Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dünyanın gündeminde Musul ve Rakka var.
Hem savaş koalisyonundaki 63 ülke hem de Türkiye bunlarla meşgul.
Musul’da ne olacak, Rakka’da ne olacak?
İkisi de uzun bir süredir IŞİD’in elindeydi.
Türkiye Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) destekleyerek Rakka’ya kadar olan alanı IŞİD’den silmek istiyor.
Çünkü Türkiye’nin hedefi Suriye’de 45 kilometre aşağıya, yani güneye inmek.
Böylece ele geçirilecek alanda PYD Kürtlerinin devlet kurmasına mani olunmuş ve sınırımıza IŞİD terör örgütü mensuplarının bulunması engellenmiş olacak.
Çünkü PYD İskenderun’a kadar olan Türkiye’nin güney sınırını boydan boya kapsayan bir Kürt devleti kurmak istiyor.
***
Yani önce bu sınır bölgesi, sonra Hatay vilayetinde PYD’nin gözü var. İşte bu gözü kör etmek için de Ankara, Suriye sınırımızda bir askeri harekât başlattı. Bu harekât başlayalı 2 ay oldu. “Yavaş ilerliyor” denebilir ama unutulmasın ki karşımızdaki güç çeşitli tuzaklar kuruyor ve bu tuzakların temizlenmesi zaman alıyor.
Ama Türk askerlerinin desteklediği Özgür Suriye Ordusu son noktaya geldi. Dabik alındı. Şimdi sıra El Bab’da. Sonra da sıra Menbic’e ve nihai amacımıza, yani Rakka’ya gelecek.
***
Musul’da hazırlıklar tamamlandı.
Çember küçültüldü.
Ve harekât başladı.
Amerikan ve Fransız uçakları IŞİD’i bombalıyor.
Harekât için Irak Başbakanı şeklen de olsa emir verdi. Savaşa 36 devlet katılıyor.
Türkiye bu harekâtta olmak istiyor. Yani savaşa girmek istiyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Biz koalisyon güçlerinin içinde olmalıyız” dedi. Ve bunda çok ısrarlı.
Endişesi bir derece kabul gördü.
***
Türkiye’nin Musul için gelecek endişesi de var. Musul’dan IŞİD kovulacak ama bir mezhep savaşı veya etnik mücadele çıkabilir.
Çünkü, Musul’u Irak ordusu savaşmadan IŞİD’e teslim etmişti. Bugünse orada Amerika, Fransa ve koalisyon güçleri var ve bunlar içinde bölgedeki etkili kuvvet İran.
Yani Musul Irak’ın olduktan sonra, Irak’ta etkili olan Şiilerle İran’ın Şiileri Musul’da istenmeyen olaylara sebep olabilir. Ve bunlar Irak’taki Sünnilere baskı yapabilir. Üstelik PKK da Musul civarında yeni bir üs daha kurabilir. İşte bunun için Türkiye de Musul’da koalisyon güçlerinin içinde olmayı istiyordu.
Ama bu istek yerine getirilmezse Cumhurbaşkanı’nın deyimiyle davetlerle bağlantılı Türkiye’nin B ve C planları var. Yani ne olursa olsun Türkiye Suriye’de ve Irak’ta askeriyle olacak.
Bağdat’ın itirazı boşuna mı göreceğiz...

2 SAVAŞ
Batı’ya dikkat...


Türk askeri en son Kore’de “savaş gibi savaşa” girmişti, katılmıştı.
Şimdi Suriye ve Irak’ta da “savaş” var.
Şakası yok. Bunlar da savaş gibi savaş, yani hakiki savaş ve Türk askeri ateş alanında.
Adı “destekleme” veya “eğitim” olsa da bizim Mehmetçiğimiz savaşta.
İç kargaşa, terör ve ihtilal teşebbüsü etkileri sürerken 2 savaş birden.
Allah askerimizin yardımcısı olsun demekten başka ne yapılabilir?
Bu 2 savaşta da başarı Türkiye için, istikbalimiz için lüzumlu değil mi?
Çok lüzumlu.
Öyleyse askerimize kolay gelsin diyelim ve zaferi bekleyelim.
Ama bu arada dikkat de edelim, Türk-Kürt çatışması ve Sünni-Şii savaşı çıkmasın, daha doğrusu, Batılılar tarafından çıkartılmasın.

F. BİLA
PKK’nın meçhul yüzü


PKK yıllardır hiç gündemimizden düşmedi.
Şöyle veya böyle her günümüzde PKK var.
Ama söz edeceğim kitap onun, yani PKK’nın şimdiye kadar bilinmeyen, görülmeyen yanlarını ele almış.
Bu, Fikret Bila’nın “İdeolojik Kodlarıyla Kâğıt Üstündeki PKK” isimli kitabı.
Kitap yeni çıktı, ama Fikret eski, çok eski arkadaşım. Kendini severek gazeteciliğe veren, hakkıyla gazetecilik yapan bir kişi. Bunu, gazetedeki görevlerini pekiyi yaparak ispatlanmış bir kişi.
İşte şimdi bu usta gazetecinin ele aldığı, çok merak edilen ve çok tartışılacak taraflarıyla PKK.
Fikret’in bu eserini okumadan PKK hakkındaki bilgilerimiz, aydınlanmamız eksik kalır.
Eline ve düşüncene sağlık kardeşim Fikret Bila...

BOĞAZ VE
Yöneticiler uyuyor mu?


İstanbul bugünkünden çok daha güzel bir şehir olabilir. Bunun için tabiat şartları yeterli ama yöneticiler bunları görmüyor. Gezmiyor, bakmıyor, görev edinmiyor.
Allah İstanbul’a bir Boğaz vermiş ki bunu şehrin daha güzel olması için kullanmayan yöneticilerin gözleri kör olur.
O Boğaz güzelliğini insanlara sunmak için yapılanlar yeterli mi?
Hayır.
Bakın Boğaz’da yeni bir yol yapıldı. Kazıklı yol. Çubuklu-Kanlıca arasında bir yürüyüş yolu. Boğaz’ın güzelliğini gezerek seyredebilmek için...
Bu sahil yolu bin üç yüz metre uzunluğunda ve on metre genişliğinde. Bu kazıklı sahil yolunda bisiklet ve yürüyüş parkuru var, balık tutma alanlarına yer verildi.
Ne iyi değil mi?
Bunu yapabilen kuvvet Boğaz’ı gezse ve halka açılabilecek bütün Boğaz sahillerini tespit etse ya.
Mesela Kuruçeşme’yi görüyor musunuz? Ben yıllardır gördükçe kahroluyorum. Yetkililer yıllardır görmüyor. Boğaz’da bir çirkinlik numunesi. Güzelleştirilip, sahil yolları yapılıp bu bölge halkın istifadesine sunulamaz mı? Bu güzelliği böyle çirkinlik abidesi halinde tutanları halkımız da Allah da affetmez.
Örnek çok, yer olsa bu yazı daha uzar ama şimdilik keselim ve bekleyelim, kulak veren yetkili olacak mı?
(İstimlak denen kanuni bir müessesenin varlığı unutulmamalı.)