Müzede bitmeyen gece

Cumartesi gecesi Londra’nın çağdaş sanat müzesi Tate Modern’dayız, ‘Paradox Bullets’ı izlemek üzere.

Sinemanın önünde bir sokak stili defilesinden fırlamış gibi duran upuzun bir kuyruk var, görevliler bu çılgın kuyrukla nasıl başa çıkacaklarını şaşırmakta haklı.

Peki ama bu kuyruğun nedeni ne?

1. Nike

2. Tom Sachs ve Ed Ruscha

3. Virgil Abloh

Nike bir kez daha sokak stili, moda, sanat, müzik ve tabii en cool insanları bir araya getirmeyi başarmış.

Sanatseverlere İsviçre pasaportu yapmasıyla ünlü Amerikalı sanatçı Tom Sachs, çok sevdiğim Ed Ruscha’yla bir araya gelmiş ve ‘Paradox Bullets’ adlı kısa filme imza atmış, Nike’ın yeni ürünü The Mars Yard Overshoe’yu tanıtmak için.

‘Paradox Bullets’ı internette izleyebileceksiniz.

Ama öncesinde filmden geriye akılda en çok kalan maddeleri aşağıda, buyurunuz...

Filmden kalan maddeleri düşünerek ve birbirimize “Sen kolaydan mı, zordan mı başlarsın yapılacaklar listene?” diye sorular sorarak kendimizi after party’de buluyoruz.

Partinin sürprizi Off-White’ın yaratıcısı, Louis Vuitton erkek koleksiyonunun kreatif direktörü Virgil Abloh, DJ’lik yapıyor. Virgil, setini bitirir bitirmez soluğu havaalanında alıyor ve özel uçakla anında İbiza’ya uçuyor, İbiza’da bir sezon kapanış partisinde çalmak üzere. Ertesi sabah da ABD’ye uçuyor.

Günümüzün kreatifleri böyle işte, hayatları uçaklarda geçiyor, Louis Vuitton gibi büyük bir kurumda çalışsalar bile zamana ayak uydurabilmek için daima kendilerini yeniliyor ve farklı işbirlikleriyle daima gündemde kalıyorlar.

Tom Sachs’tan paradoks maddeler

1. Önce kolay olan işi yap.

2. Önce zor olan işi yap.

3. Sabır erdemdir.

4. Sabır lanettir.

5. Çıldırmak, kendini kaybetmek erdemdir.

6. Asla çıldırma, kendini kaybetme.

7. Ne zaman pes etmen gerektiğini bil.

8. Asla pes etme.

9. Rasyonel olmayan kararlar mutlaka ve mantıkla uygulanmalı.

Bir pazarlama harikası: Banksy

Sanatından hiçbir zaman çok etkilenmedim ama doğrusu pazarlama konusunda müthiş bir öncü Banksy.

Sothebys’te gerçekleşen müzayedede Balonlu Kız eserinin 1 milyon sterline satılmasından hemen sonra çerçevenin içindeki mekanizma sayesinde eserin kendi kendini parçalara ayırmasını izlemişsinizdir.

Müzayede evindeki izleyicilerin ağzı açık kalırken, 1 milyon sterlinlik eserin değeri düşecek mi, çıkacak mı tartışmaları da başladı tabii.

Sonuç, eserin değeri anında ikiye katlandı.

Şaşırıyor muyuz?

Hayır.

Banksy, akıllı bir oyunla hem kendinin, hem ‘Balonlu Kız’ın hem de Sotheby’s’in adını sanat tarihine yazdırdı.

Şimdi internette forumlarda “Hangi pil iki yıl dayanır?”, “Bu nasıl mekanizma?”, “Sotheby’s de mi işin içinde?” diye istenildiği kadar konuşulsun, hiç fark etmez.

Bu durumda eseri satın alan Banksy’nin kendisi bile olabilir.

Birçok sanatçının ve koleksiyonerin uluslararası müzayede evlerinde kendi eserlerini ya da koleksiyonunu yaptıkları sanatçıların eserlerini satın alarak sanat piyasasını manipüle ettiği zaten bilinen bir gerçek.

Banksy’nin zekâsı ise hem bu durumla dalga geçip hem de bu durumdan en çok kazanan olarak çıkmayı başarmasında.

Yaptıklarını beğenirsiniz beğenmezsiniz o ayrı, ama doğrusu zekâsına saygı duymamak mümkün değil.