Çağlayan Bilgen

Çağlayan Bilgen

caglayan.bilgen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

SEÇİM sathı malline girildi.
Siyaset hareketlenmeye başladı.
Ama...
Bugünlerde, daha çok siyasetin tavanında söz sahibi olabilmek isteyenlerin yaptığı çalışmalar dikkat çekiyor.
Özellikle sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve hemşehri dernekleri içinde yer alanlar bu çalışmalara hız veriyor.
Kuşkusuz örgütlü olmak, bir sivil toplum örgütüne üye olmak çok güzel.
Keşke herkes bir örgüte üye olsa...
Ne yazık ki, ülkemizde 12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra herhangi bir örgüte üye olmak adeta suç sayıldı.
Derneklere üye olanlar fişlendi, kara listeye alındı.
Kimi sendikalar, dernekler kapatıldı.
Yöneticileri yargılandı. Cezaevlerine konuldu.
Bugün, 30 yıl öncesinden farklı olarak özellikle büyük kentlerdeki hemşehri dernekleri aracılığıyla yapılan örgütlenmeler dikkat çekiyor.
Bu dernekler aracılığıyla baskı unsuru oluşturulmaya çalışılıyor.
Örneğin; bir göçmen derneği başkanı İzmir’de 1.5 milyon göçmen olduğunu söylüyor ve mecliste kendilerinin daha fazla üyeyle temsil edilmesi gerektiğini ifade ediyor “Göçmen aday göstermeyen partiye oy yok” diyor.
Aynı şekilde Karadenizliler Federasyonu Başkanı çıkıyor ve “İzmir’de 800 bin Karadenizli var. Mecliste yeteri kadar temsilcimiz yok. Oyumuz, Karadenizli aday gösteren partilere” diyor.
Konyalılar, “Biz 600 bin kişiyiz” derken Mardinli, Malatyalı, Ağrılı, Bitlisli, Bingöllü, Erzurumlu, Diyarbakırlı, Karslı, Sivaslı, Denizlili, Manisalı veya Aydınlıların örgütlü olduğu sayıları bini bulan derneğin yöneticileri çeşitli platformlarda, “Biz de varız. Bizim İzmir’deki hemşerimiz bu kadar” diye selam yolluyor.
Dört milyon nüfuslu İzmir, bir anda 14 milyon oluveriyor...
İzmir’de 80 ilden gelen vatandaş yaşıyor.
Her ilden İzmir’e göç edenlerin de parlamentoya illaki birini gönderme gibi mecburiyeti var mı?
Zaten her ilin vekili yok mu? Siyasi partiler, bu hemşehricilik oyununu bir an önce bırakmalı.
İnsanların şuralı veya buralı olması hiç önemli değil.
Önemli olan kenti ve halkı ne kadar tanıdığıdır.
İzmir’i bilmeyen kimse ortaya çıkıp da “Ben milletvekili adayıyım” demesin.
Gerçi, ‘lider sultası’nın hüküm sürdüğü ülkemizde siz istediğiniz kadar halkın sevgilisi olun, sorunları bilin hiç önemi yok...
Sadece genel başkanın gözüne girin (!), liderin adamı olun (!) listede yeriniz garantidir.
Bu nedenle biz istediğimiz kadar yazalım, çizelim...
Siz istediğiniz kadar konuşun hepsi boş...
Çünkü...
Ülkemizde ‘liderokrasi var.’

Haberin Devamı

Kırat’ın İzmir örgütünde Burhan Özfatura damgası...
DEMOKRAT Parti İzmir İl yönetimi geçen hafta içinde belirlendi.
ANAVATAN ile birleşen DP’nin yeni il yönetimi 56 kişiden oluştu.
İl Başkanı Naşit Birgüvü, yönetimi belirlerken özellikle Anavatan ve DP’de geçmişte söz sahibi olan duayen isimlere danışmayı ihmal etmedi.
Örneğin; eski bakanlardan Işılay Saygın ile milletvekilleri Metin Öney ve Süha Tanık’ın da görüşlerini alan Birgüvü’ye, en büyük desteği eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura verdi.
Özfatura, “evlatlarım” dediği eski bürokratlarından Murat Kornoşor, Murat Taşer başta olmak üzere pek çok ismi önerdi.
Aktif siyaseti bıraktığını söyleyen Özfatura’nın her ay düzenli olarak toplanan ve sayıları 150’yi bulan ‘ekip’inden 10’dan fazla isim il yönetimde yer aldı.
Tam 530 kişi arasından seçilerek oluşturulan yönetimde Özfatura’nın damgasının olmasını, önümüzdeki seçimlerde AKP’nin İzmir’de yine umduğunu bulamayacağı ve Kırat’ın ‘şahlanacağının’ bir işareti olarak görüyorum.
‘Ekip’ iyi çalışırsa tabi...

Haberin Devamı

CHP İzmir’de çifte standart!
CHP’de milletvekilliğine soyunan parti yöneticileri, 10 Ocak itibarıyla görevlerinden ayrıldı.
İzmir’de başta il başkanı olmak üzere dört ilçenin başkanı da adaylık için istifa etti.
İl başkanlığına atanan Tacettin Bayır, birlikte çalışacağı isimleri kendisi belirledi.
Ancak...
Karşıyaka, Balçova, Bergama ve Gaziemir ilçe başkanlıklarına 35 gün içinde herhangi bir atama yapılmadı.
Aldığım bilgiye göre; Bayır, genel merkezden Gaziemir hariç diğer üç ilçede tüzüğün 42/B maddesine göre yönetim kurulu üyeleri, başkanı kendi aralarından seçmesi için yetki almış.
Partililer, Bayır’ın bu ‘yetki gaspı’nı ‘çifte standart’ olarak değerlendiriyor ve ‘Kendisine yapılmasını istemediğini başkasına yapan bir başkandan partiye hayır gelir mi’ diye soruyor.

Haberin Devamı

Sevgi var ya, şu sevgi...
BUGÜN Sevgililer Günü...
Sevdiğinize, düşündüğünüz şeyi mutlaka söyleyin, söylemekten korkmayın.
Pişmanlıklar yaşamayın...
“Seni seviyorum” demekten çekinmeyin.
Unutmayın, yaşamı, yaşanmaya değer yapan şey sevgidir.

blog
KAMİL ÖZ: Sayın Bülent Baratalı’nın açıklamaları, İzmir’i cezalandırmıyoruz diyen AKP yöneticileri için ‘kapak’ olmuştur umarım. Siz hem İzmir’e gerekli kamu yatırımını yapmayacaksınız, sonrada gelip İzmirlilerden oy isteyeceksiniz. Var mı öyle yağma?
ALİ KEMAL ÇİÇEK:”İzmir, kirli sümüklü çocuk” diyen AKP’nin sözcüsü Hüseyin Çelik, geçtiğimiz günlerde ESİAD’ın toplantısında konuşurken, İzmir’in cezalandırıldığını geçmişte her fırsatta dillendiren işadamlarının neden sesi çıkmıyor anlamıyorum. Korkuyorlar mı yoksa?