Cemil Ertem

Cemil Ertem

dr.cemilertem@gmail.com

Tüm Yazıları

Yaklaşık son üç yüz yıldır, sanayi devriminin şafağından beri bütün büyük dönüşümler yüzyılların ilk çeyrek diliminde gerçekleşmiş ya da yüzyılın seyri yüzyılın ilk çeyreğinde belirlenmiştir. 19. yüzyılın ilk çeyreğinde bu yüzyıla damga vuracak sanayi devriminin çeperleri belli olmuştu. Bu yüzyıl, sanayi devrimiyle birlikte, Avrupa’nın ve dolayısıyla sistemin büyük değişimine tanık oldu. Avrupa’da imparatorlukların yerini alacak ulus-devletler bu zaman diliminde belirlendi. Okyanusun öte tarafındaki Amerika’da ise iç savaş sonucunda köleci güney, sermayenin yeni merkezi olmaya aday kuzeye yenildi ve Amerika, Britanya’nın ve Avrupa’nın hegemonyasına ortak olmak üzere, yeni bir ulus-devleti ortaya çıkardı. 20. yüzyılın, hemen başında ise, ilk büyük paylaşım savaşı patladı ve üç büyük imparatorluk (Avusturya-Macaristan, Rusya ve Osmanlı) tarih sahnesinden silindiler. Avrupa’da, sanayi devrimiyle kapitalizmin ilk sömürgeci devletini inşa eden Britanya’ya yetişmeye çalışacak ulus-devletler ortaya çıkmaya başladı. Birinci Dünya Savaşı ve arkasından gelen yeni ulus-devletlerin paylaşım mücadelesi, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde şekillenmişti. Ondan sonra olan biten her şey, ilk yirmi beş yılda atılan temellerin üzerinde yükseldi. 1929 büyük krizi ve arkasından gelen Keynesyen yeniden yapılanma ve ikinci büyük paylaşım savaşının sonuçları bütün bir yüzyılı belirledi.

Haberin Devamı

Para sistemleri...

Tam şimdi de benzer bir süreç yaşıyoruz. 21. yüzyılın ilk çeyreğinin sonuna geliyoruz ve yine her şey şu ilk yirmi beş yılda belirlenmiş olacak. Yine bütün bu süreçlerde iki temel dinamik ortaya çıktı; birincisi enerji ve pazar alanlarının yeniden paylaşımı gündeme geldi ve sınırlar yeniden çizildi; ikincisi küresel ekonominin yeniden düzenlenmesine bağlı olarak, yeni para ve ticaret sistemleri ortaya çıktı. Britanya’nın merkantilist sömürgeciliğin bir sonucu olarak yürüttüğü altına dayalı para sistemi, 1929 krizini takip eden yıllarda bitti ve yerine şimdiki kaydi para sistemi geçti. Kaydi para sisteminin yürütücüsü ABD idi ve bu sistem, Bretton-Woods sistemi olarak anlatıldı.

Haberin Devamı

Bugün, 20. yüzyılın başında Britanya’nın hegemonyasıyla başlayan ama İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ABD’nin hegemonyasında devam eden siyasi ve ekonomik sistem bitiyor. Pasifik'te Çin’in önderliği, ABD’nin küresel iktisadi önderliğini bitirmek üzere. Diğer Pasifik ülkeleri ise Çin’e layığıyla eşlik ediyorlar ve teknolojik üstünlüğü de Batı’dan geri alıyorlar.

Avrasya’da ise Pasifik'ten sonra yükselen ekonomiler dönemi Türkiye ile başlıyor. Türkiye Ortadoğu’da ve Rusya Hazar’daki önemli enerji yataklarını Avrupa’ya taşıyor. Savunma sanayiini ve burada kullandığı teknolojiyi hızla yukarı taşıyor ve yeni sanayi-ihracat odaklı bir büyüme-kalkınma yoluna giriyor.

Bütün bu gelişmelere, yeni bir para ve ticaret sisteminin ortaya çıkmaya başlaması da eşlik ediyor. Bugün dijital para sistemleri bir veri ağına dayalı Blockchain (ağ) ve Bitcoin (araç) gibi merkezileşmemiş yapılar olarak konuşuluyor ama daha da ötesi bu alternatif dijital-yeni para sistemlerinin kripto para dışında da merkezi dijital para ve emtia bazlı dijital para olarak yaygınlaşacağını göreceğiz. Merkezi uygulamalarla oluşturulacak dijital para sistemi zaten merkez bankalarının hemen geliştirebileceği bir yapıdır. Bugün merkez bankalarının ve banka sisteminin, çok düşük faizlerle ya da sıfır faizle fiziki para tutması zaten akıl dışıdır. Öte yandan, terörün finansmanı ve kayıt dışı kâğıt para sirkülasyonu ciddi bir sistemik risktir. Merkezi veri tabanına bağlı dijital merkez bankası parasına geçiş artık kaçınılmazdır.

Haberin Devamı

Merkezi dijital para...

Tabii bundan daha da önemlisi, yükselen ekonomilerin değerli madenler ve emtia bazlı dijital para oluşturmasıdır. Bugün goldcoin, oilcoin gibi emtia ve bir maddi zenginliğe dayalı para sistemleri, hiç şüphesiz ki akademik tartışma dışında da şimdi hemen hükümetlerin ve ulusal merkez bankalarının ilgi ve çalışma alanı içinde olmalıdır.

Burada Türkiye, yer altı zenginliklerine ve kıymetlendirilmiş, ölçülebilir değerlere bağlı dijital para ve buna bağlı yeni ticaret sistemleri oluşturulması doğrultusunda çalışmaya başlamalıdır. Bu konuda mukayeseli üstünlüğü ve avantajı olan ülkelerle de iş birliği yapılabilir.

Görüldüğü gibi, Türkiye’nin bugün kendi çıkarları çerçevesinde bölgesinde söz sahibi olması ve güvenliğini tehdit eden gelişmeler karşısında sessiz kalmaması, aynı zamanda, içinde bulunduğumuz zamanın ruhuna da uygundur. Ortadoğu’nun ve içinde bulunduğumuz bütün bu büyük coğrafyanın zenginliklerini de ticaretini de artık yabancılara ve onların taşeronlarına bırakmayacağız. Daha önceki yüzyıllarda olduğu gibi, bu yüzyılın ilk çeyreğinde de yeni bir dünya kuruluyor. Ve bizim 2023 hedeflerimiz tam da bunu anlatıyor.