Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Prof. Dr. Özcan Köknel

HOŞGÖRÜ


Prof. Dr. Özcan Köknel, 1954 yılında İ.Ü. Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniğine asistan olarak girmiş, 1995 yılına kadar uzman, doçent, profesör, yönetici olarak çalışmıştır. 1995 yılında emekli olmuş; 2002-2008 yılları arasında Ticaret Üniversitesi’nde ders vermiştir. Bilimsel çalışma, araştırma ve yayınları gençlik sorunları, ruh sağlığı, ilaç tedavisi, alkol ve madde bağımlılığı alanlarında yoğunlaşmıştır. Yabancı dergilerde 50, yerli dergilerde 200’den fazla yayını vardır. 2 uluslararası, 5 ulusal bilimsel derneğinin üyesidir. 4 ödül kazanmıştır.

Önceki hükümette Başbakan Yardımcısı olan Veysi Kaynak, Suriyeli mültecilerin karıştığı gerginliklerin artması üzerine sağduyu çağrısı yapmıştır. “Hoşgörüyü elden bırakmayalım. Kimsenin suç işleme özgürlüğü yok” demiştir.
Hoşgörü, ülkemizde etkili, yetkili kişilerin yıllarca kulanmadıkları bir kavramdır.
Hoşgörü: Olayları, olguları, sorunları anlayışla algılamak, anlamak, karşılamak, çatışma olmadan çözüm becerisidir.
İnsan-insan, insan-toplum, toplum-toplum iletişiminde çatışmayı önler. Sorunların çözmünü kolaylaştırır. Güçlü, akıllı, zeki, eğitimli, etkili, yetkili kişiler, iletişim sürecinde hoşgörülü davranmazsa, duygularını denetleyemezse bireysel ya da toplumsal çatışma, kargaşa, kavga, şiddet olabilir.
İnsanın duygulanım alanında ilk ve temel duygusu kaygıdır.(anksiyete) (anxiety). Kaygı geleceğe yönelikendişe durumudur. Hoş olmayan, elem veren bir duygu durumudur. Gelişme sürecinde, kişiliği oluşturan katmanların işlevi sürecinde “sürekli kaygı” düzeyi oluşur. Günlük yaşantıdan kaynaklanan, engel aşma, sorun çözme sürecinde ortaya çıkan zorlamalar sürekli kaygı düzeyini yükseltir. “Durumluk kaygı” ya dönüştürür.
Denetimi engeller
Doğal, fiziksel, kimyasal zararlı etkenler, bireysel toplumsal iletimden kaynaklanan tehlike, tehdit iletileri Durumluk Kaygı düzeyini yükseltir. Bilişsel işlevlerin denetimini engeller. Kızgınlık, öfke, şiddet ve saldırganlığa dönüştürür.
İletişim, kaynak olan “Ben” ile, alıcı olan “Sen” ya da başkaları arasında, iletişim kanalı aracılığı ile gerçekleşen bir süreçtir. Bu süreç içinde kaynakla alıcı sık sık rol, yer, ileti içeriğini değiştirebilir.
“Ben”, “Sen” ya da başkalarının farklı benlik, kimlik, kişilik yapısı vardır. Ayrıca, yaşadıkları toplumsal ortamda değişik inanç, politik, siyasal görüş sahibi olabilirler. Bu durum “Ben” ile “Sen” başkaları arasında algı, anlayış, görüş, yorum farkı yaratır. Kaynak ve alıcı kendi önerisini kabul ettirmek ister. Durumluk kaygı düzeyi yükselir. Kızgınlık, öfke, kin, nefret, çatışma, şiddet saldırı olabilir.
Çözüm artniyetsiz, önyargısız yaklaşım, hoşgörülü iletişim ortamında önerileri tartışmak. Uzlaşma olmazsa sorunu çözecek yeni öneriler oluşturmaktır. Duygusal zeka bu yaklaşımı, hoşgörüyü sağlar.
Duygusal zeka alanında, araştırma, çalışma, uygulama yapanlar farklı değerlendirmelerle değişik öneriler, öğeler ileri sürmüşlerdir. 2000 yılında Coleman “İş Başında Duygusal Zeka” kitabında “Duygusal Yeterlilik Çerçevesi” başlığı altında “Duygusal Zeka”yı beş alanda yirmi beş öğeyle değerlendirmiştir.
Yönetim, politika...
1-Özbilinç: Kişinin, bulunduğu durumda, ortamda duygularını algılaması, anlaması, bilmesi, denetlemesi, buna göre karar vermesi, eylem yapmasıdır.
2-Duygusal denetim: Bireyin kişilik yapısından, özelliklerinden kaynaklanan duygudurum değişikliklerini, algılaması, anlaması, bilmesi, tanımasıdır. Duruma göre, bunları bastırması, denetlemesi, engellemesi, erteleme becerisini kazanması, engel aşmaya, sorun çözmeye yardımcı bir güç olarak kullanmayı sağlamasıdır.
3-Özgüdüleme: Bireyin bir amaç doğrultusunda, bedensel, ruhsal, toplumsal bütün güçlerini birleştirip, bütünleştirmesidir.
4-Duyusal sezgi (Empati): Kişinin kendisini başkasının yerine koyması, duygularını, düşüncelerini, davranışlarını, tutumlarını, eylemlerini anlamaya,tanımaya, yorumlamaya çalışmasıdır.
5-Toplumsal etkinlik : Bireyin başkalarıyla ilişkisinde, toplumsal ortamda iletişimden kaynaklanan çatışmaları, sürtüşmeleri, sorunları çözmek, engeleri aşmak becerisini göstermektir.
Günümüzde Duygusal Zeka öğeleri, birçok ülkede, değişik alanlarda, farklı kurumlar ve kuruluşlar tarafından kullanılmakta, uygulanmaktadır. Bunların başında yönetim, politika, siyaset, liderlik gelir. Bunları, eğitim, öğretim, işletme, insan kaynakları, araştırma, hekim-hasta ilişkileri izler. Çocuklar için duyusal zekayı geliştirecek oyuncaklar yapılmış, çizgi romanlar hazırlanmıştır.
Özet olarak, Duygusal Zeka, kavramların ilk örneğini, gelişmesini, bedelini, duygusal yükünü ve değerini birleştirip, bütünleştirir. İletişimi sürdürecek hoşgörü ortamını oluşturur.