Ceren Şehirlioğlu

Ceren Şehirlioğlu

ceren.sehirlioglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

BENiM DE SKANDALLARIM VAR


Gitgide zalimleşiyoruz. Kimsenin birinden hoşlanabileceğine, sevişmek isteyebileceğine, manyaklar gibi kavga edebileceğine inan-mıyoruz. Her hikaye bir skandalsa, hepimizin ömrü fiyaskolarla dolu


Bazı insanlar gözümüzün önünde, ünlü diye balkonda sevişemeyecek, barda birbirine giremeyecek, ayrılıp ayrılıp barışamayacak olamaz. Kaç tane saçmasapan ilişki yaşadınız? Kaç sabah uyanıp “Dün gece ne kadar rezildi” dediniz? Sarhoş olmadınız mı? Küfretmediniz mi? Herkes reklam peşinde olamaz. Biri ‘reklam peşinde olmanın’ da tanımını yapsın. Sevgili skandalı nasıl bir ‘reklam’dır? Evet, iyisi kötüsü olmayan bir şey bu. Piyasanın çarkları bununla yağlanıyor. Yolunu bulan, işini bilen de kullanıyor. Fazladan birkaç açılışa daha katılmak, kıyıda köşede birkaç otelde ‘ekstraya’ çıkmak için sokak ortasında dayak yiyenleri, aldatanları hatta evlenip boşananları anlamak mümkün değil.
Ama biz birkaç tane şapşal olay yüzünden tüm yaşananların bir kurgu olduğuna inandırılıyoruz. Artık tanık olduğumuz her hikaye bir skandal. Hepsinin şöhret ipinin üstünde cambazlık yapabilmek için ince ince planlandığını düşünüyoruz.

Haberin Devamı

İnsan olan bunu yapmaz
Şahan Gökbakar’ın Berrak Tüzünataç’la görüntülerinin müthiş bir komplo teorisinin parçası olduğunu düşünmek hoşumuza gidiyor. Gazeteye, televizyona erişimi olan herkes o görüntüleri “Aaa rezalet” ünlemiyle izledi. Sabaha karşı öpüşen iki insan işte. Bunun içinde ‘Pelikan Dosyası’ arayacak hale gelmemiz acıklı. Bu paranoyaklık sıkıntı verici.
Her şey bir komplo teorisinden ibaret olamaz. Özge Ulusoy ve Ferruh Taşdemir’in boşanmasının planlandığına, Demet Akalın ve Önder Bekensir’in ilişkisinin içinde zerre kadar sevgi bulunmayan bir evcilik oyunu olduğuna, Şahan ve Berrak’ın ‘İntikam Peşinde’ filmi çevirdiğine ‘eminsek’ hayata karşı inancınımızı yitirdik demektir. İnsan samimiyetle, güvenle, gerçeği duymanın huzuruyla rahat nefes alır. Etrafımız bu kadar yalan dolan olamaz. Herkes bir oyunun parçası değil. Öpüşmek, sevişmek, aldatmak, kıskançlık krizine girmek, ayrılmak, barışmak, 10 kere ayrılıp yine geri dönmek, kalp acısından saçmalamak normal. Bunların hepsinden şüphe duyuyorsak, “İnsan olan bunu yapmaz” deyip, insanlığımızdan utanmalıyız.
Bizim nasıl saçmalama hakkımız varsa, onların da var. ‘Bizden Kaçmaz’ ekibi Berrak’ın balkonun altına kunduz gibi yuva yaptıysa, bu Berrak’ın suçu olamaz.
Bodrum’da güneşlenen insanların hepsi gerçekten ‘bikini şov’ yapmak istiyor olamaz. Eğer hayat böyle bir danışıklı dövüşse, “rest” diyelim, parayı masada bırakıp kalkalım. Çünkü bu sözün bittiği yerdir. Ben buna inanmak istemiyorum.

ESKi BiR EVDE
Yeşilköy’ün daracık bir sokağında (Çamözü sokak), saatte bir çalan Aya Stefanos Kilisesi’nin çanının altında kırmızı sandalyeli beyaz örtülü masaları görünce durun. Duvar kenarında bir tanesini seçip oturun. Deniz börülcesi, akya balığı pastırması, lakerda, beyaz peynir ve kavun ısmarlayın. Rakı gelsin. Mümkünse hava daha kararmamış olsun. İnsanların yavaş yavaş akşam gezmesi için sokağa dökülüşünü izleyin. Tenha sokak kıpırdanmaya başladığında, kilise çanı ikinci kez çaldığında deniz mahsüllü risotto (rakı masasında risotto ortamı bozar demeyin), üçüncü çan çaldığında balığınızı söyleyin. Rakı-balık için Asmalımescit’ten ölesiye sıkılanlara, masanın ikinci mezesi deniz manzarası olsun diye tutturmayanlara Eski Ev Balık Lokantası güzel gelecek. Çok zamandır görmediğiniz bir arkadaşınızla, yeni sevgilinizle ya da unutamadığınız eski sevgilinizle gidin. Muhabbet uzun sürsün.

SAYFA GÜZELi

BENiM DE SKANDALLARIM VAR

Engin Altan Düzyatan’ı ilk kez DOT’un oyunu ‘Kürklü Merkür’de izlemiştim. O zaman “Ne kadar kalın sesli” dışında bir yorumum olmamıştı. Oyunun yoğunluğu Düzyatan’ı gölgede bıraktı. Sonra ‘Kapalıçarşı’da oynamaya başladı, Esquire’a kapak oldu. Aradaki bağlantıyı kurmam bayağı uzun sürdü. Bir arkadaşım DOT’u hatırlattığında farkına varabildim.
Önceki gün CADDE’nin manşeti olan fotoğrafta da aynı kopukluğu yaşadım. Güzel kızların birbirine benzediği, yakışıklı kavramı Kenan-Kıvanç ekseninden çıkamayan zamanımıza yeni bir hoşluk kendisi. Fotoğrafı ikinci kez dolaşıma sokmakta bir sakınca görmüyorum.