Ceren Şehirlioğlu

Ceren Şehirlioğlu

ceren.sehirlioglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Onu her gün İstinye Park’ta Louis Vuitton’uyla Masa’da yemek yerken görebilirdik. Hayır gecelerinde kibar bir hanımefendi gibi gülümsemeyi de bilirdi. O zaman alkışlayacak mıydık?
Bugün CADDE’de Olcay Ünal Sert’in yaptığı röportajda, 2 Nisan’da tüm gazetelere yansıyan rahatsız edici görüntüleri anlatıyor Özlem Savaş. Halil Ergün’le yaşadığı tatsızlık için “Kimse yanında sarhoş bir kadın istemez” diyor. Bunu ona 20 yıl içinde sıkça hatırlattıkları belli. “İniş çıkış olmazsa çıkışın anlamı olur mu?” diye soruyor. O inişlerin acıttığı, sonra kabuk bağladığı belli. Yolda kaza olduğunda ne kadar kanlı, ne kadar felaketse o kadar uzun bakmaya meraklı insanların dünyasında, her hayati kaza merakımızı gıdıklıyor. İçimizdeki acımasız röntgencinin bağımlılığını kaşıyor. Dalmaz Center’ın önündeki fotoğraf, Özlem Savaş’ın intihar, pavyon, alkol tedavisi hikayeleriyle tamamlanınca en sevdiğimiz film türüyle karşılaşmanın heyecanını yaşıyoruz: ‘Bir Düşüşün Trajedisi’.

Haberin Devamı

ÖZLEM SAVAŞ HAKLI
Microsoft’ta mı çalışsaydı?
Onun öyküsü, küçük bir kasabadan ünlü olma heyecanıyla kaçmasıyla başlasaydı, liseyi ikinci sınıfta terk edip, ilk çıplak pozunu 18 yaşında verseydi, Türkiye’de başarısız olan bir sürü kızınkine benzeyecekti.
Ama Özlem Savaş’ın arkasında sürekli kendine hatırlatılan bir Boğaziçi Bilgisayar Mühendisliği diploması, TÜBİTAK Fizik ödülü gibi şeyler var.
Ondan beklenen de uslu bir kız olup kendini bilime adaması. Belki şimdi Microsoft’ta çalışıyor olabilirdi mesela ya da ‘ülkemizi’ yurt dışında yeni buluşlarıyla gururla temsil edebilirdi. Ama annesinin saç fırçasını alıp ayna karşısında şarkı söyleyen, mahallenin çocuklarını toplayıp her gün yeni bir gösteri düzenleyen kız çocuklarını, büyüyünce iyi bir evlilik ve düzgün maaşla kandıramazsınız. Özlem Savaş onca şey yaşadıktan sonra bile, Ankara’daki pavyon sahnesini de, başarısız olan filmlerini de pişmanlıkla anmıyor. 1989’da ‘Uçurtmayı Vurmasınlar’da koğuşun en fıkır fıkır kızını oynarken de, ‘Abuzer Kadayıf’taki sarhoş pavyon şarkcısını canlandırırken de bundan fizik problemi çözmekten çok zevk alıyordu
Birçok star olmak isteyenin yürüdüğü mayın kaplı yolu koşarak geçmeye çalıştığı için tüm bu talihsizlikleri yaşadı belki de. Bir bomba imha uzmanı titizliğinde stratejiler kurmadı pek çoğu gibi. Önce zengin bir patronun kanatlarının altına girip, sonra inine çekilip yılan gibi deri değiştirmedi. İşsiz, parasız kaldı. Bunun için sahneye çıkıp şarkı söylemesi, bizim çarpık jargonumuzda ‘pavyona düşmek’. Başından kötü bir evlilik geçmesi, dayak yemesi onun suçu. (Mahkemeye verdiği eski eşi Kamil Cengiz Evren duruşmada “Alkollüydü, abuk subuk laflar ediyordu. Ben de sinirlerime hakim olamadım” dedi) Bir dönem meşhur ‘kaset skandalıyla’ adını duyduğumuz İlyas Atak’ın sevişme görüntülerini basına vermesi onun yanlış seçimlerinin sonucu. İntihara kalkışması şöhreti kaybetmenin bunalımı.

Haberin Devamı

Sahteliğin tekinsizliği
Bunları böyle algıladığımızda hayat ne kadar kolay. Halbuki Savaş, sevdiği adamı trajik bir trafik kazasında kaybettiği için her aşık kadın gibi acı çekti. Yalnızlığı boynuna sarıldığı için içki içti. Bir sürü mutsuz ve yalancı insanın arasında küçük hanımefendi rolü oynamadığı için pastanın büyük dilimini ona vermediler.
Gözünüzün önüne şov dünyasının ışıltılı yüzlerini getirin. Mutlu kahkahalarını ve omuzlarında apolet gibi taşıdıkları gururlu başarılarını aklınızdan geçirin. İstinye Park’taki gösteri yürüyüşüne katılan, incecik güzel hanımefendileri hayal edin. Sonra sahip olduklarına tutunmak, için harcadıkları çabayı anlamaya çalışın. Her şeyden soyunduklarında onlara baktığınızda anlaşılmaz bir tekinsizlikle hissedeceksiniz. Özlem Savaş’a baktığınızda ne görüyorsunuz? Sarhoş, ‘düşmüş’ bir kadın mı?
Dünya sahteyse, sahne gerçek. Her fotoğrafı çekildiğinde saygı duyacağınız büyük laflar etmemesi bir rezaletin değil, gerçeğin resmi. Özlem Savaş, kimsenin birbirini sevmediği bir yerde, ‘savaş’ veriyorsa, başarısız olmaya da, düşüp tekrar kalkmaya da hakkı var.


SAYFA GÜZELi

ÖZLEM SAVAŞ HAKLI

Avatar yıldızı Sam Worthington, yeni filmi Clash of the Titans’ın basın gösterimine motosikletle, üzerinde bir Iron Maiden tişörtüyle geldi. Dailybeast’ten Gina Piccalo onun için “Shia LeBeouf’ların, Robert Pattinson’ların oğlan çocuğu temizliğinden sıkılanlara yeni maço” yorumunu yaptı.
Aynadaki görüntüsünü sevmediği için küfredip aynayı satan bu adamı Avatar’daki halinden daha ‘maço’ izlemek için ‘Clash of the Titans’a bir bilet alın.