Ceren Şehirlioğlu

Ceren Şehirlioğlu

ceren.sehirlioglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ünlülerin hamileliğinin haber değeri büyük. Dedikodu yapmak, eleştirmek için koskoca bir dokuz ay var. Ama eleştiriler bir noktada saldırıya dönüşüyor. Annelik dünyanın en hassas durumu. Yumuşak karna vurmak insanca değil


Altı aylık hamile Tuba Ünsal’ın Pera Palas’taki davete giderken korse taktığı iddiası ‘anne savaşları’na yeni bir boyut kazandırdı. Hemen ‘Ünlü annler ne diyor?’ türü haberlerle korse takmayanların görüşü alındı. Yeliz Yeşilmen “Karnını gizlemek için yaptıysa neden hamile kalmış? Annelik fedakarlık ister” dedi gururla. Çünkü genç anneler, bebeklerinin erken konuşması, yürümesi, güzelliği, cicileri dışında, kendi annelik meziyetleriyle övünme güdüsünü de engelleyemiyor.
Tuba Ünsal’ın altı aylık karnını korseye sıkıştırmış olma ihtimali harika bir ‘cık cık’lama fırsatı. Elbette Tuba Ünsal tarafından da iş oldukça can sıkıcı. Geçen pazar Ayşe Arman’a verdiği tatlı röportajın kıskaçnlık yaratacak derecede mutlu oluşu bu haberin çıkışında etkili olabilir diye düşünmeden edemiyorum.
Neticede, haberin hemen ardından Ünsal twitter’da 140x3 karakterle sıkıntısını dile getirdi. Blackberry’sinin küçük tuşlarıyla şunları yazdı: “Bugün çıkan karnını korseyle saklıyor haberi yanlıştır, saçmadır hatta saçmalığın daniskasıdır. Off gerçekten sıkıldım ben bu haberlerden ve zeka özürlülerden. Nasıl böyle bir şeyi düşünebilirler?”
Tek söylediğinin “Keratayı içimde saklıyorum” olduğunu açıkladı. Bunu açıklamak zorunda kalmış olması bile rahatsız edici.

Haberin Devamı

Tombul anneler dünyası
Bizim genlerimizdeki homidi gırtlaklık, ‘analar taş yesin, yarım yarım beş yesin’cilik hamilelerin tombul tombul fedakar kadınlara dönüşmesini buyuruyor. Ebru Şallı her hamileliğinde yerden yere vuruluyor. “Yedi aylık ve sadece üç kilo aldı!”, “Çocuğu aç bırakıyor!” gibi çıldırmalarla uğraşmak zorunda kalıyor. İlk oğlunda bir sağlıksızlık göremiyorum, ikincisinde de ters giden bir şey olduğunu sanmıyorum. Ama ‘Ünlü anneler ne dedi?’ köşesinin en popüler hedef tahtası kendisi. Hatta Deniz Akkaya’yı bile alışveriş merkezinde yakaladıkları anda, “Ebru Şallı’nın durumuna ne diyorsunuz?” diye soruyorlar. O da “Konuşmayayım, üzülür” gibi bir cevap veriyor. “Çok yanlış, cık cık” yapmamak için kendini zor tutuyor.
Biz annemizin “Arkandan ağlar”larıyla büyüdük. Babaannemizin küçük tereyağlı ekmekleri ağzımıza tıkıştırmasıyla semirdik. Ailecek minyon olmayan herkesin fotoğraf albümünde annesinin ‘bebek değil göbek’ şeklinde ay parçası resimleri vardır. Anneliğin işi gücü bırakıp, saçı süpürge etmek olduğu, cennetin böyle ayaklar altına serildiğini işlediler aklımıza.
Bikinili annelere alışkın değiliz. Yedi aylık bebek taşırken güzel görünülebileceğini pek zihnimiz almıyor. Tuba Ünsal mutlaka korse takıyor, Ebru Şallı da aç yaşıyor olmalı. Tek çözüm bu.

Haberin Devamı

Anne canavarı övgüye doymaz
Bu konuda sanki kendi bebeğiymiş gibi saldırma hakkını görenler, içlerindeki övgüye doymayan anne canavarını susturamıyor olmalı. Etrafımda bir sürü hamile ya da yeni doğum yapmış kadın var. Ultrason kontrolleri, bebeğin hareketleri, ne yiyip ne içtikleri uzun bir sohbet konusu. Ama altında hep ‘daha doğrusunu’ yapıyor olmanın gururlu ifadeleri yatıyor. Normal doğuma cesaret etmek, epidural almak istememek, doğar doğmaz en iyi okulların bekleme listesine yazdırıp yavruya muhteşem bir gelecek hazırlamak, işten ücretsiz izin alıp tüm vaktini bebeğe ayıracağını başı dik bir şekilde anlatmak bunun parçaları. Diğer annelerin dedikodusunu yapmak da işin en civcivli bölümü. Kadın savaşları zaten bin türlü hinlik içerir ama anne savaşlarının içinde durumdan habersiz minik bir insan da var. Bu haliyle liseli kız kıskançlığında kalmıyor iş.
Bir insanın en değerli varlığına, canının parçasına kıymet vermediğini, iyi bakmayı beceremediğini, sağlığını tehlikeye attığını ima etmek ayıp. Ayıptan da öte, belden aşağı vurmak, ucuzca saldırmak. Hollywood’un hamilelik rüzgarı Türkiye’ye geç geldi, ama şiddeti giderek hızlanıyor. Demek ki daha çok güzel annemiz olacak ilerleyen zamanlarda. Rahat bırakın da, bildikleri gibi içlerindeki tatlı kıpırtının tadını çıkarsınlar.


SAYFA GÜZELi

RAHAT BIRAKIN

Bono, dünyanın gördüğü en karizmatik rock yıldızlarından biri. Yıllar içinde kendine hayrandan çok düşman edinmiş olsa da, haftaya Olimpiyat Stadı’nı dolduracak. Boğaz Köprüsü’nde yürümek istiyormuş. “Be our guest” ona mesajımız olsun.