Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Masim HACIYEV (Azerbaycan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu, Elçi)

Her şey kameralara sabit şekilde kayıtlıdır: 26 Şubat 1992’de Ermenistan askeri birliklerinin dış güçlerin açık desteğiyle Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasına son model ağır silahlarla saldırması- savunmasız durumdaki Azerbaycan Türklerini maksatlı biçimde imha etme amacını taşımaktaydı. Birleşmiş Milletlerin en son soykırım tanımlamasında Ermenistan askeri birliklerinin Hocalı’daki savunmasız insanlarımıza imha amaçlı saldırısı soğuk savaştan sonraki ilk soykırımdı. Kasaba kıyısındaki nehri can havliyle geçerek ormanlık alandan Akdam bölgemize ulaşmak isteyen eliyalın ve savunmasız vatandaşlarımızı Ermenistan askeri birlikleri ormanlık alanda kurdukları pusuya düşürerek makineli silahlarla taramışlardı. İçinde önemli sayıda çocuk, kadın ve yaşlıların bulunduğu 613 vatandaşımız saldırıların yapıldığı alanda hayatını kaybetti (56 kişi işkenceyle öldürüldü), 155 vatandaşımızdan çeyrek asırdan beri haber alamıyoruz, 1275 vatandaşımız rehin alınmış, 487 vatandaşımız ise soykırım sonuçu özürlü durumuna düşürülmüştür. 1980’lerin sonlarından itibaren Kafkasya’yı yakından izleyen ve Hocalı faciası sırasında bölgede bulunan ABD’li gazeteci-yazar Thomas Goltz, olayın “Bölgede yaşayan Azerbaycan Türklerine karşı toptan imha amacı taşıdığını, o nedenle apaçık soykırım olduğunu” ilk günden yazmıştı.Goltz’u, Fransa’nın, Hollanda’nın, Türkiye’nin bölgeden sıcak haber yazan muhabirleri de aynı gerekçeyle doğrulamışlardı.

Haberin Devamı

Hocalı faciamızın 25. yılında geriye ve ileriye bakarken


Fakat her şeyin bu kadar açık olmasına rağmen uluslararası kuruluşlar Hocalı soykırımını olduğu gibi değerlendirerek soykırımı yapanların ivedilikle cezalandırılması için gereken hiçbir adımı atmadılar.Oysa başta BM Güvenlik Konseyi olmakla uluslararası kurumlar Hocalı faciamızla ilgili bağımsız komisyon oluşturarak olayın soykırım olduğunu kararlaştırsalardı, Temmuz 1995’de Sırp milliyetçilerin yedi bin Boşnakı kurşuna dizerek soykırım yapmaları imkansız olurdu. Şu örneğe dikkatinizi çekmek istiyorum: 1983 yılında Türkiye’nin Belgrad Büyükelçisi Galip Balkar’ı görevi başında katleden Ermeni ASALA terör örgütünün tetikçisi idam cezasına çarptırılmaması bir yana dursun, 2002 yılında Ermenistan’a verildi, uzun süre devlet protokolünde yer alarak çocuklara ve gençlere Ermeni terörizminin hedeflerini anlattı. Terör ideolojisinden ve pratiğinden beslenen Sırp milliyetçiler de bu bağlamda Hocalı soykırımını yapan Ermeni teröristleri kendilerine örnek alarak Boşnak soykırımına imza attılar. Bu durumu BM onaylamış, Sırbistan yönetimi Boşnaklardan özür dilemiştir. Aradaki fark Boşnak soykırımına ilham veren ö dönemki Sırp yöneticilerin ve teröristlerin uluslararası ceza mahkemesince en ağır cezalara çarptırılması, uzun süre saklanmayı başaran Radovan Karadziç’in sonuçta yakalanarak mahkeme önüne çıkarılması, Hocalı soykırımına ise uluslararası kuruluşların bugüne kadar kayıtsız kalması ve o nedenle günahsız 613 vatandaşımıza karşı soykırım yapmış Ermenistan askeri birliklerinin hala basit soruşturmalara bile tabi tutulmamalarıdır.

Haberin Devamı

Fakat bu durumun ilelebet devam etmeyeceğine herkes emin olmalı.Ulu önderimiz Haydar Aliyev’in talimatıyla oluşturulmuş komisyon 2002 yılında raporunu açıklayarak Hocalı faciamızı soykırım ilan etmiştir.Cumhurbaşkanımız Sayın İlham Aliyev’in doğrudan temasları sonucu ABD’nin 21 eyaleti ve dünyanın yaklaşık on ülkesi ve parlamentosu Hocalı faciamızı soykırım olarak tanımış ve o yönde kararlar almışlar. Bu bağlamda en büyük desteği, elbette ki, kardeş Türkiye Cumhuriyeti’nden gördük ve görmekteyiz. Hocalı soykırımının yapıldığı günden bu yana Türkiye en büyük destekçimiz ve manevi teselli yerimiz oldu. Her sene Hocalı haftasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde iktidar ve muhalefet temsilcilerinin gündem dışı konuşmalar yaparak soykırımı Türk toplumuna bir daha hatırlatmalarının bizim için büyük manevi değeri vardır. Başta Ankara olmakla, Türkiye’nin çeşitli kentlerinde yapılmış Hocalı soykırımı anıtları, parkları, basılan kitaplar, düzenlenen anma toplantıları soykırımcıların yaşam alanını gün geçtikçe daha fazla daraltan etkinliklerdir.

Haberin Devamı

Biz Hocalı soykırımının faillerinin cezalandırılması olgusuyla topraklarımızın Ermeni işgalinden koşulsuz kurtarılmasınının birini ötekinden ayrı tutmuyoruz. Zira Hocalı soykırımını yapan caniler bizim topraklarımızı işgal etmiş canilerin ta kendileri, kardeşleri, kuzenleridir. O nedenle biz bir yandan topraklarımızın Ermeni işgalinden kurtarılması için barış yoluyla (şimdilik) mücadelemizi sürdürürken o mücadelemizin paralelinde Hocalı katillerinin uluslararası ceza mahkemesinin önüne çıkmaları için tüm hukuki yollara başvuruyoruz.Bu bakımdan ‘Haydar Aliyev Vakfı’nın Başkan Yardımcısı Sayın Leyla Aliyeva’nın kurduğu, uluslararası düzeyde etkinlikler düzenleyen ve her sene Türkiye’de de bir dizi etkinliğe imza atan ‘Hocalı’ya Adalet Platformu’nun çalışmaları takdire şayan olup gerek Hocalı soykırımı faillerinin cezalandırılmasına ilişkin objektif sonuçlar elde edilmesi ve gerekse bundan sonra yapılabilecek soykırımların önlenmesi açısından büyük önem arz etmektedir.

Çeyrek asır önce Ermenistan askeri birliklerinin Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında yaptıkları soykırımın yıldönümünde aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, göstermiş olduğu kardeş ilgi ve alakasından dolayı Türkiye Cumhuriyeti’ne şükranlarımı sunuyorum.