MERHABA AMSTERDAM!
Amsterdam’da Bungehuis binasından içeri girdiğimizde hummalı bir çalışma devam ediyor, her yerde ustalar son rötuşları yapıyor.
Onlara çarpmamaya çalışarak, yerdeki kabloların üstünden atlayarak resepsiyona ulaşıyoruz.
Akşam 200 kişilik özel bir yemek daveti olacak Soho House Amsterdam’da, şehrin kreatif kitlesinin önde gelenleriyle İngiliz ve Türk basını ağırlıklı minik bir grup katılacak yemeğe.
Hemen ertesi akşam da Soho Houseların yaratıcısı Nick Jones ev sahipliğinde 1000 kişilik dev bir parti var.
Manzaraya bakınca, “Bu akşama nasıl yetişecek her şey?” diyorsunuz, ama daha önceki tecrübelerimize dayanarak artık biliyoruz, akşama her şey mükemmel hale getirilecek, sanki sihirli bir değnek değmiş gibi.
“Tutarlıyız, her açılış öncesi böyle oluyor” deyip gülüyorlar.
Zaten açılış öncesi bu telaşlı anları paylaşmaları da kendilerine güvenlerini gösteriyor.
Hızlı bir tur yapıyoruz, kulüp 3 katlı, otel 89 odalı.
Tepebaşı’nda da şubesi olan İtalyan restoranı Cecconi’s ve spa Cowshed ise binanın girişinde eylül ayında açılacak.
Müthiş bir sanat koleksiyonu var
Kulüpte müthiş bir sanat koleksiyonu dikkat çekiyor.
Yıllar önce Nick Jones, Fransa’nın efsane restoran-oteli Colombe d’Or’dan ilham alarak sanatçılarla işbirliği yapmaya ve bir sanat koleksiyonu oluşturmaya başlamış.
Şimdi koleksiyonda Damien Hirst’ten Tracey Emin’e birçok değerli çağdaş sanatçının da aralarında yer aldığı tam 4 bin 500 eser var. Amsterdam’daki eserleri koleksiyonun başındaki küratör ve sanat danışmanı Kate Bryan ile birlikte geziyoruz.
Bir bölüm Rembrandt’tan esinlenerek çağdaş sanatçıların kişisel portrelerine ayrılmış.
Sadece Amsterdamlı sanatçılar değil, başka ülkelerden sanatçıların işleri de burada sergileniyor.
Kate Bryan, koleksiyonu anlatırken “En geniş koleksiyonumuz Soho House İstanbul’da” diye eklemeyi de unutmuyor.
1000 kişilik parti
Akşam önce terasta havuz kenarında başlıyor, sonra kulüpte yemekle devam ediyor. Daha ilk gece, aynı anda 200 kişiye yemek çıkarılmış gibi değil, her şey çok lezzetli ve tam kararında pişirilmiş. Ertesi gün boyu hazırlıklar devam ediyor.
Akşam birbirinden meraklı, heyecanlı ve ilginç giyimli kişiler akın ediyor 1000 kişilik partiye.
Şehirlerine Soho House geldiği için mutlular, biz ise İstanbullular olarak gururluyuz, böyle bir kitlenin Amsterdam, Paris gibi Avrupa şehirlerinden önce bir parçası olduğumuz için.
Nick Jones her zamanki gibi en doğal ve samimi haliyle üyelerin arasında, herkesle konuşuyor.
Gece Kelis’in sahneye çıkmasıyla daha da hareketleniyor.
Ertesi sabah kahvaltıda herkes birbirine aynı şeyi soruyor, “Kaçta yattın?”
En popüler cevap, “Bilmiyorum”. E, bu da iyi bir partiden sonra verilebilecek en iyi cevap değil mi?
En heyecanla beklenen: Mumbai
Peki ama bundan sonraki açılış nerede?
Barselona’da ikinci Soho House, Little Beach House adıyla açılıyor ağustosta.
Sonra ise Downtown Los Angeles ve Mumbai açılışları var.
Daha sonra ise Paris, Lizbon, Hong Kong var sırada.
Şimdiden en büyük ilgiyi Mumbai görüyor.
Heyecanla bekliyoruz.
