Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Pierre Calamanderi “Hiç kimse onu bulandırmadığı ve ihlal etmediği sürece

‘Kumar ve ölüm’ yahut ABD’de hukuk ve adalet
hukuk, teneffüs ettiğimiz hava gibi görünmez ve tutulmaz bir şekilde etrafımızı kaplar…” der. Ünlü hukukçu bu sözünün devamında “…Hukuk ancak kaybettiğimizi anladığımız zaman değerinin farkına vardığımız sağlık gibi sezilmez bir şeydir” gerçeğine işaret eder.

ABD ve Mehmet Hakan Atilla (M. H. Atilla) davası çok yazıldı ve konuşuldu. Farklı bir açıdan konuyu yaklaşmak ve açıklamak mümkün mü? Biz ona çalışacağız.

Haberin Devamı

Adalet, insanlığın çok eski tarihlerinden bu yana aranan ve tartışılan kutsal bir kavramdır. Kutsal kitaplar ve metinlerde de sık sık bahsedilir. Yazının amaçlarından en önemlisi bu kutsal kavrama dikkat çekmektir.

1. ABD Adalet Teşkilatı ve Sistemi

“Kumar ve Ölüm” 1968 yapımı ABD Western filmi. Özetle, bir masada kumar oynanırken bir oyuncu hile yapar. Masadaki oyun oynayan kişiler tarafından götürülüp bir ağaçta asılarak öldürülür. Kasabada kısa zaman içinde asma girişiminde bulunan kişiler birer birer ölmeye başlar. Kimi boğulur, kimi asılır, acaba katil kimdir?

Filmin vermek istediği mesaj makalenin sonunda okuyucu tarafından anlaşılacaktır.

a) ABD Adalet Teşkilatı

ABD adalet teşkilatını kesin çizgilerle sınıflandırmak mümkün değildir. Baskın görüş mahkemeler 1)Federal Mahkemeler 2) Federe Devlet Mahkemeleri diye ikiye ayrılır.

Federal Mahkemeler üç dereceli olup bunların en üstünde bulunan anayasal “Supreme Court”tur. (En yüksek -Yüce Mahkeme).

Diğerleri kongre tarafından teşkilat ve yetkilerinin açıkça tespit edildiği kanunlarla kurulmuş mahkemelerdir.

Sistem federal sisteme bağlı olarak, eyalet ve federal mahkeme olmak üzere iki ayrı iç içe girmiş sisteme sahiptir. Yetkilerini Anayasa ve kanunlardan almaktadır.

Eyaletler mahkemelerini oluşturma konusunda yetkilidir. Eyaletler arasında adalet sistemleri ve mahkemeler bakımından benzerlikler bulunmaktadır.

Amerikan mahkeme teşkilatı sisteminin ortak yönleri; ikili mahkeme teşkilatına sahip olmasıdır.

Haberin Devamı

1789 yılında çıkartılan Adli Kanun ile “Yüce Mahkemenin” yanında Federal yargı sisteminin diğer iki diğer dereceli mahkemeleri de kurulmuştur. (1- Bkz. Bu konuda Avukat Dr. Erol Bilik, ABD Federal Mahkemeler, Ankara Barosu Dergisi

2-Av. Cem Yavuz, ABD Yüksek Mahkemesi, TBB Dergisi Baro Birlik.org .2017 Erişim Tarihleri 19.12.2017 s.20.48)

b) Sistem

Öncelikle bizim hukuk sistemimizde olduğu gibi ABD yargılamasında da amaç maddi gerçeğe ulaşmaktır. Nitekim ABD sistemindeki çapraz sorgulama da bunu hedeflemektedir. Bizim ceza usulünde de bu sistem belli oranda benimsenmiştir. Çapraz sorgudan beklenen tanığın veya ilgilinin (sanık bağlamında) tanıklığı kabul ederse gerçeği söyleyip söylemediğini tespittir. Çapraz sorgudan önce “anlattırıcı” (endrekt) veya “direkt sorular” sorulabilir. (3)- Bkz.ABD’de yargı usülü ile ilgili 30.11.2017 ve 2.12.2017 tarihli Milliyet Gazetesi Av. Kortan Toygar ile söyleşi).

Sonuçta jüri oybirliği ile sanığın suçlu veya suçsuzluğunu açıklayacak ve hâkim karar verecektir. Oybirliği zor gözükse de sistem çoğunluğun azınlığı iknası ve azınlığın çoğunluğa katılması şeklinde çalışıyor. Bir görüşe göre de, jüri ne derse desin Hâkim Berman’ın “suçlu bulunması” halinde bile Atilla’yı salıverebileceği de ifade edilmektedir. (…ki biz bu kanaatte değiliz. Hâkim Berman’ı bu yetkisi olsa da hâkim güçlerin! kendi iradesine bırakacakları şüphelidir. Yanılmayı çok isterim.) (4- T24.com.tr 18.12.2017 Erişim Tarihi 21.20)

Haberin Devamı

2. Dava, suçlama ve deliller

a. Dava

Buradan hareketle haftalardır Türk hatta ilk günler ABD kamuoyunu meşgul eden ABD- M. H. Atilla Davası ABD New York Güney Bölge Mahkemesinde görülmektedir. (27.04.2017 tarih S3. 15 ci.867 (RMB) sayılı iddianame)

Rıza Sarraf (Aynı zamanda T.C. Vatandaşı) biran önce cezaevinden çıkmak için suçlamaları kabul etmiş, savcılıkla anlaşmış ve tanık sıfatıyla çapraz sorgulanmıştır. Yine mahkeme dosyasına giren belgeye göre, cezaevinde amcasıyla yaptığı telefon konuşmasında özetle bu ülkede (ABD) cezaevinden kurtulmak için işlemediği suçları kabul etmek ve dolayısıyla yalan söylemek gerektiğini de itiraf etmiştir. Dolayısıyla Sarraf yönünden ceza evinden çıkmak için her yol mubahtı. (Hakkında koğuş arkadaşına taciz iddiası olan, cezaevine kadın getiren ve telefonla konuşmak için rüşvet veren vb. bir şahıs olduğunu okuyucu bilmektedir.) Sarraf’ın sorgulama ve cevaplarının inandırıcılığını okuyucu ve kamuoyuna bırakıyoruz.(18.12.2017 tarih ve öncesi yazılı ve görsel medya haberleri.)

b. Suçlama

İddianamede;

İran Devletine yönelik olarak özetle;

- Uluslararası Acil Ekonomik Yetkiler Yasası,

- İran’a yönelik işlemler ve yaptırımlara dair kararlar,

- İran petrol satış gelirleri ve İran’a altın arzı ve sahte gıda ve ilaç ticareti tertibine ilişkin yaptırım kararları vb.

Sonuç olarak kurtla kuzu hikâyesinde olduğu gibi (Bilindiği üzere kurt derenin alt tarafında, kuzu ise üst tarafında. Kurt dereyi bulandırdın suçlamasını yöneltir kuzuya!)

ABD tarafından, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı, “ABD hazinesini dolandırmak”, “ABD bankacılık sistemini kullanarak bankacılık sisteminde sahtekarlık!” yapmak, “İran petrol ve doğalgaz parasını (mülkiyeti İran’a ait) aklamak!” suçları bilinen nedenlerle isnat ediliyor. Nereden bakılırsa bakılsın hegemonik ve tamamen güce dayalı, evrensel hukukun hiçbir kuralına, Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Sözleşmesi vb. uymayan bir suçlama ve yargılama şekli. Diğer ülkelerin hükümranlık haklarını, hukuk ve ceza sistemini yadsıyan, yabancı ülke vatandaşlık hakkını yok sayan, sonuçta adil yargılama ve insan haklarını göz ardı eden, arkaik bir zihniyetin altını çizmek zorunlu olmaktadır.

Yarın devam edecek...