Çağlayan Bilgen

Çağlayan Bilgen

caglayan.bilgen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CHP Kurultayı ile ilgili değerlendirmeler sürüyor.
Öyle ki; hemen herkes CHP uzmanı kesildi.
Hemen her TV ekranında, gazetede ve internet sitesinde CHP’nin yeni yönetimi masaya yatırıldı.
Daha düne kadar CHP’ye ve onun lideri Kılıçdaroğlu için ağza alınmayacak sözler sarfeden ‘Yandaş yazarlar’ bile ahkâm kesti, yol göstermeye kalktı.
Yazdılar, çizdiler, uzun uzun laflar ettiler.
Doğrusu, ne çok seveni varmış şu CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun!
Örneğin; ‘Kadın kontenjanı eksik yazıldı’ dendi.
‘Üye olmayanların Parti Meclisi’ne seçildiği’ iddiaları ortaya atıldı.
Başta 600 liralık Aile Sigortası olmak üzere 41 çeşit vaadin kaynağını sordular.
Ancak nâm-ı diğer Gandi Kemal, yeni adıyla CHE Kemal, güven tazeledi.
Ama...
Yeni Parti Meclisi’ndeki bazı isimler nedeniyle kafalarda soru işaretleri oluştu.
Örneğin; “Altı Ok tartışmaya mı açılıyor?” denildi.
“Yargı ve üniversiteler gibi CHP de mi ele geçirilmek isteniyor?”
Partinin doğrultu tutarlılığından endişe ediliyor.
Kuşkusuz bunlar, daha çok parti kamuoyunda konuşuluyor, tartışılıyor.
Bu nedenle, kurultayda yaşanan hukuki sorunun aşılmasında ve gündemin hazırlanmasında payı olan eski SHP İzmir İl Başkanı Avukat Turan Karakaş ile sohbet ettik. İşte sorular ve aldığım yanıtları:

* Kurultayın hukuki boyutu ile ilgili çalıştınız. Nedir bu tartışmaların boyutu?
-Hukuki sonuç doğuracak bir olay ya da eksik işlem yok. Kurultay tamamen hukuka uygun işlemle sonuçlandı. Bu konuda kimsenin kuşkusu olmasın.

* Altı Ok mu? Sosyal demokrasi mi? Yoksa liberal sol mu? Partide içten içten bu konular konuşuluyor, tartışılıyor. Örneğin, PM’nin yeni üyesi Muhammed Çakmak’ın açıklamaları var? CHP, eksen mi değiştiriyor?
-Bu konudaki tartışmaların ciddi bir anlamı yok. Parti tüzüğünün 1. ve 2. maddeleri köklü bir anlayış birliğinin ifadesidir.

* Peki liberal solla, sosyal demokrasiyi aynı anlamda kabul eden isimler Parti Meclisi’ne girdi. Burada bir kavram kargaşı yaşanmaz mı?
-Şuna Neo Liberal sol desek daha iyi olur. Neo Liberal düşünceyi solla bağdaştırmak kesinlikle mümkün değil. Sosyal demokrasi ile bağdaşabilir mi? Amerika’yla bir olup Irak halkının başına bomba yağdıran Tony Blair de sosyal demokrat sayıldığına göre... Sosyal devlet dünyanın her yerinde adeta kuşa çevriliyor. Bu konuda son sözüm şu: CHP tüzüğü bu konuyu çözmüştür. Orada Altı Ok var. Bir bütün olan eşitlik, özgürlük, dayanışma ve demokrasi kavramları var. Altı Ok’un her ilkesi bu değerlerle iç içedir. Birbirini açıklar, birbirine yeni anlamlar katar.

* Yeni isimler ve onların yaptığı bazı açıklamalar var. Bu konuda ne diyeceksiniz?
- Her kafadan bir sesin çıkması doğru değil. Yani PM’deki 80 üyenin ayrı ayrı açıklama yapmaları yanlış. Partinin kamuoyunda farklı alaşılmasına yol açabilirler. Örneğin; sorunlara etnik ve dinsel temelde değil sınıfsal temelde yaklaşılmalı. İnsanlarımızı etnik ve dinsel kimliklerine göre değil yurttaşlar olarak görmek, eşit ve özgür yurttaşlar olarak onların haklarını savunmak gerekir. CHP’nin yolu ve yönü bellidir. Hedef dayanışma toplumu. Sendikal haklar. Yöntem yurttaşlık temelinde ve sınıfsal temelde siyaset üretmek olmalıdır. Artık kimsenin ‘Ne olacak bu CHP’nin hali?’ diye
* * *
Evet...
Hayatını sosyal demokrasiye adayan Karakaş’ın CHP’ye ilişkin değerlendirmeleri işte böyle...


İzmir, ‘Padişahım çok yaşa’ demeyecek
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, İzmir’e ve İzmirlilere adeta saldırdı.
Gerçi bu ilk değil...
Daha önce de benzer saldırı ve karalamalara çok tanık oldu İzmirliler...
Çünkü...
AKP yandaşları İzmir’den hiç haz etmiyor.
İzmir’i, burnu akmış, kir - pas içindeki çocuğa benzeten ve kentteki çok seslilikten duyduğu rahatsızlığını “burada kakafoni var” diye ifade eden Çelik, tüm ülkeden tek bir ses çıksın ve İzmirliler de “Padişahım çok yaşa” diye bağırsın istiyor.
Ama...
İzmir’den o ses çıkmayacak.
İktidarlar tarafından hep cezalandırılan İzmir, dayatmalara karşı çıktığı için AKP’nin hedef tahtası oluyor.
İzmir’in demokrat ve aydın insanları, AKP zihniyetini tehdit olarak görüyor.
Bu nedenle AKP iktidarından çekiniyor, korkuyor.
İzmir’in bu bakış açısı bile AKP’yi çileden çıkarmaya yetiyor da artıyor.
Her fırsatta AKP, İzmir’e “Korkunun ecele faydası yok, boyun eğ” diyor.
Nitekim, Çelik’in “Dört tekerine fren takılmış araba”ya benzettiği İzmir ve İzmirliler, yedi ay sonra yapılacak seçimde AKP’nin ‘sağa sola çarparak, insanları ezen arabasını’ durduracak el freni olmak için çalışıyor.


BLOG
SALİH KOÇAK
: Sayın Bilgen, kurultay sonrası partililerin ‘Oğlan bizim, kız bizim, çatlasın kaynanalar’ diye türkü söylediğini yazmışsınız. Adı geçen kaynanalar kim?Baykal ile Sav mı yoksa?
MESUT AKTAN: CHP Parti Meclisi’ne giren İzmirliler, şu anda kentimizi en iyi temsil edecek konumdaki isimlerin başında gelir. Hiç bir bilgi ve birikimi olmamış sekiz-on kişi gireceğine böyle nitelikli dört ismin girmesi daha iyi.