdeşleşen sadece bir kişi var:

19 yıl kazı başkanlığını yürüten ve çok erken kaybettiğimiz Alman arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt.

GÖBEKLİTEPE BİR KİŞİYE MAL EDİLEBİLİR Mİ
Onun kadar işini aşkla yapan ve hayatını tamamen işine adayan çok az kişi gördüm... Almanya’dan kalkıp, Şanlıurfa’nın bir köyüne yerleşip, kendisi gibi arkeolog olan eşi Çiğdem (Köksal) Hanım’la birlikte gece gündüz demeden Göbeklitepe için çalıştı. Bir sürü akıl almaz zorluğa rağmen...

Haberin Devamı

Türkiye’ye ilk 1978’de geldi.

Doktora tezi için Elazığ’daki müzede ve Norşun Tepe kazısında bulunan taş aletleri inceledi. Daha sonra 1991’de sular altında kalan Nevalı Çori kazısında çalıştı.

1994’te ise bölgede kazısı yapılmamış neolitik merkezleri ziyaret etmeye başladı. Göbeklitepe’nin büyüklüğüyle alışılmamış bir yer olduğunu fark etti. O zamanın müze müdürü Adnan Mısır, depodaki iki eserden bahsedince daha da çok ilgisini çekti.

Köylülerin 1984’te Göbeklitepe’den Urfa Müzesi’ne getirdikleri, depoya konulmuş ama sahte rapor tutulmuş parçaları görünce de bölgede araştırma yapmaya karar verdi.

Çalışmalar 1995’te başladı.

Daha sonra ise, Klaus Schmidt’in vefatından sonra kazı başkanlığına getirilen kişinin arkeolog olmadığı ortaya çıktı ve hemen akabinde başka bir soruşturma kapsamında gözaltına alınmasından Klaus Schmidt’in eşi Çiğdem Hanım’ın sosyal medya hesabındaki tepkisiyle haberdar olduk.

Haberin Devamı

“Eşimin vefat ettiği 2014’ten beri Göbeklitepe’de kazı yapılmıyor” açıklamasını da yaptı Çiğdem Hanım. Şimdi tek dileğimiz, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine girmeyi başaran Göbeklitepe’nin hak ettiği kadar sahiplenilmesi ve değerinin bilinmesi. Tabii, tek bir kişi tarafından değil, hepimiz tarafından.