Dr. Hasan İnsel

Dr. Hasan İnsel

hinsel@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sigaradan uzak durmak ve sağlıklı beslenmek, kansere yakalanma riskini yüzde 65 azaltıyor. Yani bu küçük önlemlerle bile çağın hastalığını kendimizden uzak tutabiliriz

Geçenlerde Türk Kanser Derneği Başkanı, sevgili dostum Bilger Duruman aradı, “Dr. John Milner’i davet ettim, bu hafta Florence Nightingale Gayrettepe hastanesinde çok özel dostlara bir seminer verecek, geliyorsun tabii...” dedi. Gidiyordum tabii. Dr. John Milner, yıllarca Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü Direktörlüğü yaptı. Şimdi de İnsan Beslenmesi Araştırma Enstitüsü Direktörü oldu.
Bir saat kadar süren nefis bir seminerdi. Anlatılanlar, aslında hepimizin, herkesin, sizlerin ve sevdiklerinizin muhakkak yapması gerekenlerdi.
Kanser riskinin yüzde 30’u sigara içmekten, yüzde 35’i beslenme ve yaşam tarzı yanlışlıklarından, geri
kalan yüzde 35’iyse genetik, iltihaplar, başka hastalıklar ve bilinmeyen sebepler gibi çeşitli nedenlerden oluşuyordu. İnanılmaz gibi
değil mi?

Otoriteler söylüyor
Dr. Milner, kanser risklerine karşı önlem almanın, yüzde 65 oranında mümkün olduğunu söylüyordu. Sadece o söylemiyordu, bütün dünya otoriteleri bunu söylüyordu, bizler de uzun zamandır bilinçli beslenme ve sağlıklı yaşam tarzının bizi kanser riskleri başta olmak üzere pek çok kronik hastalıktan koruyacağını yazıyor, söylüyorduk. Son yapılan araştırmaların da bunları yeniden hatırlatması, insanı tekrardan kendine getiriyor şüphesiz.
Dr. Milner’in konuşmaları beni derinlere daldırdı bir an. Şöyle bir düşündüm, nihayet bütün dünya erken teşhis için check-up ve gerekli sağlık taramalarını benimsemişti artık. Ama buna karşın, hastalık ortaya çıkmadan önce yapılabilecekleri şimdilik pek de benimseyip, uygulamıyordu insanlar. Yani beslenme ve yaşam tarzı değişikliklerini hakkıyla uygulamanın önemi yeterince kabullenilmiyordu hâlâ.
Kanser araştırmacısı Prof. Dr. Richard Beliveau’nun bir şemasını hatırladım; kanser olacak bir hücrenin veya hücrelerin vücudumuzda oluşması 1-40 yıl arasında değişiyor. Ondan sonra bir kez kanser gelişmeye başladı mı, bunun oluşması için önümüzdeki süre, birkaç yıl.
Biz check-up’lar ve tarama testleriyle bu kanseri ancak oluştuğunda yakalayabiliyoruz. Yani 40 yıla varan bir süre bir şey yapmayıp, kötü bir şeyin oluşmasını bekliyoruz. Tabii check-up ve tarama testleri hayati önemde, bu kesin. Peki ne olurdu, o 40 yıla varan süreyi de boşa geçirmesek?
Aslında ben şimdi burada bundan 15-20 yıl sonra tam anlamıyla uygulanacak bir süreçten bahsediyorum, yani 2030’lu yıllarda zorunlu olacak bir tıp anlayışı bu. Kanserlerin yüzde 60’ı, 65 yaş üzerinde görülüyor. Eee, biz insan ömrünü uzatıyoruz demiyor muyuz? Demek ki önümüzdeki yıllarda, yani 2030’lara doğru pek çok kişinin ömrü 65 yaşı geçtikçe, kanser oranı da buna paralel olarak hatırı sayılır oranda artacak.

Haberin Devamı

PEKi NE YAPALIM?

Haberin Devamı

Dr. Milner, “Bari en azından bunları yapın” diyor:
1- Zayıflık ölçülerine girmeden, size uygun, sağlıklı en düşük kiloda kalın,
2- Aktif ve hareketli yaşayın,
3- Şekerli içeceklerden uzak durun,
4- Sebze, meyve, baklagil ve tahıl tüketin,
5- Kırmızı et tüketimini azaltın,
6- Alkolü sınırlayın,
7- Tuz kullanımını azaltın,
Unutmayın, riskler içinde sigara yüzde 30, sağlıksız beslenme ve sağlıksız yaşam yüzde
35 oranında. Yani risklerin yüzde 65’i bizden soruluyor. 2030’lu yıllarda kanser artışından dolayı önleyici tıp bilinci o kadar gelişecek ki, bu sağlıklı yaşam şartlarını çoğu kişi zaten otomatikman uyguluyor olacak. Gelin biz hep beraber 20 yıl önceden davranalım.